Sözlerine Aksa Tufanı harekatının sıradan bir olay olmadığını belirten Ramazan Çelikal, Filistin meselesi ile birlikte yaşadığımız yüzyılda tarihi etkileyecek ve yeniden yorumlanmasını gerektirecek öneme haiz bir gelişme olarak kabul edilmesi gerektiğini vurgulayarak başladı.

Bu sebepten,  karşı karşıya olduğumuz bu olay sonucunda İsrail ve hamisi ABD'nin Gazze'de gerçekleştirdiği katliamlar ve dünyanın buna sessiz kalmasının bizlere büyük sorumluluklar yüklediğini sözlerine ekledi. Ayrıca "Bizim İsrail’i tel’in etmek ve Gazze’nin sesi olmak adına seslendirdiğimiz, görünür kıldığımız, dolaşımda tuttuğumuz her şey, bu yeni yazılmaya başlanan tarih sayfalarına birer vurgulu not olarak düşüyor, bunu aklımızdan çıkarmamamız lazım" dedi.

Konuyu farklı bir cepheden ele alarak "Gazzeli kardeşlerimizin ortaya koyduğu pratiğin tüm mücadele şekillerinden bugün daha muteber ve örneklik teşkil ettiğinin altını çizdi. İslami eğitimin verildiği hiçbir kurumda bugün Gazze'deki kardeşlerimizin bizlere öğrettiklerini öğretemediğini, onurlu duruşlarıyla aşikar ettikleri hak ve batılı hiçbir algının manipüle edemediğini sözlerine ekledi.

Üçüncü olarak bu zulüm karşısında dualarımızın neden kabul edilmediği konusunda dünyevileşmeyi en iyi özetleyen "Vehn" hadisi ile açıklamaya çalıştı.

Ebu Davut'un Süneninde geçen hadiste; Hz. Peygamber (a.s) gelecekte kendisine inananların içine düşeceği muhataralı bir durumdan haber verir. Hz. Sevban (r.a) anlatıyor:

Rasûlullah (a.s) buyurdular ki:“Diğer toplumlar, tıpkı sofraya yemek için üşüşen insanlar gibi sizin üzerinize üşüşecekler.” Bunun üzerine sahabiler şaşkınlıkla sorarlar:

“Ya Rasûlullah, o gün sayımız çok mu az olacak?” Efendimiz (as): “Hayır” der. “Bilakis, o gün sayınız çok olacak. Fakat siz -çokluğunuz- bir akıntıya taşınan çer-çöp gibi olacaksınız. Allah, düşmanlarınızın kalbinden sizin korkunuzu silecek, sizin kalbinize de “vehn” verecek.” Bunun üzerine sahabilerden biri sorar:

“Vehn nedir ya Rasûlullah?..”O da buyurdu ki:

“Dünya sevgisi ve ölümü sevmemek, ondan nefret etmek.”

Seminerin son kısmında, tüm bu zulümler karşısında çaresiz ve ne yapacağımızı bilememe halinin var olduğunu, ancak umutsuzluğa yer olmadığını, her ne yapmamız gerekiyorsa onu yapmaya devam etmemiz gerektiğini ifade ederek, yapılabilecekleri maddeler halinde sıraladı.

- Etkinliklere katılmalı, kardeşlerimizin sesini dünyaya duyurmak için ne gerekiyorsa yapmalı ve hiçbir şekilde rahat durmamalıyız.

- Bu zulüm bir an önce bitse de "Normal Halimize" dönsek diye bir beklenti içerisindeyiz. Kesinlikle normal halimize dönmemeliyiz.

- Kendimizi ve duruşumuzu istikamet üzere olup olmadığımız konusunda sorgulamalıyız.

- Yine kendimiz ve Rabbimizle barışık olmalı, niyet ve amellerimizde samimiyeti esas almalıyız.

- İhmal ettiklerimizi gündeme almalı, ibadetlerimize ve okumalarımıza anlam katmalıyız.

- Yeni mücadele alanları geliştirmeli, var olanlara farklı boyutlar kazandırmalıyız.

- Boykotu dönemsel ve duygusal değil, bilinçle hayatımıza yaymalıyız.

- Kamuoyu baskısını lehimize çevirmeliyiz, Haklıyız ve bu oranda cesaretli olacağız.

- Yine dönemsel değil, Her dakika teyakkuzda olmalıyız,

- Aksa davasını eğitimimizin parçası haline getirmeliyiz,

- İşimizi, mesleğimizi en iyi şekilde yapmalıyız.

Seminer soru-cevap bölümüyle sona erdi.