Alternatif Eğitim Derslerinde 15. Hafta

Alternatif Eğitim Derslerinde 15. Hafta

Özgür-Der’in Zübeyde Hanım Kültür Merkezi’nde düzenlemiş olduğu Alternatif Eğitim Dersleri, verilen bir aylık aradan sonra Şükrü Hüseyinoğlu ve Rıdvan Kaya'nın sunumlarıyla başladı.

Özgür-Der'in Zübeyde Hanım Kültür Merkezi'nde düzenlemiş olduğu Alternatif Eğitim Dersleri, verilen bir aylık aradan sonra devam ediyor. Şükrü Hüseyinoğlu ve Rıdvan Kaya'nın sunumlarıyla gerçekleşen seminerin ilk oturumunda "İzzeti Başka Yerde Aramak" konusu işlenirken; ikinci oturumda ise "Dünya ve İslam" dergisi hakkında değerlendirmelerde bulunuldu.

İlk oturumda "Ayetler Işığında Hayat" ana başlıklı dersin konuşmacısı olan Şükrü Hüseyinoğlu, öncelikle izzet kavramı üzerinde kısaca durdu.

Sözlüklerde "İnsan ve toplumların zillete düşmesine engel olan üstünlük" olarak karşılık verilen izzet kavramının Yüce Allah'tan bağımsız olarak düşünülemeyeceğini ifade eden Hüseyinoğlu, "İzzetin kaynağı ve mutlak sahibi Yüce Allah'tır. Allah'tan bağımsız veya Allah'a rağmen bir izzet arayışı yanılgıdan başka bir şey değildir. Kur'an'da da zaten izzetin tamamıyla Alah'a ait olduğu beyan edilmekte ve bu çerçevede peygamberler ve onlara iman edenlerin de izzetin yeryüzündeki temsilcileri olduğu kaydedilmektedir." diye konuştu.

İzzet kavramı çerçevesinde Yüce Allah'ın el-Aziz, el-Muizz ve el-Muzill isimlerine değinen konuşmacı, bu isimlerin el-Aziz'in izzetin yegâne kaynağının Yüce Allah olduğunu, el-Muizz'in izzetin ancak O'nun yanında aranması gerektiğini, e-Muzill ise Yüce Allah'tan bağımsız izzet arayışlarının zilletten başka bir sonuç doğurmayacağını ifade ettiğini anlattı.

Mutlak egemen ve izzet sahibinin ancak Yüce Allah olduğunu belirterek, Allah'a rağmen izzet aramanın aldatıcı olduğunu kaydeden Hüseyinoğlu, insanlık tarihinden örnekler vererek izzet ve zillet kavramlarına açıklık getirmeye çalıştı. Kuran-ı Kerim'deki peygamberlere ve iman eden topluluklara dair kıssalara dikkat çeken konuşmacı, tarih boyunca çoğu peygamberlerin Allah yoluna davette maddi açıdan güçsüz kaldıklarını ancak bu durum karşısında hiçbir zaman zillete yönelmediklerini, müdahaneye başvurmayıp, zalimlerle ayrışma ve restleşmeyi seçtiklerini vurguladı. Kuran-ı Kerim'i iyi okuyan ve anlamaya çalışan her Müslümanın bütün davranışlarında, bütün yönelimlerinde Allah'ın izzetini düşünerek hareket etmesi gerektiğini belirtti.

İzzet konusundaki güzel örnekler olarak peygamberlere, Firavun'un sonradan iman eden sihirbazlarına, Ashab-ı Kehf'e ve Hz. Hüseyin, Ebu Hanife, Zeyd b. Ali gibi isimlere değinen konuşmacı, Firavun'un zulmünden kurtulduktan sonra soğan-sarımsak-fasulyeyi özgürlüğe tercih eden ve Hz. Musa'dan Mısır'da yedikleri yiyecekleri talep eden ve Filistin'e savaşmaktan korkularından dolayı girmediklerinden zillet içinde çölde yaşamaya mahkûm edilen İsrailoğullarını, Hz. İsa'nın izzet merkezli mesajını bulandırarak uzlaşmacı ve teslimiyetçi bir çizgiye dönüştüren Pavlus'u ve Hz. Peygamber'e nice zorluklar çıkaran münafıkları da tarih içerisinde zilletin temsilcileri arasında saydı. Bu toplulukların korkuyu, maddi gücü hesaba katarak izzet yerine zillete razı olduklarını, izzeti Allah'ın yanında değil başka yerde aramaya kalkıştıklarını söyleyen Hüseyinoğlu, günümüzde de bu konuda olumlu ve olumsuz örnekliklerin var olduğunu kaydetti ve Müslümanların güç hesabı yaparken asla Yüce Allah'ı denklem dışı bırakmayan bir yaklaşımla hareket etmeleri gerektiğini ifade etti.

-----

İkinci oturumda ise "1980–2000 Yıllarında İslami Dergilerin Misyonu" ana başlığı altındaki dergilerden "Dünya ve İslam" dergisi Rıdvan Kaya'nın sunumuyla işlendi. Derginin 1990 yılında üç aylık periyotlarla çıkmaya başladığını, büyük oranda çeviri yazıları yayınladığını ama zaman zaman müdahale ve görüş beyanlarında da bulunduğu için bir çeviri dergisi unvanı almadığı ifade ederek sözlerine başlayan Rıdvan Kaya, daha sonra derginin şekli ve yapısı hakkında bilgiler verdi. Dünya üzerindeki birçok İslami hareketin, değişik safhalarda olsalar da Allah'ın yolunda birbirlerine güç kattıklarını söyleyen Kaya, gelişmelerden haberdar olmanın önemine vurgu yaparak, bu dergiye olan ihtiyacı ifade etmeye çalıştı. Kaya, çevirilere fazlasıyla yer verilmesini ise Türkiye'nin sahip olduğu düşünsel potansiyel ile açıkladı. O dönemde değerlendirme yazılarının yok denecek kadar az bir kaliteyle yazıldığını anlatan konuşmacı, yine de değerli olan telif yazılarının da yayınlandığını belirtti. Çevrilen yazıları, Müslümanların değil de genellikle emperyalist güçler ve hâkim siyasi rejimler için değerlendirmelerde bulunan araştırmacıların yazdığını da dile getirerek; enformasyon olarak bu yazılara önem verildiğinin altını çizdi. Yazıların bu perspektifle değerlendirildiğini ve gerekli yerlerde dipnot düşüldüğünü, böylece okuyucuya, muhatap olunan güçlerin yaklaşımlarını, bakış açılarını daha nesnel bir şekilde gösterme imkânı elde ettiklerini belirtti. Konuşmacı; yazıların, yayınlanırken Müslümanları ilgilendirme seviyesine bakıldığını ve derginin maksadının; doğru düşünmeye, ufkumuzu genişletmeye, basiretimizi artırmaya katkıda bulunmak olduğunu söyledi.

Oryantalistlerden yapılan çevirilerinin gerekliliğini tartışan bir ortamda Dünya ve İslam dergisinin ne gibi eleştirilere muhatap olduğunu aktaran Kaya, daha sonra tanıtılan kitapların Türkiye'de basıldığı da ifade etti. Bu noktada eleştiri yapanların daha sonraki dönemlerde ilk söylemleriyle çelişecek kadar fikir değiştirip her türlü eseri yayınladıklarını da ifade etti.

Konuşmacı, çevirilerin büyük bir oranının İngilizceden yapıldığını belirterek; Arapça çeviri yapacak arkadaşların azlığından dolayı Arapça yayınların takibi noktasında zorlandıklarını da sözlerine ekledi. Ve derginin iskeletini çeviri yazıları oluştursa da bunun yanında dergide gündem yazılarının, röportajların, tartışma yazılarının ve kitap kritiklerinin de yer aldığının altını çizdi.

Telif eser sahipleri arasında İsmail Aksu, İsa Can, Ahmet Ertürk, Rıdvan Kaya, dergi sahibi Hamza Türkmen, Ali Rıza Gökçe gibi, gerek birkaç yazıyla gerek sadece bir yazıyla katkıda bulunan isimleri de zikreden Kaya, ardından gündemden dergiye yansıyan başlıkları dinleyicilerle paylaştı. O dönemde ortak bildiri yayınlayıp camilere ve yayınevlerine dağıtma geleneğinden de bahsetti. Dergideki -altıncı yazıdan sonra yer alan- gündem bölümünden aktarımlarda bulunan Kaya, Türkiye'den Cezayir'e, Sivas olaylarından Nevruz'a birçok politik gündemden örnekler vererek sunumunu zenginleştirdi. Derginin ağırlık verdiği konulara bakıldığında İslam coğrafyasının hemen göz önüne geldiğini daha özelde ise Ortadoğu'nun yoğun bir ilgi gördüğünü belirtti. Ortadoğu içinde de Filistin, İran, Irak, Lübnan gündeminin daha ön planda olduğunu sözlerine ekledi.

Derginin içinde yer alan yazıların bazılarının niteliğinin çok iyi olduğunu ve maalesef bugün yazılan yazılarla dahi eskimeyen bir değerlendirmeye sahip olduğunu vurgulayan Kaya, bu makalelerin araştırmalar için iyi bir kaynak olacağının da altını çizdi. Dergiye ulaşmak isteyen okuyucuların ise "Haksöz Okulu"ndan rahatlıkla dergiyi tanıyabileceklerini bildirdi.

1993 yılı sonunda kapanan derginin artık kaliteli yazı bulmada zorlandığını ve bahsettiği mevzuların tekrarlanmaya başladığını tespit ettiklerini ifade eden Kaya, dergi kapandıktan sonra ilgilenen çevrelerin üzüntülerini ifade ettiklerini belirtti. Derginin ilk sayıda 3000 basıldığını ama daha sonra tirajının neredeyse yarıya düştüğünü ve yaklaşık 1500 basıldığını ve bu yüzden bu geç gelen ilginin çok da etkin olmadığını ifade ederek sözlerine son verdi.

Fatma Turan / Haksöz-Haber

Önceki ve Sonraki Haberler