Ümraniye'de “Türkiye’de Tevhidi Uyanış Süreci” Paneli

Ümraniye'de “Türkiye’de Tevhidi Uyanış Süreci” Paneli

Özgür-Der Ümraniye Şubesi dernek salonunda, Beşir Eryarsoy ve Hamza Türkmen’in konuşmacı olarak katıldığı: “Türkiye’de Tevhidi Uyanış Süreci” konulu bir panel gerçekleştirildi.

Şuayp Koytak'ın oturum başkanlığını yaptığı panelde ilk olarak Beşir Eryarsoy söz aldı.

Özgür-Der Ümraniye Şubesi dernek salonunda, Beşir Eryarsoy ve Hamza Türkmen'in konuşmacı olarak katıldığı: "Türkiye'de Tevhidi Uyanış Süreci" konulu bir panel gerçekleştirildi. Şuayp Koytak'ın oturum başkanlığını yaptığı panelde ilk olarak Beşir Eryarsoy söz aldı.

Tevhidin tanımını ve ilk dönem Müslümanların tevhidi nasıl anladıklarını anlatarak söze başlayan Eryarsoy, tarihi süreç içerisinde Müslümanların çeşitli düşünce ve sistemlerle karşılaşması sonucu Kelime-i Tevhid'in ilk dönemki nezih anlayışının kaybolduğunu belirtti. Osmanlıya gelindiğinde tevhid üzerine bir sis perdesi oluştuğunu ve kavramın bulanıklaştığını belirten Eryarsoy, Afgani, Reşit Rıza ve Muhammed Abduh çizgisinin uyanış sürecine katkısından bahsetti. Özellikle Abduh'un "Tevhid Risalesi" eserinin yankılarının büyük olduğunu söyledi.

Eryarsoy, Seyyid Kutup'un "Yoldaki İşaretler" kitabı ile "İslam Düşüncesi" eserinin tevhidin orijinal anlamına döndürülmesi sürecine katkılarından bahsederek, bu eserlerin tevhidi ilk dönem Müslümanlarının anlayışına uygun şekilde izah ettiğini belirtti. Bu eserlerin, o dönemki Müslümanlar üzerindeki etkilerinden, ve özelliklede milliyetçi tortulardan arındıklarını, İslam'a aitmiş gibi görünen bazı değerlerin sorgulanmasına ve zamanla düşünce dünyalarından silinmeye başladığını söyleyen Beşir Eryarsoy, bu tercüme eserlerin yoğun bir öğrenme ve araştırma süreci başlattığını da sözlerine ekledi.

Mardin'de Hilal Dergisi ve yayınlarını genç arkadaşlarıyla nasıl okuduklarını ve geliştiklerini, bu süreçte İslam düşmanı güçler tarafından üç arkadaşlarının şehit edildiğini; ama dayanışmalarını sürdürüp özellikle tevhidi uyanışa katkı sağlayan Mevdudi ve Seyyid Kutub gibi müellifleri okuyarak bilinçlendiklerini anlattı. Benzer çabaların 1970'ler'de Diyarbakır, Urfa, Malatya gibi şehirlerde de oluştuğunu ve bu gayretlerini 1970'lerin ortalarında İstanbul'da da tüm imkansızlıklara rağmen sergileyip, bu doğrultuda Düşünce Dergisi'ni çıkarttıklarını anlattı.

Beşir Eryarsoy, İslam dünyasının diğer bölgelerinde olduğu gibi Türkiye'de de aşağı yukarı aynı paralelde İslami uyanış sürecinin yoğunlaştığını ancak sonraki dönemlerde çeşitli sebeplerden dolayı bazı kırılmalar yaşandığını, ama ümitsiz bir durumunda olmadığını söyleyerek konuşmasını tamamladı.

Hamza Türkmen ise, 1970'li yıllara gelindiğinde Müslümanların durumlarını tespit için o dönemki İslami neşriyatlara bakmanın doğru bir yaklaşım olacağını, bu neşriyatlara baktığımızda da, Türkiye'de Müslümanlarda İslami bir yönelimin olduğu fakat milliyetçi ve devletçi bir çizgiden kurtulamadıklarını söyledi. 1960'lı yıllarda Hilal Dergisi ve Hilal Yayınlarının, tevhidi uyanışa büyük katkısının olduğunu söyleyen Türkmen, özellikle 1970'lerde ilkin Konya'da çevrilip basılan Mevdudi'nin "Dört Terim" eserinin dönüşüme olan etkisinden bahsetti.

Türkiye'de insanları etkileyen en önemli telif çalışma Urvetu'l Vüska çizgisinin devamcısı olan 1976 yılının Nisan ayında çıkmaya başlayan Düşünce Dergisi'dir diyen Türkmen, derginin, dünyadaki İslami birikim ve tevhidi bakış açılarını da Türkiye'ye taşıdığını anlattı.

Türkmen, Muvahhidler devleti sonrası ümmet yapısının kaybolduğunux gerçek İslami şuraya dayanan bir yenetim ve eğitim mekanizmasından uzaklaşıldığını ve Müslümanların aidiyetlerinin ferdileştiğini veya gruplaştığını söyledi.

19. yüzyılda Abduh ve Reşit Rıza'nın ıslah hareketinin çıkardığı Urvetül Vusta dergisinin uyanışa olan katkısından bahseden Türkmen, bu çalışma ve çabaların bütün öze dönüş hareketlerine örneklik teşkil ettiğini belirtti.

Türkmen, Osmanlı sonrasi Türkiye Devleti kuruluşu ve Türk Milleti'nin oluşum sürecinde Müslümanlara yapılan zulümleri  anlattı, inanç ve düşünce yasaklarına örnekler verdi. Üniversitelerde ilk defa Tefsir-Hadis kürsülerini oluşturan Tayyib Okiç'ten örnekler veren Türkmen, Müslüman önderlerin 1945-55 arasında karşıtına sığınarak alan açma çabalarının dindar kitleleri 1960'larda sağcı, devletçi, milliyetçi bir çizgiyle malül hale getirdiğini belirtti. 1960'dan sonra Hilal dergisi ve yayınları ile kısmen, 1970'li yılların ortalarından itibaren ise daha yaygın olarak, tekrar Urvetul Vüska çizgisinin öze dönüş, asla yani Kur'an ölçülerine ve Muhammedi modele dönüş çabalarının yükseldiğini belirtti. 1970'lerde Türkiye'de tevhidi uyanışa katkısı olan üç havzaldan bahsetti:

1. Düşünce Dergisi ve paralelindeki Talebe ve Kriter Dergileri.

2. Öze dönüş çabalarından etkilenen edebiyatçılar ile Kur'an çalışmalarına yönelen gençlerin ortaklaşarak çıkartmaya başladığı Aylık Dergi'si. 

3. Başta Hizbu't Tahrir kültürü olmak üzere İslam dünyasındaki ıslah ve inşa çabalarının tecrübesi ile gizli hazırlık anlayışı ile çaba sarfeden ve bir takım ders büroşürleri çıkartan Ercümend Özkan ve arkadaşlarının çalışması. 1970'li yılların başında kimlikleri yeterince sağcı, devletçi, milliyetçi kirlerden kurtulmayan ama İslam şeriatını da isteyen İslami duyarlılığı en yüksek çevrelerin MTTB'de sonra MSP'nin gençlik çevresi olarak kurulan Akıncılar hareketinde bulunduğunu ve bu üç tvhidi uyanış havzasının bu çevreleri büyük ölçüde haftalık ve on beş günlük Şura, Tevhid, İslami Hareket ve Hicret Dergileriyle etkilediğini belirtti.

Son bölümde ise Beşir Eryarsoy da Hamza Türkmen de gelen soruları cevaplarken, 1970'li yılların birikimi ile yeterli bir hareket ve cemaat oluşturmak konusunda yaşanan yetersizliğe, çağdaş modelsizliğe ve birikim sahibi rehberliklerden yoksunluğa dikkat çektiler.

Önceki ve Sonraki Haberler