'Sezai Karakoç ve Nuri Pakdil'in Etkileri'

'Sezai Karakoç ve Nuri Pakdil'in Etkileri'

Özgür-Der Diyarbakır Şubesi tarafından bu yıl "Türkiye'de İslami Hareketler Tecrübeleri" üst başlığı altında gerçekleştirilen seminerler dizisinde son olarak "Sezai Karakoç ve Nuri Pakdil'in Etkileri" irdelendi.

Özgür-Der Selahattin Eyyubî Konferans Salonunda gerçekleştirilen seminerde M. Masum Yokuş: "Sezai Karakoç ve Nuri Pakdil'in Etkileri" başlığı altında; Karakoç ve Pakdil'in düşüncelerinin şekillendiği baskıcı dönem, hayatları, fikirleri, faaliyetleri ve İslami harekete katkıları üzerinde durdu.

"Sezai Karakoç, Necip Fazıl'ın en büyük eseridir"

M. Masum Yokuş, camilerin ahır yapıldığı; Kur'an okuyanlar ve çarşaf giyenlerin izlenip tartaklandığı; Allah demenin bile suç olduğu bir dönemde büyük bir cesaretle Allah-ü Ekber diyen Mehmet Akif ve Necip Fazıl'ın "Büyük Doğu" mektebinde yeni bir kuşağın doğduğuna Sezai Karakoç'un bu kuşağın en başında bulunduğuna dikkat çekerek konuşmasına başladı.

Bu bağlamda Karakoç'u Necip Fazıl'ın en büyük eseri olarak nitelendiren Yokuş, konuşmasını Karakoç'un hayatı hakkında verdiği kısa bilgi ile sürdürdü. Yokuş; "Sezai Karakoç 1923 Diyarbakır Ergani doğumludur. Kazandığı Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesini mezuniyetle tamamlar. Mecburi hizmet sebebiyle Maliye Bakanlığı'nda Hazine Genel Müdürlüğü Dış Tediyeler Muvazenesi Bölümüne atanır. Görevi icabı Anadolu'yu çok gezer ve birçok il ve ilçeyi inceleme, tanıma fırsatı bulur. 1965'ten 1973'e kadar birçok kez istifa eder. 1973'ten bu yana da hiçbir resmî görev almaz."ifadelerini kullandı.

Sezai Karakoç'un medeniyet anlayışı

Karakoç'a göre "ak" ve "kara" olmak özere iki tür medeniyetin bulunduğuna işaret eden Yokuş, "Karakoç'a göre iki tür medeniyet vardır: Ak medeniyet ve kara medeniyet. Bu konuda şunları söyler: 'İnsanlığın var olduğu andan bu yana iki medeniyet çarpışmaktadır. İyinin medeniyeti ile kötünün medeniyeti. Doğru ile yanlışın, güzel ile çirkinin medeniyetleri. Tûba medeniyeti ile zakkûm medeniyeti. Bal ile zehir… bunların ayrılmasından, çarpışmasından doğan iki medeniyet… Gerçek medeniyetin doğum yeri, bugün Ortadoğu dedikleri bölgemizdir. O medeniyetin tek devamcısı, tek varisi de İslâm Medeniyeti'dir.' Karakoç'un ak medeniyeti, İslam medeniyeti, vahiy medeniyetidir. Bu vahiy medeniyeti Hz. Âdem ile başlayan hakikat medeniyetidir." Şeklinde konuştu.

Karakoç'un çoğu zaman şair kimliğiyle öne çıkarıldığını ancak O'nun her şeyden önce bir dava ve düşünce adamı olduğunu ifade eden Yoğuş, Karakoç'un İslam'a "diriliş" adını verdiği yeni bir yorum getirdiği tespitinde bulundu.

"Diriliş nesli"nin özellikleri

Karakoç'un idealindeki diriliş neslinin özellikleri ise eserlerine dayandırılarak şöyle özetlendi:

Yeni insan tipidir, dünyayı yeniden kurandır.

Allah'ın yeryüzündeki halifesidir, Allah adına iş yapar.

Allah'a bağlanarak özgürleşendir. Putlaştırmanın her türlüsüne karşıdır. Put kırıcıdır.

Adildir, zalim olamaz ve zulme kendinden olsa dahi pirim vermez.

Maddeci değildir, ruha önem verir.

Akıllıdır ve fakat aklı putlaştırmaz.

Tarihi yeniden yorumlayandır.

Dünya-ahiret dengesini kurandır.

Vecd ve coşku insanıdır. Kuru ve asık suratlı değildir.

Alçak gönüllüdür.

Klişeci değil, özcüdür. Lafızcı değil, anlamcıdır.

Zandan kaçınır, tahmin yürütmez.

Uyumludur, retçi değildir.

Tövbe eridir.

Yozlaşamaya karşıdır.

Diri ve dirilticidir, donuk ve statik değildir.

Hakikat arayıcısıdır.

Ezberci değildir.

Kadere inanır.

Kritik onda gözlemdir yani bir şeye tam emin olduktan sonra karar verir.

Objektiftir.

Benlik pürüzüne takılmaz.

"Klâs bir duruş: Nuri Pakdil"

Nuri Pakdil'i kendi ifadesiyle "klâs bir duruş" sahibi olarak nitelendiren Yokuş Pakdil'in hayatıyla ilgili olarak kısaca şunları kaydetti: "Nu Pakdil 1934 yılında Kahramanmaraş'ta doğmuştur. Halen Ankara'da yaşamaya ve yazmaya devam etmektedir. İ.Ü Hukuk Fakültesi mezunudur. Nuri Pakdil'in yazı çalışmaları ilkokul sıralarında başlar. Bir taraftan yazarken diğer taraftan yoğun bir okuma eylemine girişmiştir. Ortaokulda Büyük Doğu ile tanışır.. Bu tanışıklık Nuri Pakdil için bir dönüm noktasıdır. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur."

"Eylem yapıyorum o halde varım"

Nuri Pakdil'in yazmaya ve konuşmaya başladığı yıllarda Türkiye'deki dini düşünce zemininde; sağcı, muhafazakâr bir düşünce algısının ve dilinin öne çıkmasına karşılık Pakdil'de terzi bir durumun olduğuna vurgu yapan Yokuş; "Nuri Pakdil'in dini düşüncesinin bakış açısı ve dili, aynı düşünsel düzlemde değerlendirilen sağın tutucu, uzlaşmacı ve akademik muvazaacı bakış açısı ve dili değildir. Dini düşünüşünü; eddin bağlamında entelektüel, sosyal, siyasal, hatta devrimci bir düşünce ve algı olarak tanımlamak mümkün. O, inanmadığını yazmamış ve söylememiştir. Yüreğinin yarısını Mekke, yarısı Medine halinde ve üzerinde de bir tül gibi Kudüs'ü taşıma dikkatinde yaşamak düşüncesinin temelini oluşturur. Hayatı başlı başına bir eylem olarak görür; 'eylem yapıyorum o halde varım' der.

Onun İslamcı görüş değdi bizzat dediği, bizzat dinin kendisidir. Din, Kur'an-ın vazettiklerinin toplamından ibarettir. İslam bir yanda diğer bütün beşeri düşünceler onun karşısında yer alır…"dedi.

Önceki ve Sonraki Haberler