Emevi Döneminde Muhalefet ve Kıyamlar

Emevi Döneminde Muhalefet ve Kıyamlar

Özgür-Der Ümraniye Şubesinde, İslam toplumunun oluşumunda yaşanan kırılmalar ve günümüze yansımaları konuşuldu.

Özgür-Der Ümraniye Şubesinin periyodik çalışmaları “Emevi Döneminde Muhalefet” başlığı altında Tuncay Yıldız ve Ali Değirmenci’nin sunumlarıyla devam etti.

İlk konuşmacı olarak söz alan Tuncay Yıldız, sistematik bir anlatım ile önce kavramlardan, sonra dönem öncesi önemli başlıklardan ve dönemin muhalif unsurlarından şöyle söz etti:

İslam’da Yönetim ve Ulu’l Emr

İslam’da yönetim; adaletli olmalı, herkese eşit mesafeli, kararlarında istişareye önem vermelidir. Biat kültürüne sahip olan cumhur, biat etmekle beraber yönetime yardımcı olur, gerekirse uyarır hatta müdahale eder bir konuma sahip olmalıdır.

Ulu’l Emr’in konumu ve sınırları çok önemlidir. Kuran ana hatları belirler. Ana hatların içeriğini de Efendimizin sünnetti ve kendi içtihadları oluşturur. Hiçbir içtihad, hatta sünnet olarak geldiği söylenen uygulama Kuran’ın belirlediği sınırların dışında olamaz. Buna en güzel örnek Efendimizin, yanlış içtihadlarının vahy ile düzeltilmesidir. Evet, efendimizin içtihadları Rabbimiz tarafından düzeltiliyordu ama aynı olay onun dışında hiç kimse için söylenemez, velev ki Ulu’l Emr bile olsa.

Hz. Ali’ye Yönelik Eleştiriler

Dönemi daha iyi algılayabilmek için, hemen öncesindeki zaman dilimine bakmak gerekir. Bu sebeple Hz Ali’ye yönelik eleştirileri şöyle sıralayabiliriz:

- Hz Osman’ın kanının takipçisi olmadığı iddiası,

- Sıffın savaşında Hz Osman’ın katillerinin Hz Ali tarafında olması,

- Hz Osman dönemindeki valileri görevlerinden alması,

- Sıffın’da hakem olayını kabul etmesi

gibi olaylardan dolayı, dönem itibari ile Hz Ali’ye muhalefet vardı. Yoksa hiçbir zaman Hz Ali’nin bu işin ehli olmadığına dair bir tartışma veya eleştiri olmamıştır. Bu muhalefet sonucunda oluşan sıkıntılar sonucunda Hz Ali şehit ediliyor.

Bir Karakter Olarak Muaviye

Mekke’nin ileri gelen ailelerinden olan Muaviye, Ebu Süfyan’ın oğludur. Tulakadan yani Mekke’nin fethinden sonra esir düşüp Efendimizin affettiği ailelerdendir. Efendimizin vahy kâtipliği yaptığına dair rivayetler mevcut. Efendimizin vefatından sonra 641 yılında Hz Ömer tarafından henüz daha ufak bir yerleşim yeri olan Şam’a vali olarak atanır. Sonra Hz Osman döneminde Suriye valisi olmuş ve sonrasında da Hz Ali’ye, Hz Osman’ın kanını almadığı için biat etmemiştir. Hz Ali’den sonra Hz Hasan’a da biat etmedi ve Hz Hasan’ın kardeşkanı akmaması için kendisine biat etmesi ile kendi saltanatı başladı.

Hariciler:

Muhalefet konusunda karşımıza çıkan önemli gruplardan biri Hariciler’dir. Farklı özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:

- Halifenin adil olmaması ve şeriati yerine getirmemesi durumunda katlinin vacip olduğunu söylerler,

- İmameti bir şart olarak görmezler,

- Ayetleri daha çok lafzi değerlendirirler,

- Tekfir kültürünü sistemleştirmişlerdir,

- 3 kişinin altına düşünce gizlenir, 40 kişinin üstüne çıkınca cihad ederler,

- Hicrete çok önem verirler,

- Sert mizaçlıdırlar,

- 20 yıllık Muaviye döneminde 15 civarında ayaklanmaları olmuştur.

Şia:

Bir diğer önemli grup Şia’dır. Başlangıçta çok güçlü bir muhalefet olmasalar da sonradan özellikle Farisilerin desteğiyle muhalefet güçleri artıyor. Onlar için de birkaç özelliği şöyle sıralayabiliriz:

- Takiye çok önemlidir,

- Ricad (ölen imamların geri gelmesi) anlayışına sahiptirler,

- Mehdi olayını çok önemserler,

- İmamın masumiyetine inanırlar. Ki bu başlı başına muhalefet olmakla çelişen bir durumdur.

Emevi Dönemi Ordu, Ulema, Halk

Dönemin önemli unsurlara kısaca bakacak olursak, ordunun savaşlar için değil daha çok saltanat sistemini korumak için çaba harcadığını görmekteyiz. Ulema ise daha çok iktidarın fiillerini meşrulaştırmak için oluşturulan bir sınıf olarak karşımıza çıkıyor. Ki bu sınıfın kararları İslam toplumunda yeni yeni fıkraların oluşmasına, çatlakların artmasına sebep oluyor. Bunlar dışında kalanlarda ise üç ekol göze çarpıyor;

Sabır ekolü: Fitne çıkmasın, Müslüman kanı akmasın diye fasık da olsa yöneticiye itaat edilmesi gerektiğini düşünenler.

Devrim ekolü: Her şartta zalimlere karşı koymak gerektiğini düşünenler.

Temekkün ekolü: Ortada kalarak sabırla hazırlık yapmak gerektiğini düşünenler. Bunlar mevcut zarar ile oluşacak zararın karşılaştırılarak içtihad yapılması gerektiğini dile getirirler.

İkinci konuşmacı olarak söz alan Ali Değirmenci temel kaynakları gözeten, aklı önemseyen, tevhid ve rey ekolünü savunan Mutezile ile 40 kişiyi bulduğu anda kıyam eden, haksızlığa gelemeyen Hariciler üzerinde çokça durmak gerektiğini belirtti. Kendisi önceki konuşmacı gibi arka plan ile ilgili birkaç madde saydıktan sonra, dönemin önder şahsiyetleri üzerinden muhalefeti şöyle aktardı:

Hz. Hasan’ın Muhalefeti:

Babasının şehit edilmesinden sonra halkın önemli bir bölümünün etrafında toplandığı Hz Hasan, Muaviye’ye karşı rivayetlere göre 40 bin kişilik bir güç topladı. Şam mevkiinde savaş hazırlıkları başladı. Ubeydullah b. Abbas komutasındaki 12 bin kişilik ordusunun Muaviye safına geçmesi ile sıkıntılar başladı ve ne yazık ki ordu içindeki bitmeyen sıkıntılar sonucunda yalnız kaldı. Muaviye’ye bir mektup göndererek şartlar ileri sürdü. Muaviye şu şartları kabul etti:

- Kendisine ve ehline 5 milyon dirhem verilecek.

- Fars illerinden olan Dârabcerd şehrinin vergisi kendisine verilecek.

- Muaviye ölürse hilafet kendisine geçecek.

- Hz Ali ve ehl-i beytine küfretme terk edilecek.

Muaviye işi sağlama aldıktan sonra bunların hiçbirini yerine getirmedi.

Hicr B. Adiyy’in Kıyamı:

Kufe’de yaşayan Hicr, Muaviye’nin vali olarak atağı Mugire b. Şube ile Ziyad b. Ebih’in minberden Hz Ali’ye küfretmelerine ve Muaviye’yi de yüceltmelerine sert tepkiler veriyor ve haliyle tehdit ediliyor. Tehditler işe yaramayınca Ziyad, Hicr’in birçok akrabasını kılıçtan geçiriyor. Bunun üzerine Hicr haber göndererek Muaviye ile görüşmek istediğini söylüyor. Muaviye, Hicr ve 14 arkadaşını Ali’ye lanet etmeleri karşılığında bırakacağını teklif etse de, Hicr ve arkadaşları bu zilleti kabul etmeyip, ölümü seçiyorlar.

İslam tarihinin önemli simalarından Hasan Basri’ye Muaviye hakkında fikri sorulduğunda Hicr kıyamını da içine alan şöyle bir cevap veriyor: “Muaviye’nin 4 özelliği vardır ki, biri bile onu helak etmeye yeter;

1- Yönetimi hile ve kılıç zoru ile alması.

2- Kendisinden sonra sarhoş, çalgı ve eğlence ile meşgul olan, süslü bir kadın gibi giyinen

3- Yezid’i veliaht tayin etmesi.

4- Ziyad’ı kendi nesebine geçirmesi.

5- Hicr ve adamlarını öldürmesi.

Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası:

Hz Hasan’ın Muaviye ile anlaşmasına karşı çıktıysa da, yine de abisiyle birlikte hareket etti. Muaviye’nin yerine oğlu Yezid’i tayin etmesine karşı çıktığı için zorla biat ettirilmesine karar verilince, Medine’den Mekke’ye doğru yola çıktı. Olayı duyan Kufe’liler Hz Hüseyin’i kendi memleketlerine davet ettiler. Hz Hüseyin ortamın nasıl olduğunu anlamak için amcasının oğlu Müslim’i Kufe’ye yollar. Müslüm faaliyetler yürüterek halkı ayaklanmaya çağırır ve epeyce bir taraftar toplar. Bunun üzerine Hz Hüseyin’in gelmesi için ortamın oluştuğu dair bilgi gönderir. Olayı fark eden Yezid, vali değişikliği yaparak olaya el koyar. Halka tehditler savurarak Kufe halkının ayaklanmasından vazgeçmelerini sağlar ve Müslim ile çevresinde kalan 30 kadar kişiyi katleder. Katledilen Müslim, Kufe’lilerin bu dönekliğini Hz Hüseyin’e bildiremez.

Kufe yolunda olaydan haberdar olan Hz Hüseyin, yanındakilere karşılarında zorla bir işin olduğunu bildirerek isteyenlerin ayrılabileceğini söyler. Ayrılanlardan sonra aile fertleri ile birlikte sadece 70 kişilik bir grup kalır. Kufe valisi Ubeydullah’ın emri ile Ömer b. Sa’d Ebu Vakkas’a ordusu ile Hz Hüseyin’in üzerine gitmesini ister. Ömer istemese de, görevden alma tehdidi dolayısıyla yola çıkar. Birkaç defa Hz Hüseyin’in geri gitmesi için gizli görüşmeler yapsa da, Hz Hüseyin şartlar öne sürer ve anlaşma olmaz.

Hz Hüseyin katliam günü elinde bir Mushaf ile Ömer ordusunun karşına geçer ve ne için geldiğini anlatır. Hz Hüseyin’in bu konuşması üzerine Hür b. Yezid yaptıklarına pişman olarak saf değiştirir. Denk olmayan kuvvetlerin çarpışması sonucu Hz Hüseyin ve çevresindekilerin çoğu katledilir. Hz Hüseyin’in başı kesilerek Yezid’ gönderilir.

Süleyman b. Surad ve Tevvabun Olayı

Süleyman b. Surad, Hz Hüseyin’i Kufe’ye davet edenlerden biri olarak, katliamın vebalinin üzerinde bulunduğunu düşünenlerden biri. 4 arkadaşı ile birlikte zalim iktidara karşı gelip, gerekirse bu yolda ölmek üzere ahidleşiyorlar. Taraftar toplamak için farklı bölgelere mektuplar yazıyorlar, toplantılar yapıyorlar ve sonunda bir kitle oluşturuyorlar. Güce ulaşınca Şam ordusunun karşısına çıkıyorlar ve öncü birlik ile, desteğe gelen ilk birliği dağıtıyorlar fakat sonradan gelen büyük birliğe mağlup oluyorlar. 4-5 bin kişilik ordudan geriye sadece 100-200 kişi kalıyor.

Vaktin sınırlı olması dolayısıyla diğer öncü şahsiyetler hakkında detaya giremeyen konuşmacı, Said b. Cübeyr, Ebu Hanife tarafından da desteklenen İmam Zeyd, Muhtar Es-Sakafi ve Harre olaylarından kısaca bahsetti.

"Hz. Muaviye" denir mi?

Muaviye ve Yezid gibi kişilere Hz ön ekinin getirilip getirilmeyeceği sorusuna konuşmacılar şöyle cevap verdiler:

O vahy katibiydi, sahabeydi, elimizle bulaşamadığımız bir döneme, dilimizle de bulaşmayalım gibi klişe cevapların tatmin edici ve adilane değildir. Mekke’de Müslüman olup Habeşistan’da din değiştiren Müslümanlar da sahabeydi. İnsanların ömürlerinin sonuna kadar Allah’ın gözetiminde olduğu iddiasında bulunulmayacağını unutmamak gerekir.

Mehmet Ali Kaçmaz / Haksöz-Haber

umraniye2012ocak-1.jpg

umraniye2012ocak-2.jpg

umraniye2012ocak-3.jpg 

Önceki ve Sonraki Haberler