Ümraniye'de 'Ortadoğu İntifadaları ve Suriye' Paneli

Ümraniye'de 'Ortadoğu İntifadaları ve Suriye' Paneli

İran, Hizbullah ve Hamas’ın Suriye konusundaki tavırları başta Filistin davası olmak üzere birçok değerimizi etkilemektedir. Şii-Sünni ayrışmasına sebep olmaktadır.

Özgür-Der Ümraniye şubesinde Ortadoğu intifadaları ve Suriye de yaşananlar değerlendirildi. Kenan Levent’in başkanlığındaki panele Hamza Türkmen ile Mustafa Eğilli konuşmacı olarak katıldı. Kenan Levent giriş konuşmasının ardından, iki yıllık sürecin iki oturumda değerlendirileceğini belirterek sözü ilk konuşmacı olarak Mustafa Eğilli’ye verdi.

Ayaklanmalar Ekonomik Değil İslamidir!

Sözlerine iki yıllık sürecin başlama sebeplerini anlatarak başlayan Eğilli özetle şunları söyledi: “Hepimizi heyecanlandıran halk şuurlanmaları ilk olarak Tunus’ta başladı. Hamdolsun diğer ülkelere sirayet etti. Kimilerinde zorbaların yıkılmasıyla son buldu, kimilerinde daha sönük geçti, kimilerinde ise hala en şiddetli haliyle devam ediyor. Bu ayaklanmaları salt ekonomik sebeplere veya salt zorba liderlere bağlayanlar var. Ama işin esası İslam’dır ve bu intifadalar İslami tepkilerden oluşmaktadır. Sonradan mezhepsel, ekonomik sıkıntılara meyletse de, başlangıç sebebi zorba liderlerin İslam’a muhalif olan siyasi tavırlarıydı. Tunus’un ve zorba yönetiminin İslam’a olan yaklaşımını hepimiz biliyoruz. Yine Mısır’ın yıllarca Müslümanlara yaptıklarını hatırlıyoruz.

Suriye, Bahreyn gibi Zayıf Rejimlere Destekler Sürüyor

Ayaklanmalar başlangıçta organize değildi. Fakat iletişim araçları ve Cuma namazlarının etkileri ile örgütsel bir yapıya dönüştü. Güçlü rejimler olarak gördüklerimizin yıkıldığını, zayıf rejimler olarak adlandırdıklarımızın ise destekler sayesinde katliamlara devam ettiklerini görmekteyiz.

Bahreyn’de Sünni azınlığın Şii çoğunluğa tahakkümü söz konusu iken Suriye’de azınlıkta olan Nusayriler çoğunluğu Sünni olan halka tahakküm etmekte. Aslında bunların kısa sürede alaşağı edilmesi gerekirken Suriye’de İran ve Hizbullah’ın rejime desteği, Bahreyn’de de Suudi Arabistan’ın etkisi devrilmelerini engellemekte.

İran ve Hizbullah’ın İtibarı Düşmekte

İran ve Hizbullah’ın hatta Filistin İslami hareketlerinin Suriye’ye destekleri/etkileri Şii ve Sünni dünya arasındaki ayrışmayı tetiklemekte ve Suriye’deki katliamların devam etmesine sebep olmaktadır. Yine destek verenlerin yani İran, Hizbullah ve diğer İslami hareketlerinin Müslümanlar nezdindeki itibarları düşmekte, değersizleşmektedir. Tabi ki onlarca yıldır Suriye’de bulunan Hamas gibi hareketlerin aniden saf değiştirmeleri beklenmiyordu ama katliamların artması ile hala sessiz kalmaları Filistin davasına da etki etmiştir.

Bu süreçte Selefilerin tavırlarını daha olumlu buldum. İhvan ise Mısır’da olduğu gibi bazen sürecin, gündemin gerisinde kaldı. Suriye’de ise İhvan zaten içeride yok ama dışarıda iyi organize oldu.”

Komplocular ve BOP

İkinci olarak söz alan Hamza Türkmen konuşmasında şunlara değindi: “bu iki yıllık süreci komplo teorileriyle, BOP ile açıklayanlar, irtibatlandıranlar var. BOP, Amerikan Neo-conların Ortadoğu’daki sıkışmış öfkenin farkına varmaları ve bu öfkenin seküler bir sisteme yönlendirilmesi için yapılan çalışmalardı. Evet, öngörülerinde haklı çıktılar, bu öfke patladı fakat onların istediği yönde hareket etmedi. Tam tersi istikamete daha İslami bir yöne yönelme söz konusu oldu. BOP’un ortağı olan Türkiye’de 1 Mart tezkeresinin geçmemesi üzerine yeni bir yol haritası çizerek, BOP’un çizgisinden çıktı. Türkiye’deki bu değişiklikle beraber, Hamas’ın seçimlerde galip gelmesi Amerikan Neoconların demokrasi ile seküler yapılar kurma planından yani BOP’tan vazgeçip, işbirlikçi zorbalara dönmesine sebep oldu. Fakat bu da tutmadı. 2008’deki Gazze olayları ile sıkışmış öfke ortaya çıktı ve dinmedi.

İhvan’ın ve Türkiye Müslümanların Durumu

Hemen hemen tüm hareketlerin arkasında İhvan vardı ve Suriye başta olmak üzere her yerde hala İhvan var. İhvan’ın farklı ekolleri olsa da, Filistin’deki gibi ortak düşmana karşı ortak cephe hedefiyle her yerde organizasyonlara öncülük etti. Yine hemen şeriat sloganıyla ortaya atılmaması stratejik olarak doğru bir yaklaşımdır. İhvan önce toplumsal alt yapının oluşturulmasını sonra şeriatın getirilmesini hedefleyerek, geçmiş tecrübelerden ders aldığını bizlere göstermiştir. Mısır’daki selefileri, liberalleri ve diğer grupları düşünüce İhvan’ın tavrını daha iyi anlayabiliriz.

Geçtiğimiz ay Türkiye’de yapılan sosyalist entegrasyon toplantısının sonuç bildirgesinde bile ortaya çıkan ayaklanmaların doğal ve İslami olduğu açıklanırken, bizim Türkiye Müslümanların kafaları karmakarışık.”

Türkiye’nin Tavrı

İkinci oturumda tekrardan söz hakkı verilen Eğilli, kendisinin de komplocu yaklaşımları anlamadığını, zalimin yanında bulunmanın gayri İslami bir tavır olduğunu vurgulayarak Türkiye’nin olaya yaklaşımı hakkında şunları söyledi: “bence Türkiye’de de bir devrim yaşanmaktadır. Burada Türkiye’nin ve AK Parti hükümetinin tavrı çok önemliydi ve hala da önemli. Başbakan Erdoğan’ın Mısır’da laikliği ağzında gevelemesi kesinlikle eleştirilmelidir. Türkiye’nin bir rol olduğu, birebir uymasa da intifadaların olduğu ülkeleri etkilediği unutulmamalıdır. Türkiye ihanetle olmasa da, ulusal çıkarlarını gözeterek adımlar atmaktadır. İntifadalar ve dış ülkelerin tavırları sonucunda Ortadoğu’da yeni haritalar ve yeni güç dengeleri oluşacaktır.

Hamas’ın Tavrı

Sonuç olarak ülkelerin, grupların tavırlarından çok beni Müslümanların tavırları ilgilendiriyor. Arap intifadaları Gazze’den ilhamını aldı ama Hamas’tan destek görmedi. Neticesi Suriye’de sürünmekte olsa Hamas net tavır almalıydı. Hizbullah’ta evrensel bir siyasetten, Şii ve ulusal bir harekete dönerek, Mezhep ve ulus kaygılarına dayanan bir yapıya dönüştü. Üzücü bir kayıptır, bu tavırlar İslami hareketlere yakışmamaktadır.”

İkinci kez söz verilen Türkmen, Hamas’ın maddi sıkıntılardan ve Suriye’deki Filistin kamplarından dolayı kaygılı olduğunu söylemesi üzerine, Eğilli söze girerek Filistinli grupların geçmişte de buna benzer tavırlar sergilediğini ve her defasında bu tavırlardan dolayı kaybettiğini söyledi. Irak’ta ve Kuvveyt’te kovulduklarını hatırlattı.

Türkmen tekrar söz alarak şu şekilde devam etti: “Ahmet Davutoğlu BOP’u tersinden yorumlayarak, çatışan değil birleşen sınırlardan söz etmeye başladı. Bu yaklaşım herkesi rahatsız etmeye başladı. Evet, Türkiye uluslar arası konjonktürü düşünerek kısmen işbirliğiyle ilerliyor ama eskiden olduğu gibi emir alan bir işbirliği ile değil masaya oturup pazarlık yapabilen bir işbirliği söz konusu.”

İhvan’ın Potansiyeli

Ortadoğu’daki Müslümanların potansiyellerinin sorulması üzerine Türkmen şöyle cevapladı: “Yani Türkiye’de duble yollar var ama İbrahimler var mı diye soruyorsunuz. Türkiye’deki İslami dirilişlerin sebebi 70 yıllardaki çeviri eserlerdir. Bu eserler bize İhvan’dan kalma. Kesinlikle potansiyelleri var fakta yeterli olup olmadığı tartışılabilir. Muhakkak ki Seyyid Kutub’un istediği seviyede değil. Üzerlerindeki baskılar gitti ve bence imtihanları yeni başlıyor.”

Kenan Levent’in konuşmacılara ve dinleyenlere teşekkür etmesi ile panel son buldu.

Haber: Mehmet Ali KAÇMAZ

umraniye-20120501-2.jpg

umraniye-20120501-3.jpg 

Önceki ve Sonraki Haberler