Sakarya’da ”Yeni Eğitim Sistemi" Paneli Yapıldı

Sakarya’da ”Yeni Eğitim Sistemi" Paneli Yapıldı

Özgür-Der Sakarya Şubesi tarafından düzenlenen “Yeni Eğitim Sistemi ve İdeolojik Yaklaşımlar” konulu panel dernek merkezinde gerçekleştirildi.

Eğitimci Ali ÇİYDEM ve Ekrem POLAT’ın katıldığı paneli Ömer ESEN sundu.

Panele kısa bir girişle başlayan Ömer ESEN şunlara değindi:

Modern pedagojide eğitim, kişide istendik yönde davranış değişikliği oluşturma eylemidir. Burada istendik kavramına dikkat çekmek istiyorum.

Kimin istediği? Çocuğun mu? -Tabii ki hayır.

Ailenin mi? Bağnaz, gerici ve cahil ailenin mi? -Mümkün değil!

Derin akıl sahibi olarak bizim istediklerimiz. Biz her şeyin en doğrusunu ve güzelini biliriz.

-Siz kimsiniz peki? -Biz devletiz. Sen kafanı yorma bize itaat et, sorgulama, sözümüzden çıkma, yeter.

İdeoloji literal olarak, “bilişsel tasarımımızda yer alan imajların betimlenmesibir.” A.Süruş’un deyimiyle ideoloji, dünya görüşünden ve düşünce sisteminden kaynaklanan nedenlerle ortaya çıkan gerekir ve gerekmezler bütünüdür. Bu bağlamda seküler pragmatist ideolojiler, kendince ideal insan tipini yaratırken eğitim kurumlarından yararlanarak mobilize olmak, her yere ulaşmak ister. Bunu gerçekleştirirken okul, öğretmen ve ders içerikleri üzerinden, bilinçaltı süreçler(Dr.Stirner-Kafadaki Tekerlekler metaforu) yoluyla sistemli bir asimilasyon, dönüştürme faaliyeti yürütülür. Türkiye’de de ulus-devletler de izlenen bu süreç bire bir olmasa da benzer şekilde izlenmiştir.

Toplumsal Değişim ve Eğitim İlişkisi

Eğitim ile toplumsal değişimi açıklamaya çalışan dört temel görüşten söz etmek mümkün. Bunlar;

1-Yeniden oluşumcular ve modernistler (Counts,Inkeles,Schultz vb.)

Eğitim toplumsal değişmeyi sağlayan en önemli kurumlardan biridir.

2-Çatışmacı yaklaşım-Marksist yaklaşım(Althusser, Bowles ve Gintis vb.)

Okul devletin ideolojik bir aygıtı olarak hakim grupların toplumsal ve ekonomik ilişkilerini yeniden üreterek, mevcut statükonun devamını sağlamaya hizmet eder.

3-Yeni Marksist yaklaşım(Bernstein, Giroux, Willis vb.)

İkinci görüşten farklı olarak, biraz da olsa alternatif bir toplumsal değişmeye yol açacak bağımsızlıklara sahip olunduğundan bahseder.

4-Pragmatist yaklaşım(John Dewey vb.)

Eğitim kurumları toplumsal değişim meydana getirecek potansiyel ve sınırlılıklara sahiptir. Eğitimin toplumsal değişim meydana getirebilmesi için diğer toplumsal, sosyal ve ekonomik kurumlarla aynı istikamette hareket etmesi şarttır.

Kaba tabirle tarım toplumundan sanayi toplumuna oradan da bilgi ve teknoloji toplumlarına geçiş sürecinde “Milli Eğitim Sistemine” iki temel görev yüklenmiştir. Bunlar;

Tek millet, tek devlet, tek lider…. merkezli laik, seküler bir ulus-devlet inşa ederek rejimin devamlılığını ve statükonun korunmasını sağlamak.

Piyasanın ihtiyaç duyduğu iş kollarında istihdam edilecek bireylerin eğitilmesi ile küresel kapitalizme entegrasyon.

Ömer ESEN daha sonra sözü 4+4+4 modeli ile ilgili teknik bilgiler sunmak ve kesintisiz eğitimden kesintili eğitime geçiş sürecini anlatmak için Ali ÇİYDEM’e verdi.

Ali ÇİYDEM konuşmasına 4+4+4 sistemi ile oluşturulan kesintili fakat 12 yıllık zorunlu eğitimin kamuoyu tarafından (ve bilhassa CHP ve türevleri açısından) 28 Şubat’ın bir rövanşı gibi algılandığını belirterek başladı.

İdeal anlamda müslümanların taleplerini karşılamaktan uzak olan yeni eğitim sisteminin 28 Şubatta dayatılan kesintisiz eğitim sisteminden bir kopuş anlamı taşıdığını vurgulayan Ali ÇİYDEM ;

“Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkartılması ile birlikte 8 yı olarak uygulanan kesintisiz eğitim sistemi 4+4+4 olarak uygulanacak. İlköğretimin 4. sınıfından sonra öğrenciler yönlendirmeli eğitime tabi tutulacak. İlköğretimin 4. sınıfından sonra öğrenciler yeteneklerine göre mesleki eğitime yönlendirilecek. Türkiye'de 5 ve 3 yıllık iki kademeden oluşan ilköğretim, çocukların gelişim özelliklerine uygun. Yeni yasa teklifiyle, 4'er yıllık kademelerle eğitime başlama yaşı geriye çekilirken, çocukların gelişim dönemlerine uyumsuz bir sistem yaratılıyor. Çocuk, işlemler dönemine geçmeden 5 yaşında ilkokula, soyut işlemler dönemine geçmeden 9 yaşında ortaokula ve 13 yaşında ortaöğretime başlıyor. 9 yaşından itibaren çocukları farklı programlara yönlendirebiliyor.

Dünyadaki deneyimler bu yaşta farklı programlara ayrıştırmanın eşitsizliklere neden olabileceğini gösterdi. Ortaokullar tek başına kurulabileceği gibi ilkokul ya da liselerle beraber de kurulabilecek. Çocuklar 9-13 yaşları arasında ortaokullarda farklı seçmeli dersler ve programlar alabilecek. lköğretim ikinci kademede seçmeli dersler mevcut sistemde de var; Örneğin Medya Okuryazarlığı, Düşünme Eğitimi vb. temel eğitimi ve yaşam becerileri edinimini destekleyecek seçmeli dersler sunuluyor.

En çok merak edilen konuların başında da 4+4+4 sistemi ile üniversiteye girişler nasıl olacak sorusu geliyor. Yeni çıkan eğitim sistemi kanunu ile üniversiteye girişteki katsayı uygulamasına ilişkin düzenlemeler de değiştiriliyor. Bu değişiklikler eğitim, imkan ve fırsat eşitliğini gözetmesi kaydı ile YÖK’e havale ediliyor. 4+4+4 ile üniversiteye giriş nasıl olacak? Yeni kanun üniversiteye girişte neler getiriyor? 4+4+4 sistemi üniversiteye girişte sınavlar kalkacak mı? Yeni eğitim sistemi kanunu ile yükseköğretim kurumlarına, yani üniversitelere giriş esasları YÖK tarafından belirlenen merkezi sınavlarla olacak. Yeni sistemde üniversiteye girişte ortaöğretim başarı puanı büyük önem kazanıyor. Üniversiteye girişte puanlarının hesaplanmasında adayların ortaöğretim başarıları göz önünde bulundurulacak. Ortaöğretim bitirme başarı notları en küçüğü 250, en büyüğü 500 olmak üzere ortaöğretim başarı puanına dönüştürülerek hesaplanacak. Ortaöğretim başarı puanının üniversiteye girişteki etkisi mezun olunan alana bakılmaksızın yüzde 12 olacak.

Yeni sisteme göre, ilk 4 yıl öğrenciye bilgi vermekten çok okuma, yazma, kavrama ve oyuna dayalı bir sistem olacak. Öğrencinin yeteneklerini keşfetmesi sağlanacak. Ortaokula geçerken yeteneklerine göre okul belirlenecek. Ortaokula geçişte sertifika verilecek. Sertifika diploma yerine geçmeyecek. Yeni sistemin ilk kademesi olan 4 yıl bittikten sonra öğrenci ortaokula geçecek ve önüne 3 seçenek çıkacak: Genel ortaokul, mesleki / teknik ortaokul ve imam hatip ortaokulu. Bütün ortaokullarda eğitim esnek olacak ve ilk yıl yabancı dil hazırlık okutulacak. Eski sistemde ortaokulda seçim hakkı yoktu ve yabancı dil hazırlık sınıfları yaygın değildi. Hazırlık sınıfı özel okullarda vardı. Genel ortaokulda İngilizce ağırlıklı eğitim verilecek. Matematik, Türkçe ve fen gibi zorunlu derslerinin yanı sıra seçmeli dersler olacak. Yasada Kur'an-ı Kerim ve Hz Peygamber'in hayatı dersleri seçmeli ders olarak belirtildi. Ancak diğer seçmeli dersler Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenecek. Öğrenciler ikinci bir yabancı dili de seçebilecek. eni yasayla İmam hatip Liseleri'nin orta kısımları açılıyor. İmam hatip ortaokullarında da esnek eğitim modeli olacak ve diğer okullarda görülen dersleri seçmeli ders olarak alabilecek. Öğrenci zorunlu olarak Arapça ve İngilizce ders görecek ve isteği doğrultusunda seçmeli ders olarak diğer yabancı dilleri de seçebilecek. Bu okullarda Kur'an-ı Kerim dersleri basitleştirilerek gösterilecek. En büyük tartışmayı yaratan maddelerden biri de 4'üncü sınıftan sonra isteyenlerin açıköğretimi seçebilmesi konusundaydı. Ancak hükümet bu maddeyi geri çekti. Sadece özürlüler gibi dezavantajlı gruplar ile üstün zekalıların da içinde bulunduğu kişiler açık öğretimden yararlanabilecek. Kimlerin açıköğretime gidebileceğine Bakanlar Kurulu karar verecek. Bu öğrencilerin sayısı örgün eğitim alacak öğrencilerin sayısının %1'i gibi bir oranlama yoktur.

Ali ÇİYDEM’in ardından sözü alan Ekrem POLAT ise eğitim sistemindeki ideolojik yaklaşımlara dikkat çektiği konuşmasında şu hususlara değindi:

Eğitim sürecini dinden yada ideolojiden bağımsız düşünmek imkansızdır. Modernleşme öncesi Doğu ve Batı toplumlarında da eğitim başta aile olmak üzere Cami Kilise ve bunlara bağlı yada yakın kurumlar eliyle yürütülüyordu.Eğitimi Modernizm öncesi ve Modernizm (Ulus devlet) sonrası olarak temelde ayırmak mümkündür.Modernizm öncesi durum aşağı yukarı şu şekildeydi.

SIBYAN MEKTEBİ / MAHALLE MEKTEBİ, MEDRESE ve ENDERUN

ENDERUN;Sarayın/devletin asker ve üst düzey bürokrat ihtiyacını karşılama/Esir veya devşirme Hristiyan aile çocuklarının asimilasyonu/Profesyonel, “başarılı”, tartışmalı bir eğitim kurumu

MEDRESE;İsteğe bağlı bilimsel ve dini eğitim/Başlangıçta başarılı, zamanla geçmişi ezber ve tekrar eden bir eğitim kurumu

SIBYAN MEKTEBİ / MAHALLE MEKTEBİ:Mahalle veya köylerde halkın çocuklarına yönelik/Devlet adamı, hayırsever zengin, vakıf/Veli finansmanı/5 – 6 yaş (Ortalama 3 yıl) süren/Devam mecburiyeti yok/Kız ve erkek çocukların birlikte okuduğu/Cami merkezli/Din adamı – müderris

DERSLER: KIRAAT, İNŞA, DÖRT İŞLEM, İLMİHAL

Daha sonra Modernleşme sonrası (Ulus devlet modeli ardından) oluşan eğitimdeki değişimleri de şöyle özetleyebiliriz:

Avrupa’nın 16 – 18. asırlarda yaşadığı rönesans, aydınlanma ve sanayileşme sürecinin bir sonucu olarak ULUS DEVLET OLGUSU

ULUS DEVLET terkibi:

Devletin ulus denilen şeyi işleyip bir kimlik haline getirmesi

Bu kimliğe aidiyet bilinci oluşturması

Ortak dil, ortak vatan, ortak semboller

1879 Fransa; Fransızca bilenlerin oranı %50

1860’lar İtalya; İtalyanca bilenlerin oranı %10

Bu aidiyetin bütün ulusa yayılması ve Üretimi sürdürebilecek, vergi ödeyebilecek, askerlik yapabilecek bilinçte ve bunları başarabilecek derecede donanımlı iyi vatandaş

DEVLETİN ULUSU VAR ETMESİNE İMKÂN TANIYAN BİR BULUŞ OLARAK;

Zorunlu askerlik

Zorunlu eğitim

1819 Prusya - Almanya

1852 Massachusetts (Masaçuset) eyaleti - Amerika

Kısa sürede yayılma

1824 II. Mahmut Fermanı, Sıbyan Mekteplerine devam mecburiyeti

YENİ EĞİTİM TANIMI; “İstendik yönde davranış değiştirme süreci”

Neden davranış değişikliği?

Dinden ve aileden farklılaştırma; Modern eğitim bir ‘yabancılaştırma’dır.

Kimin istediği yönde?

Ulusal kimliğin, resmi ideolojinin hedefleri doğrultusunda bir program; MÜFREDAT

Tarih ve dil dersleri tutkusu

Kim eliyle ve nasıl?

Din dışı kurumlarda yetişmiş bir özne; ÖĞRETMEN

Din ile ilişkisi olmayan bir mekân; OKUL

İhtiyacı karşılayacak bir zamanda; ZORUNLU EĞİTİMİN SÜRESİ

Bütün bunlardan dolayı, zorunlu eğitim her zaman;Dinle problemli ve ideolojiktir./Yabancılaştırıcıdır./Apolitik, tüketici, tek tip ve yönetilebilir bireyler yetiştirir.

Daha sonra “neden milli eğitim” sorusunu soran POLAT; bu konuda şunları vurguladı:

“M. Kemal Atatürk, 1924 Samsun, Öğretmenlerle Yaptığı Konuşmadan

“Eğitim kelimesi yalnız kullanıldığı zaman herkes kendisine göre bir anlam çıkarır. Ayrıntılara girilirse, eğitimin amaçları ve hedefleri çeşitlenir. Mesela dinî eğitim, millî eğitim ve beynelmilel eğitim. Bütün bu eğitimlerin hedef ve gayeleri başka başkadır. Ben burada yalnız yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni kuşağa vereceği eğitimin millî eğitim olduğunu kesin olarak ifade ettikten sonra diğerleri üzerinde durmayacağım.”

Başbakan İsmet İnönü, 1925 Muallimler Birliği, Öğretmenlere Yaptığı Konuşma

“Millî terbiye (eğitim) istiyoruz; bu ne demektir? Bunu zıddıyla daha açık anlarız. Millî terbiyenin zıddı nedir derlerse söyleyebiliriz, bu belki dinî terbiye yahut beynelmilel terbiyedir.

Sizin vereceğiniz terbiye, dinî değil millî; beynelmilel değil millîdir. Sistem bu…”

“ … Bu millet henüz istediğimiz yekpare millet manzarasını göstermiyor.

Eğer bu nesil şuurla ilmin ve hayatın rehberliğiyle ciddi olarak, bütün ömrünü vakfederek çalışırsa, siyasî Türk milleti harsî, fikrî ve içtimaî tam ve kâmil bir Türk milleti olabilir.

Bu yekpare milliyet içerisinde yabancı harslar hep erimelidir. Bu milliyet kütlesi içinde ayrı medeniyetler olamaz. Dünya üzerinde her millet mutlaka bir medeniyeti temsil eder. Kendilerini Türk milletinin medeniyetinden başka camialara bağlı görenlere işte açıkça teklif ediyoruz: Türk milletiyle beraber olsunlar. Fakat halita (alaşım) halinde değil, ‘konfedere’ olmuş medeniyetler halinde değil, bir tek medeniyet halinde. Bu vatan işte tek olan bu milletin ve bu milliyetindir. Bunu yalnız söz olsun diye söylemiyoruz, süs olsun diye bu fikirde değiliz; bu siyaset vatanın bütün hayatıdır. Yaşayacaksak, yekpare bir millet kütlesi olarak yaşayacağız. İşte millî terbiye dediğimiz sistemin umumî hedefi…

Konunun çok boyutlu ve derinlikli olması ve süre darlığından dolayı izleyicilerin birkaç sorusu ve katkısını aldıktan sonra paneli sonlandırıldı.

Yeni Eğitim Sistemi ve İdeolojik Yaklaşımlar” konulu panelle ilgili olarak hak ve talepler noktasında kısaca şu sonuçlar yazılabilir:

Kesintisiz eğitimin kademeli hale getiriliyor olmasının ve sadece teşkilat kanunundaki yapılan değişiklik kısmi bir kazanım olmakla birlikte, eğitim sisteminin zorunlu oluşunu, Kemalist, türkçü, anti islami ve fıtri olmayan yönlerini görmezden gelmemize sebebiyet vermemesi gerekir.Çünkü eğitim sistemindeki sorun sistemseldir, modelsel değil.Şu hususlar gerçekleştirildiği takdirde ciddi anlamda eğitimde mesafe kat edilmiş sayılabilir.Bunlar;

Müfredattaki Kemalist, türkçü dayatmalar temizlenmeli.(Örneğin İnkılap Tarihi dersi, kitaplardaki içerikler).

Andımız ve çeşitli vesilelerle gerçekleştirilen törenler(İstiklal marşı, 23 Nisan,10 Kasım vb.) kaldırılmalı.

Anadilde eğitim hakkı tanınmalı ve onunla ilgili talepler karşılanmalı.

Zorunlu eğitim kaldırılmalı.

Eğitimdeki devlet tekeli ortadan kaldırılmalı.

Devlet din eğitiminde kendinde gördüğü normatif belirleyicilik ilkesinden vazgeçmeli. Bu bağlamda zorunlu din dersleri kaldırılmalı ama aynı zamanda din öğretiminde serbesti olmalı.

Eğitim neo-liberal politikaların doğrultusunda değil, halkın talepleri doğrultusunda şekillendirilmeli.

Başörtüsü yasağı eğitim kurumlarının yanı sıra her yerde kaldırılmalı.

Vakıf ve derneklerin alternatif eğitim olanakları oluşturmalarına izin verilmeli. Bu çabalarda devlet fiziksel ihtiyaçların karşılanması konusunda destek mekanizmaları oluşturmalı. Bu bağlamda başka eğitim modellerinin(evde eğitim vb.) uygulanmasına imkan sağlanarak, diploma merkezli eğitim anlayışından vazgeçilmelidir.

Devlet eğitim üzerinden toplum mühendisliği ve endoktrinasyondan vazgeçmelidir.  

Önceki ve Sonraki Haberler