Ortadoğu İntifadası ve Müslümanlar

Ortadoğu İntifadası ve Müslümanlar

Özgür-Der BağcılarTemsilciliği 6 Ekim Cumartesi gecesi temsilcilik binasında bu yılki panellerin ilkini gerçekleştirdi.

Özgür-Der BağcılarTemsilciliği 6 Ekim Cumartesi gecesi temsilcilik binasında bu yılki panellerin ilkini gerçekleştirdi. Her ayın ilk Cumartesi gecesi gerçekleştirilecek panellerin ilkinde konuşmacı Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, konu başlığı ise Ortadoğu İntifadası ve Müslümanlardı.

Rıdvan Kaya konuşmasına Ortadoğu İntifadasının nasıl başladığına dair hatırlatmalarda bulunarak giriş yaptı. Kaya, yaklaşık iki yıl önce 17 Aralık 2010’da Tunus’un Sidi Buzeyd kentinde Muhammed Buazizi isimli gencin kendini yakmasının ardından, rejim karşıtı gösteriler gerçekleştiğini ve polisin bu gösterilere sert müdahalesi üzerine, Ocak ayında kitlesel gösteriler düzenlendiğini ve sonucundada Zeynel Abidin’in ülkeyi terkettiğini belirtti. Kaya, Tunus’ta başlayan bu hareketliliğin domino etkisi yaptığını ve bölgedeki diğer ülkelere de sirayet ettiğini ve çap olarak ta büyük ve kitlesel bir özellik arzettiğini belirtti.

Kaya, konuşmasında İslami hareketlerin bu gelişmelerde ki rolü ileilgili olarak şu görüşleri dile getirdi.80’li yılların ilk yarısında Irak, Suriye ve Mısır gibi ülkelerde,80’li yılların sonuna doğru Tunus ve Cezayir’de, 90’larda Libya, Tacikistan ve Özbekistan’da ve yaklaşık otuz yıllık zaman zarfında daha pek çok ülkede diktatörlüklerce İslami hareketlere karşı kapsamlı tasfiye operasyonlarına girişildi. İslami hareketler sindirilmeye, yok edilmeye çalışıldı.11Eylül sonrasında ise bu çabalar hızlandı ve dizginsizleşti. Bu tasfiye sürecinde İslami hareketler yok olmadılar ama bir hayli geri çekildiler. Kadro kayıplarına uğradılar en genelde de iktidar alternatifi olma konumundan epey uzaklaştılar..Sonuçta sadece örgütlülük değil kimlik ve talepler açısındanda geri çekilmeler oldu. İşte bugüne bakarken İslami hareketlerin, yapıların, çevrelerin geliştirdikleri politikaların en temelde böyle bir arka plana yaslandığını görmezden gelmeyelim. Bu konjonktürün İslami oluşumları ister istemez sınırladığını, farklı muhalif kesimlerle ittifak arayışına yönelttiğini, kimliklerini baskın biçimde öne çıkartmaktan kaçındığını görmek durumundayız. Ancak herşeye rağmen İslami hareketler bugün Ortadoğuda yaşanan gelişmelerde tek belirleyen olmamakla birlikteasıl güç odağı konumundadırlar.

Kaya, bölgedeki gelişmelerin emperyalistler tarafındanplanlanan yeni Ortadoğu düzeninin adımları olduğunu savunan tezin temelsiz olduğunu belirterek sosyal ve siyasal olayların kendi içsel dinamikleri ile anlaşılmaya çalışılması gerektiğini ifade etti. Kaya, anti-emperyalist söylemin diktatörlük zulümlerine bir kılıf oluşturamayacağını söyleyerek, emperyalistlere aşırı güç atfetmenin sadece siyaseten yanlış bir tutum olmadığını, itikadi açıdan da büyük bir tehlike kaynağı olduğunu vurguladı.

Kaya, konuşmasının son bölümünde bütün bu olup bitenlere nasıl yaklaşılması gerektiği hususunda şu görüşleri dile getirdi. İntifada olgusuna bir bütün olarak sorumluluk bilincive kardeşlik hukuku çerçevesinde yaklaşılmalıdır. Statüko sarsılmış korku duvarları aşılmıştır. Bize düşense bu mücadelede kardeşlerimizin safında yer almak değişim ve devrim umudunu daha da yeşertecek çabalar içinde olmaktır.

Panel programı soru ve cevap bölümüyle sona erdi.

Haber: Murat Yürükoğulları 

Önceki ve Sonraki Haberler