Eynesil'de Kur'an ve Dil Meselesi Konuşuldu

Eynesil'de Kur'an ve Dil Meselesi Konuşuldu

Eynesil'de Bülent Gökgöz'ün sunumuyla "Kur'an ve Dil Meselesi" semineri yapıldı.

Eynesil’de Kuran ve Dil Meselesi, Muhkem ve Müteşabih Ayetler Konuşuldu

Özgür-der Eynesil Temsilciliğinin düzenlediği ‘Kurani Perspektifin İnşası ‘ ana başlıklı seminerlerin üçüncüsünü olan ‘Kuran ve Dil Meselesi, Muhkem ve Müteşabih Ayetler’ konulu semineri Özgür-der Çorum Şube Başkanı Bülent Gökgöz sundu.

KURAN VE DİL MESELESİ

Kuran ve Dil arasındaki ilişki, İslam tarihi boyunca araştırma ve zaman zamanda tartışma konularından birisi olagelmiştir diyerek sözlerine başlayan Bülent Gökgöz, insanoğlunun yaşamı devam ettiği müddetçe de devam edeceğini söyledi.

İnsanı yaratan, ona yaratılışın peşinden isimleri öğreten Allah, aynı zamanda insanların tanışmaları, kaynaşmaları için onları farklı kabilelere, kavimlere de ayırmıştır(49/13).Nasıl ki insanlar renklerini, ırklarını doğuştan önce seçme hakkına sahip değillerse, lisanlarını da seçme hakkına sahip değildir. Bu nedenle Arapça ya da herhangi bir dilin, Allah katında diğer dillere bir üstünlüğü olmadığı gibi öte dünyada da birinin diğerlerine tercih edilmesi gibi bir vaat de Kuran’da bulunmamaktadır. Kuran’ın Arapça oluşu Hz.Muhammed (a.s)’ın ve toplumun konuştuğu dilin Arapça olmasından dolayıdır dedi.

Kuran’ın indiği toplumda anlaşılması için kendi kavimlerinin dili ile gönderildiği, daha önceki kavimlere de kendi dillerinde vahiyler gönderildiği, mesajın tüm zamanlarda aynı olduğunun vurgusunu yapan Gökgöz, farklı dillerde olan insanların Kuran mesajını anlaması için Kuran çevirilerinin gerekliliği üzerine vurgu yaparak daha ilk dönemlerde Hz.Peygamber’in farklı coğrafyalardaki hükümdarları İslam’a davet ederken tercüme yolunu kullandığını söyledi.

Tercümenin Kuran’ın aslının olamayacağını ama farklı dillerdeki insanlara mesajı ulaştırmada önemli bir işlevi olduğunu, tercüme yapacaklar içinde kıstaslar belirten Gökgöz, çeviri yapacak kişinin öncelikle samimi olması, Allah’tan korkması, Arapça ve kavramlara vakıf olması ve son olarak hedef dili ve özelliklerini iyi bilmesi gibi ölçüler koyulabileceğini ve Kuran’ı sadece okumak için değil hak ve batıl mücadelesinde etki bir rol almak amaçlı okunması gerektiği vurgusunu yaptı.

MUHKEM VE MÜTEŞABİH OLGUSU

Muhkem kavramının lugat açısından engellemek, sağlam yapılmış, sağa sola gitmesine engel olunmuş, sağlam tutulmuş manasına geldiğini, Müteşabih kavramının ise benzeme, şüphelenme ve iki şeyin birbirine benzemesinden dolayı ayırt edilemeyip birbirine karıştırılması anlamına geldiğini söyleyen Gökgöz, Kuran’da muhkem kavramı için Muhammed suresi -20.ayet, Hac suresi- 52.ayet, Hud suresi–1 ayet, müteşabih ayetler için ise Bakara Suresi–70. ve 118. ayetleri örnek verdi.

Kuran’ın tamamının hem muhkem hem de müteşabih olduğunu söyleyen Gökgöz, sorunun ’Kitabı sana O indirdi. O’un bazı ayetleri muhkemdir ki onlar Kitab’ın anasıdır. Diğerleri de müteşabihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak, tevilini aramak için O’nun müteşabih ayetlerine tabi olurlar. Oysa O’nun tevilini Allah’tan başka kimse bilemez. İlimde derinleşenler derler ki; Biz ona inandık, tümü Rabbimizin katındadır’ derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp düşünmez’ Al-i İmran Suresi 7.Ayetteki muhkem, müteşabih ve tevil kavramlarının yanlış anlaşılmasından kaynaklandığını söyledi.

Tevil kavramının bu ayeti anlamak için anahtar kavram olduğunu söyleyen Gökgöz, tefsir etme anlamında kullanılan yorumlama anlamının yanlış kullanıldığını, tevilin Kuran içindeki kullanım şeklini ‘akıbet’,’sonuç’ olduğunu Kehf Suresi–82.ayet, Nisa Suresi 59.ayet, İsra Suresi 35.Ayet, Yunus Suresi 39.ayetleri örnek vererek açıkladı.

Sonuç olarak Kuran’da müteşabih ayetlerin anlaşılamayacağı algısının yanlış olduğunu, Rabbimizin Hidayet rehberi olan kitabının bir kısmının anlaşılıp bir kısmının anlaşılamayacağı iddiasıdır vahim bir hata olduğunu söyleyen Gökgöz, Kuran’ın bütün ayetleriyle muhkem bir kitap olduğu yani lafzen ve manen nihai anlamda kendisine karşı herhangi bir dahlin,çarpıtmanın,tahrifin olamayacağı ve bu yüzden de Kitab’ın tutumunun açık ve anlaşılır olduğu,kesin bir hüküm taşıdığı anlamına gelmektedir.Muhkem ayetlerin gerçekle ilgili gaybi boyutu taşımaları (kıyamet gününün zaman ve nitelikleri,cennet,cehennem ve bunların tam olarak keyfiyetleri) müteşabih kapsamına girmektedir.Bunların akibetini,sonucunu Rabbimiz bilmektedir.Ancak biz gerçekleşeceği vakit şahit olabiliriz,Müminlerin tavrı kalplerinde eğrilik olanların gaybı taşlayarak rabbimizin bildirmediği şeyleri söyleyerek fitne çıkarmak değil işittik ve itaat ettik demeleri gerekmektedir diyerek sözlerini bitirdi.

Program soru cevabın ardından Kenan Levent’in sunacağı ‘Kuran’da Rasul,Kitap,Melek İnancı,Cin ve Şeytan’ konulu programın duyurusu ile sona erdi.

Haksöz-Haber

bulent_gokgoz_eynesil_19012013.jpg

bulent_gokgoz_eynesil_19012013-(4).jpg

bulent_gokgoz_eynesil_19012013-(2).jpg

 

Önceki ve Sonraki Haberler