Antalya’da Suriye İntifadasına Destek Eylemi

Antalya’da Suriye İntifadasına Destek Eylemi

Antalya’da Suriye İntifadasının 3. Yılında Destek Eylemi Gerçekleştirildi.

Suriye direnişine destek amacıyla Antalya kapalı yolda bir basın açıklaması yapıldı. Basın açıklaması Orhan Sincar tarafından okundu. Basın açıklaması sırasında “Uyan Diren Özgürleş!”, “Suriye Halkı Yalnız Değildir!”, “Diktatörler Yenilecek Direnenler Kazanacak!”, “Suriye’ye Özgürlük Direnişle Gelecek”, “Katil Esed Hesap Verecek!”, “Diktatörler Yenilecek Direnenler Kazanacak!”, “Ne ABD Ne Rusya Yaşasın Küresel İntifada!”, “Halp’e Humus’a Direnişe Bin Selam!”, “Tevhid Adalet Özgürlük!” sloganları atıldı.

Basın açıklaması tekbirler getirilerek sona erdi.

antalya-suriye-20130317-1.jpg

antalya-suriye-20130317-2.jpg

antalya-suriye-20130317-3.jpg

antalya-suriye-20130317-4.jpg

antalya-suriye-20130317-5.jpg

antalya-suriye-20130317-6.jpg

Basın Açıklamasının Tam Metni:

RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA 

Yarım asra yakındır Baas zulmü ve kuşatması altında olan Suriye halkı, 2011 Mart’ından bu yana topyekûn bir katliam politikası ile yüz yüze kalmaktadır. Zulme karşı ayağa kalkan insanlara karşı, tam iki yıldır akıl almaz zulümler icra eden Esed diktatörlüğü, işlediği insanlık suçlarına her gün bir yenisini daha eklemeye devam ediyor. Suriye’de üçüncü yılına girdiğimiz direniş, büyük zorluklara, imkânsızlıklara karşın, kararlı ve istikrarlı bir tarzda sürerken, ne yazık ki hala Müslüman halklarca yeterli bir sahiplenmeyi sağlayabilmiş sayılmaz. Bir vücudun azaları gibi olmaları gereken Müslümanların birçoğu Suriyeli kardeşlerinin feryatlarını duyma, acılarını paylaşma hususunda zaaf içerisindeler.

Kabul etmek gerekir ki;  Baas vahşetinin olanca acımasızlığıyla ve kesintisizce devam ettiği, geride kalan iki yıllık süre zarfında anlamsız tartışmalar, temelsiz komplo teorileri ve kardeşlik hukukunu ayaklar altına alan tutumlarla, zihinler bir hayli karıştırıldı, kirletildi ve oluşturulan bu kirli havanın etkisiyle dayanışma çabaları, hak ettiği boyutlara ulaşmadı. Müslüman halkların ağır bedeller ödeyerek gerçekleştirdiği intifadaya, hep evhamlı ruh haliyle yaklaşanlar, Tunus’ta yanıldılar, Mısır’da yanıldılar, Libya’da yanıldılar ve inşallah  yakın zamanda Suriye’de de derin bir yanılgı içinde olduklarını göreceklerdir. Bu olaylar en azından Türkiyeli Müslümanlar nezdindeki önyargılı bir şekilde bakılan; pısırık, pasif, hiçbir şey yapmayan Arap imajını yerle bir etti…

Müslüman coğrafyanın halkları, özgürlük ve adalet talepleriyle, on yıllardır üzerlerine çökertilmiş olan sindirilmişlikten silkinerek, karşılığında büyük bedeller ödedikleri güçlü bir direniş göstermektedirler. Bölge diktalarının yanında durarak halkın direnişini yaftalamak büyük bir basiretsizlik ve haksızlıktır. Ölüm korkusunu yenmiş, ölümün üstüne yürüyen Suriye halkının er ya da geç zaferi kazanacağına inancımız tamdır.

Sadece geçtiğimiz Şubat ayı boyunca Baas çetesinin gerçekleştirdiği operasyonlarda,  aralarında 421'i çocuk, 231'i kadın olmak üzere toplam 3 bin 774 kişinin hayatını kaybettiğini nasıl görmezden gelebiliriz? Suriye’de aylardır Baas rejimi tarafından sürdürülen katliamlar hepimizin içini kanatıyor. Şimdiye kadar 70 bin kişi hayatını kaybetti, 100 bin insan kayıp, 400 bin kişi hapishanelerde, 2.5 milyon insan kendi ülkesi içerisinde yer değiştirip mülteci durumuna düştü. Türkiye, Ürdün ve Lübnan’daki 550 bin mülteci, zorlu kış şartlarına dayanmaya çalışıyor. Ülkede su, elektrik, ulaşım vb. altyapı sistemi de çökmüş durumdadır.

Bizler intifadası üçüncü yılına girmiş Suriye halkının onurlu ve şerefli mücadelesini sonuna kadar desteklemeye devam edeceğiz. Bir takım gerekçeler göstererek  bu despotlara karşı ayağa kalkmış halkı piyonlar olarak niteleyemeyiz. Bizler, Müslümanların tekrar etkinliğini kazanma yürüyüşünde olduğuna inanıyoruz. Suriye’de yaşanan insanlık dışı davranışlarda, kadın, çocuk ve yaşlılara uygulanan zulüm, haksızlık ve katliamlara karşı sessiz kalamayacağımızı, bu uygulamaları lanetlediğimizi açıkça ilan ediyoruz. Hiç şüphesiz bu tavır, İslami ve insanî kimliğimizin bize yüklemiş olduğu tarihî bir sorumluluktur. Elbette bugüne kadar, başta farklı beldelerden Suriye’ye giderek fiilen cephede yer alan ve şehit düşen kardeşlerimiz olmak üzere, elden geldiğince Suriye Direnişine omuz verme gayretlerinden geri kalmayan; çeşitli faaliyetlerle kardeşlerine destek olma sorumluluğunu üstlenen Müslümanların çabaları, ümmet kimliğinin bir tezahürü olarak tarihe geçecektir.

Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır" inancıyla yoğrulmuş bir gelenekten gelen ümmetin bir azası olan biz Müslümanlar;  aramıza çizilen sınırlara inat, yaşanan vahşet ve katliamlara sessiz kalmayarak safımızı belli edeceğimizi ifade etmek isteriz. Hayatın akışı içerisinde bize dayatılan kapitalist dünyevileşmenin, modern tüketim hengâmesinin, asli görevlerimizi unutturduğu böyle bir zamanda burada mazlum Suriyeli kardeşlerimizin her zaman ve her şartta yanlarında olduğumuzu belirtmek şahitliğimizin gereğidir.

İşte bu nedenle bugün, Suriye’de katledilen on binlerin çığlığı olabilmek için buradayız. Rabbimiz katından bir yardımcı gönder diye haykıran zavallı kadın, çocuk ve yaşlıların seslerini duyurabilmek için buradayız. Yanıbaşımızda yaşanan vahşeti kabullenmediğimizi, zalimi lanetlemekten vazgeçmediğimizi, kardeşlerimizin acısını paylaştığımızı ilan etmek için buraya toplandık. İnsanlığımızı yitirmediğimizi, gördüklerimiz, duyduklarımız, şahit olduklarımız karşısında hiçbir şey olmamış gibi davranma ayıbına, onursuzluğuna razı olmadığımızı haykırmak için buradayız. Kıldığımız namazın,  Suriye’de yaşanan vahşet karşısında sessiz kalamayacağımızı emrettiği için buradayız.

Rabbimiz, ümmet bilinciyle kardeşlik sorumluluğunu yerine getirmek için sarf edilen küçük büyük her ameli aziz kılsın, bereketlendirsin, katında kabul buyursun!

Şüphesiz Allah, kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever.” (Saf, 61: 4)

ASIRDER / AKDENİZ İLKEDER / ÇINARDER / ÖZGÜRDER ANTALYA

 

Önceki ve Sonraki Haberler