Tatvan’da Tevbe Blinci Semineri Yapıldı

Tatvan’da Tevbe Blinci Semineri Yapıldı

Tatvan Özgür-Der Cuma seminerinin bu haftaki konusu “Tevbe Bilinci’’ idi.

Program Hasan ATEŞ ‘in okuduğu Kur’an’ı kerim ve mealinin okunmasıyla başladı.Semineri M.Şirin YILDIRIM sundu.

M.Şirin YILDIRIM konuşmasında özetle;

Konuşmasına şu ayetleri okuyarak başladı.

‘’Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz..” (Nur sûresi 24) ,

“Rabbinizden sizi bağışlamasını isteyiniz; sonra ona tevbe ediniz.” (Hûd sûresi 11),

‘’İman edenler! Allah’a samimiyetle tevbe edin!” (Tahrîm sûresi 66)

YILDIRIM, Tevbe kelime anlamıyla “dönüş” demektir. Terim anlamı, kulun günahlarına pişman olup onları terk etmesi ve Allah’ın (c.c.) emir ve yasaklarına yönelmesidir. Tevbe, Allah (c.c.) ile kişi arasında yapılan içten bir antlaşmadır.Tevbe insanın nefsin egemenliği altından kurtulup gerçek özgürlüğe, Allah’a (c.c.) kul olmaya doğru yol almasıdır.dedi.

YILDIRIM ,Tevbenin temeli yapılan günaha kalp ile derin bir pişmanlık duymaktır. Şehit Mutahhari'; «Tevbe»; İnsan ruhunun yüce, ulu ve mukaddes makamlarının, insanın hayvani,Şeşytani ve alçak makamlarına karşı tepkisidir.diyor.Allah'a yakınlaşmanın ilk durağı Tevbedir. İnsanda meydana gelen, psikolojik, Ruhî bir durum, ruhî bir inkılaptır. İnsanın yön değiştirmesidir. Bu sadece ve sadece insana özel bir yön değiştirmedir.Bir nevi iç inkılâptır, bir çeşit kıyamdır. Bir çeşit inkılâptır: İnsanın kendisinden kendisine karşı yapılan bir kıyamıdır dedi

M.Şirin YILDIRIM konuşmasının devamında Nasuh Tevbeden söyle söz etti.

Nasuh tevbesi ise, içi ve dışıyla samimi olarak Yüce Allah’a dönmektir.Kur’an-ı kerimde mealen, (Allah’a tevbe-i nasuh edin!) buyuruldu. (Tahrim 8).Nasuh kelimesine 23 mana verilmiştir. Bunlardan en meşhuru günahlara pişman olup, dili ile istiğfar etmek ve bir daha işlememeye karar vermektir. Tevbeden amaç, tevbe-i nasuhdur. Tevbe-i nasuh, gerçek tevbedir. Bu tevbede kişi yaptığı günahlara büyük bir pişmanlık duyduğu gibi bir daha da yapmamak gibi kesin bir karar alır.’ ‘Ey iman edenler, tevbe-i nasuh ile Allah’a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter. (Tahrim 8)

Peygamber efendimiz, tevbeden bahsedince, nasuh tevbesinin ne olduğunu soran Hazret-i Muaz bin Cebel’e buyurdu ki: (Tevbe-i nasuh, işlenen günahtan pişman olmak, Allahü teâlâdan mağfiret dilemek, bir daha öyle bir günah işlememek demektir.) [Beyheki]

Nasuh tevbesi, kalp, gönül, dil, hal ve azalarla günah işlememeye kesin olarak karar vermektir. Nasuh tevbesi, Yüce Allah’a dostluğu seçmektir.Nasuh tevbesi, Yüce Allah’ın davetini can u gönülden kabul etmektir.

Tevbe Peygamberlerin Ahlâkıdır.Tevbe: Hz. Adem A.S.‘dan miras kalmıştır, Hz, Adem A.S. dünyaya tevbe ederek gelmiştir, tevbe ederek gitmiştir.

 Bütün peygamberlerin ahlâkı böyledir. Yüce Rabbi’ne tevbe etmeyen, kusurlarına ağlamayan, nefsi ve ümmeti için inlemeyen hiçbir peygamber yoktur. Peygamberler böyle olunca, biz insanlar tevbeden nasıl uzak kalabiliriz?

Bütün gelmiş ve gelecek günahları affedilmiş Hz. Muhammed A.S. Efendimiz’in şu beyanları meselenin ciddiyetini anlatmaya yeterlidir:

“Ey insanlar! Allah’a tevbe ediniz. Şüphesiz ben günde yetmişten fazla, (ya da yüz defa) Allah’a tevbe ediyorum.”

Tevbe başlı başına bir ibadettir. Her yönüyle zikirdir, şükürdür, tefekkürdür.

M.Şirin YILDIRIM ,Tevbe edilecek amelleri şu şekilde sıraladı.

1-Yüce Allah’ı inkârından tevbe etmek.

2-Sonra sırasıyla şirk, nifak, fısk denilen büyük günahlar ve küçük günahlar gelir.

3-Büyük günahların başında dini tahrif, bid’at, sünneti inkâr, yalan söyleme, kibir, riya, kendini beğenme, insanları küçük görme, ibadetiyle övünme, haset, gıybet, aşırı dünya sevgisi, zikirden gaflet, hireti unutma, namazı terk etmek gibi günahlar gelmektedir.

Tevbe; İnsanın melek sıfatlı güçlerinin, şeytanî ve yırtıcı sıfatlı güçlerine karşı mu­kaddes inkılâbıdır. Tevbenin mahiyeti budur. insan vücudunda da temiz ve mukaddes unsurlar bulunmalı ki, Tevbe edebilsin. Aksi takdirde hiç bir zaman Tevbe etmeye muvaffak olamaz.İnsan hangi şartlarda dönüş yapar tevbe eder? Eğer Allah'ı tanıyorsa O'na dönüş yapabilir. Eğer Allah'ı tanımıyorsa başka bir duruma düşer belki aklını oynatır, çıldırır .

M.Şirin YILDIRIM ,İnsan ruhunun günahlara karşı tepkisi iki şeye bağlıdır dedi

1- Günahın şiddetine ruhumuzun alçak sıfatlarının, ruhumuzun ulvi makamlarına indirdiği darbenin şiddetine bağlıdır. Eğer insanın işlediği günah daha az ve küçük olursa, insan ruhunda daha az tepki meydana gelir, günah büyüdükçe tepki de büyür.

 Bu nedenledir ki, cani ve taş yürekli insanların bile işledikleri cinayet çok büyük ve korkunç ise ruhu mutlaka tepki gösterir.

 Hiroşima'ya Atom bombası atan pilotu göz önüne alalım: Bombayı Hiroşima'ya attıktan sonra dönüp yaptığı işe bakıyor.Ruha inen darbe o kadar şiddetlidir ki, böyle acımasız bir insanın bile ruhunda tepki icat ediyor. Bu adam toplantılarda oturduğu zaman yaptıklarını gülerek anlatıyor; Böyle yaptım, şöyle yaptım, ama yatağına çekilip tek başına kaldığı zaman, birden bire nasıl bir cinayet işlediğinin farkına varıyor: Eyvah ne büyük bir cinayet işlemişim? Aynı adam neticede delirip tımarhaneye kaldırılıyor. Neden? Çünkü cinayet çok büyüktür. "

2-İnsanın vicdan, iman ve fıtratının güçlü ve sağlam olmasıdır. Bu durumda darbe zayıf olsa bile tepkisi fazla olacaktır. Bunun içindir ki, güçlü ve sağlam imana sahip olan kişiler, çok küçük günahlar, hatta günah sayılmayan mekruhları bile işlediğinde ruhu tepki gösterir.

«Ümmü Seleme» den rivayet erdilen şu habere bakın; Hz peygamber vefatına iki ay kala istiğfar etmeden hiç bir yere oturmuyor ve hiç bir yerden kalkmıyordu. Neden Peygamber, her an tesbih ediyor, istiğfar ediyordu.

Bizler: Hep günah üstüne günah işlememize rağmen ruhumuz en ufak bir tepki göstermiyor. Bilmiyorum, ruhumuzun melekleri nerede ve ne kadar hapsolmuşlar? Nasıl bir zincirle bağlanmışlar ki, en ufak bir sarsıntı duymuyor.Ubudiyetin ilk durağı Tevbedir. Allah'a doğru dönmeniz gerektiğini hissettiyseniz; İbadet ve ubudiye­tin ilk durağına varmış sayılırsınız, oradan başlayabilirsiniz.
M.Şirin YILDIRIM,konuşmasının devamında;Tevbe geciktirilemez.Allah'a andolsun ki, tevbe için bir günde bir gündür, bir saatte bir saattir, eğer bir gece dahi ertelemiş olsak hata yapmış sayılırız. Hayır, bu gece, yarın geceden iyidir. Bu saat, sonraki bir saatten iyidir. Her an bir sonraki andan iyidir. İbadet Tevbesiz olmaz.

Tevbe mukaddes bir haldir.» Siz de Tevbe ediniz, kendinizi mukaddes bir ortamda bulursunuz.

Eğer Tevbe etmek istiyorsan, bunun icin şeyhe , Molla ya (Din adamına) yanına gitmen günahlarını ona söylemen gerekmez. Günahlarını sadece kendi Allah'ına söyle, itiraf et. Neden bir beşere ikrar edesin?

Allah buyuruyor ki: «Ey benim israfçı kullarım (günahkâr kullarım) benim rahmetimden ümidinizi kesmeyin, gelin bana doğru ben sizi affedederim.

Tevbe ne zaman kabul edilir? İnsan ne zamana kadar Tevbe edebilir? Sorularına şöyle cevap verdi.
İnsan, hayatta olduğu sürece, ölüm kendisini yaka­layıncaya kadar Tevbe edebilir. Ancak, insan ölümün pençesinde kıvranırken ve artık hiç bir ümidi kalmamışken yaptığı Tevbe kabul edilmez..
İnsan, ilâhî azabı görüp ölümün pençesine yakalan­dığını hissettiği zaman çaresizce iman ettiğinde bu iman mukaddes iç inkılâp değildir.Kur an-ı Kerim, firavun olayından bahsederken şöyle diyor : «O, boğulacağını anladığı vakit; Beni İsrail’in iman ettiği Allah’tan başka Allah olmadığına iman ettim, dedi» (Yunus: 90)

Allah Firavun bu Tevbesini kabul etmedi? Çünkü Tevbe değildir, mukaddes bir iç inkılâp değildir. Çaresizliktir.Bundan dolayı kabul edilmiyor.Tevbe olsaydı kabul ederdi. Hz. Ali (a.s) buyuruyor : «Ey insanlar bu gün amel günüdür, hesap değil, yarın ise hesap günüdür amel değil.» Zamaninda istigfar ve tevbe edelim.

Kâmil mümin, haramlara dikkat ettiği kadar, iyilik ve ibadetlerindeki kusurlara da dikkat etmesi gerekir. Çünkü şeytan harama götüremediği müminden elini çekmez, onun ibadetlerine musallat olur, İbadeti ile zarara sokmaya çalışır.Şöyleki ,İbadetin içindeki edepleri hafife almak, gaflete düşmek, ibadetine gösteriş katmak, ameline güvenmek, yaptığı hayırlarla sonunun kesin cennet olduğunu düşünüp tevbeyi terk etmek, kendisini insanların en takvalısı ve faziletlisi görmek gibi gizli günahlarla onu felakete sürükler,bunun için her mümin bir kusur işlediği zaman tevbeye sarıldığı gibi, bir ibadet yaptığı zaman da peşinden tevbe ve istiğfar etmelidir. Emniyet, ibadete değil, Yüce Allah’a güvenmektir.

M.Şirin YILDIRIM, Gençlikteki ibadetlerin Hak katında daha sevimli olduğunu belirtti "Tevbe güzeldir, fakat gençlerde olursa daha güzeldir; Allah tevbe eden genci sever." buyurmuştur.

 Hazreti Yahya (aleyhisselam) bu yiğitler için en güzel örneklerden birisidir. Rivâyete göre; yaşıtı olan çocuklar, "

M.Şirin YILDIRIM konuşmasında sahabenin tevbe özelliklerine şöyle değindi.

-Bir hatayı ve ya günahı işlediklerinde hemen zaman geçirmeden en hızlı bir şekilde tevbe ediyorlardı.Allaha yöneliyorlardı

2-Yaptıkları günah olduğunu anladıkları an : Savunmaya geçmeden,tartışmadan hemen tevbeyle Allah a yöneliyorlardı.

3-Sahabeyi kiram Günahı büyük görüyordu.Ve Günahtan korkuyordu.

4-Her günahın ardında bir iyilik yapma.

5-Hiçbir zaman Allah ın Rahmetinde ümit kesmiyor

M.Şirin YILDIRIM konuşmasını şu dua ile bitirdi.

‘’Allahım! Sen benim Rabbimsin. İbadete lâyık senden başka tanrı yoktur. Beni sen yarattın. Ben senin kulunum. Ezelde sana verdiğim sözümde ve vaadimde hâlâ gücüm yettiğince durmaktayım. İşlediğim kusurların şerrinden sana sığınırım. Bana lutfettiğin nimetleri yüce huzurunda minnetle anar, günahımı itiraf ederim. Beni affet; şüphe yok ki günahları senden başka affedecek yoktur.”

tatvan-20130412-2.jpg

 

Önceki ve Sonraki Haberler