Adana'da ‘İslami Direniş ve Sorumluluklarımız’ Paneli

Adana'da ‘İslami Direniş ve Sorumluluklarımız’ Paneli

Adana’da İslami kuruluşların oluşturduğu Ümmet ve Kardeşlik Platformu, Seyhan Kültür Merkezi’nde panel düzenledi.

Panelde ‘İslam Dünyasında Direniş ve Sorumluluklarımız’ Abdurrahman Dilipak, Kazım Sağlam ve Recep Songül tarafından Hakan Yalınız’ın sunuculuğu ve katkılarıyla konuşuldu. Panelde ayrıca Mısır İhvanı Müslimin Liderlerinden, Mürsi hükümetinin, Dış İlişkiler Komisyon Üyesi ve vekili Adil Raşit de konuşmacı olarak bulundu.

Panel Özgür-Der Adana Temsilcisi Hakan Yalınız’ın sunumu ile başladı. Program Kur’an tilaveti ile başladı. Ardından Suriye ve Mısır ‘da yaşanan acı gerçeklerin anlatıldığı sinevizyon gösterimi yapıldı. Adeviyye Meydanına yapılan müdahalede başından yaralanan ve bu vesile ile Türkiye’de bulunan Adil RAŞİT ‘in konuşmasıyla panel başladı. Adil Raşit’in konuşmasında değindiği bazı konular şunlardı:

EY BİZİM ÜMMETİMİZ, YETER ARTIK TEMBELLİK, BIRAK SADECE KONUŞMAYI, BIRAK TEMBELLİĞİ, TEMBELLİK EDENLERE ZAFER GELMEZ

Rahman, Rahim olan Allah’a hamd olsun. Öncelikle bu programı düzenleyen, bizi burada tanıştıran kardeşlere teşekkür ediyoruz. Allah onlardan razı olsun. Mısır, dünyanın annesi deniliyor, eğer bu doğruysa Türkiye bize verilen destekten dolayı dünyanın kalbi oluyor.

Kardeşlerim; bilmeliyiz ki Mısır’da ve İslam Dünya’sının diğer yerlerindeki belaları, katliam ve vahşetleri izliyor ve üzülüyor isek, tarihe bir bakmamız lazım. Bugün Muhammed Mursi’yi zindana attılar, susturmak istediler. Bu uygulama yeni bir uygulama değildi. O’nun uğruna verdiği mücadele çok eskilere dayanıyor. Çünkü O’nun mücadelesi hak ve batıl mücadelesidir. Hz. İbrahim’den, Hz.Nuh’a, Hz.Lut’tan, Hz. Muhammed’e kadar gelen bütün Müslümanlara, Peygamberlere reva görülen bir cezadır. Ama Hasan El Benna’ların, Seyyid Kutup’ların ve bu yoldaki daha birçok Müslümanın şehit olduğu gibi, hak ve batıl mücadelesinde Muhammed Mursi şehit edilmeyecektir inşallah.

Peki, Mursi ne yapmıştı?

O, İslami projeyi savunuyordu, Müslümanlar olarak kendi irademize sahip olmamızı, iplerimizi kendi ellerimizde tutmamızı, sorunlarımızı kendimizin çözmesi gerektiğini söylüyordu. Bu da Amerika ve İsrail için büyük bir tehditti.

 Onlar ‘Her şey bizim elimizde ne yapabilirsiniz?’ diyorlar. Biz de diyoruz ki, Allah bizimledir. Yanında her zaman Allah’ın olduğunu bilen bir Müslüman neler yapmaz ki? Çünkü biz biliyoruz ki, Allah en güzel vekildir.

Ey Türkiyeli Müslümanlar! Sizden ne istiyoruz?

Sizden, önce samimi dualar bekliyoruz. Kamuoyunu bilgilendirerek, insanların kafalarındaki bilmedikleri konulara ışık tutacak şekilde gerçeği açıklığa kavuşturmalısınız. Mücadelemizi anlamaları için çaba göstermelisiniz.

Suriyeli Kardeşlerimi Unutacak Değilim!

Mısırlı olmam hasebiyle Suriye’deki kardeşlerimizin çektiklerini, yaşadıklarını unutacak değilim. O vahşi, katil Beşşar Esad’ı Allah onların başından alsın, Müslümanları zafere ulaştırsın inşallah. Allah’ın zaferi yakındır inşallah…

Sözleri sık sık Allah-u Ekber sloganlarıyla kesilen Adil RAŞİT’in konuşmasının ardından Abdurrahman DİLİPAK İslam coğrafyasındaki 300 yıllık sömürü tarihinden, bu güne kadar gelinen sürece kısaca değindi…

 -YA KENDİ SIRTIMIZDA CENNETİMİZE TUĞLA TAŞIYACAĞIZ, YA DA KENDİ CEHENNEMİMİZE ODUN

Biz tarihin yaşayan tanıklarıyız. Hiçbir müslüman, kardeşlerinin yaşadığı zulme seyirci kalma hakkına sahip değildir. Müslümanlar çoğu zaman sorumluluklarından habersiz yaşıyor. Allah’ın ipini bıraktık, Allah da bizim ipimizi bıraktı. Ama şimdi İslam coğrafyasındaki Müslümanlar yeniden ayaklarının üzerinde doğrulmaya çalışıyor, birbirlerinin aralarındaki sınırları kaldırıyor, yeniden kucaklaşıyor. İslam ümmeti şükürler olsun ki yeniden doğum sancısı yaşıyor, ölüm değil. İslam ümmeti yeniden vahdeti yaşıyor, yeniden evrensel sorumluluklarının farkına varıyor.

Allah, bizi yeryüzünün varisi olmamızı, yaşayan Kur’an olarak yeryüzünü mescid kılmamızı istiyor. Bu da yeni bir dünya fethi, 300 yıllık bir sömürüyü yıkmak, kendi kurtuluş mücadelemizde yeni bir medeniyetin kuruluş hamlesini başlatmak anlamına geliyor.

Şunu bilmeliyiz ki; Sisi giderse, tek alternatif var Müslümanlar, Esed giderse tek alternatif var yine Müslümanlar. İşte o zaman İsrail diye bir ülke, yirmi iki Arap ülkesi diye bir şey kalmaz. Türkiye darbeden, terörden kurtulmak istiyorsa, bunun yolu Suriye’den, Mısır’dan geçer. Suriye ve Mısır diktalardan kurtulmak istiyorsa bunu yolu İstanbul’dan geçer.

Görevimiz; Allah’ın açıklanan kitabı olan Kur’an’ı yeryüzüne yaymak, bu bizim için yeni bir fetih kavramı demektir. Üç yüz yıllık tarihimizi tersine çeviriyoruz inşallah. Biz kendi hakkımızdaki hükmü değiştirmedikçe Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecek.

Abdurrahman DİLİPAK’ın konuşmasının ardından Recep SONGÜL Mısır ve Suriye’deki gelişmeleri anlattı.

-Ortadoğu’daki bu ayaklanmalar kendisinden ümid kesilen bir ümmetin tekrar uyanmasına vesile oluyor.

Batı dünyası Tunus’la başlayan direnişin ne olduğunu anlamaya çalışırken Tunus, Libya ve Mısır’ın elden çıktığını gördüler. Sıra Suriye’ye gelince bu direnişin diğer İslam ülkelerine sıçramaması için ellerinden gelen bütün zorbalığı yaptılar. Aslında Suriye’de izlediğimiz bu kötü tablolar İslam dünyasına bir gözdağıdır.

Orta doğudaki bu ayaklanmalar kendisinden ümit kesilen bir ümmetin tekrar uyanmasına vesile oluyor inşallah. Kavramlarımız, cihad anlayışımız kardeşlerimizin sayesinde zihinlerimizde ve hayatımızda sağlam bir zemine ulaşıyor. Aynı zamanda dost ve düşmanımızı tanımış bulunuyoruz. Allah’a hamd ediyoruz ki böylelikle İslam dünyasını, kardeşlerimizi tanıdık.

 Son konuşmacı Kazım SAĞLAM, İslam Dünyasındaki bu direnişler karşısındaki sorumluluklarımızı anlattı.

Öncelikle kirlenmiş zihinlerimizi temizlemeliyiz!

İslam Coğrafyasında İki türlü direniş vardır; işgallere karşı ve yerli işbirlikçilere karşı direniş. Suriye ve Mısır’daki mücadele yerli işbirlikçilere karşı olduğu için bu kardeşlerimizin durumu daha zordur. Yaşanan olayları hikmet ve basiret içinde iyi okumalı, ayakları yere basan sağlam adımlar atmalıyız. Bilinmelidir ki, bu içinde bulunduğumuz mücadele çok uzun bir süreçtir. Onun için öncelikle kirlenmiş zihinlerimizi temizlememiz lazım. Batının kafa yapısı ve hayat tarzı olduğu müddetçe batıyla mücadele edemeyiz. Bu mücadelede hangi tarafta, nerede olduğumuzu iyi bilmemiz, kendi kardeşlerimiz arasında ayrılığa düşmememiz lazım.

 Panel, dinleyicilerin sorularına konuşmacıların cevap vermesiyle devam etti. Program, tekbirler ve Adil RAŞİT’in dilinden, Hasan El Benna’nın beş sloganını salonla birlikte haykırmasıyla son buldu. Salon çıkışında Suriyeli kardeşlerimiz yararına gıda kermesi düzenlendi.

Haber: Fatma Erdinç
Fotoğraf: Şeyba Ölçülü

 

dsc_0036.jpg

 

dsc_0047-001.jpg

 

dsc_0043-001.jpg

 

dsc_0062.jpg

 

dsc_0015-001.jpg

dsc_0020.jpg

Önceki ve Sonraki Haberler