Sakarya’da Usuliddin Seminerleri Devam Ediyor

Sakarya’da Usuliddin Seminerleri Devam Ediyor

Özgür-Der Sakarya Şubesi tarafından “Usuliddin Dersleri” başlığı ile düzenlenen programların altıncısı dernek merkezinde yapıldı.

“Rasullerin örnekliği” ile “Rasul algısındaki sapma ve yanlışlıkların” ele alındığı “Rasul Algısındaki Yanlışlıklar” başlığı ile gerçekleştirilen program daha öncekilerde olduğu gibi yine Haksöz Dergisi Yazarı Hamza Türkmen tarafından verildi.

Konuya Rasul ve Rasullerle ilgili olarak Kur’an’ı Kerim’den ilgili ayetlere değinerek konuşmasına başlayan Türkmen;

Zuhruf 31; Ve: «Ne olurdu şu Kur'an iki şehirden (Mekke (velid b.Muğire), Taif (Urve Es-Sakafi) bir büyük adama indirilseydi?» dediler.

Bakara 109; Kitap ehlinden bir çoğu arzu etmektedir ki, hak kendilerine gün gibi aşikar olduktan sonra sırf nefsaniyetlerinden ve kıskançlıktan ötürü, sizi iman ettikten sonra çevirip kafir etsinler. Şimdilik siz, Allah emrini verinceye kadar af ve hoşgörüyle davranın. Şüphesiz ki, Allah her şeye gücü yetendir.

Rum 30; Ey Muhammed! Yüzünü Allah'ı birleyici olarak doğruca dine çevir: Allah'ın yaratma kanununa uygun olarak dine dön ki, insanları ona göre yaratmıştır. Allah'ın yaratması değiştirilemez. İşte doğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.

Sebe 28; Ey Muhammed, biz seni bütün insanlara müjde verici ve uyarıcı olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bunu bilmiyorlar.

Araf 179; Gerçek şu ki, Biz, cehennem için, kalpleri olup da gerçeği kavrayamayan, gözleri olup da göremeyen, kulakları olup da işitmeyen görünmez varlıklardan ve insanlardan çok canlar ayırmışızdır. Hayvan sürüsü gibidir bunlar; hayır hayır, doğru yolu kavramakta onlardan da aşağı: Körcesine dalıp gitmiş olanlar işte böyleleridir.

Nahl 103; Onların «Bu Kur'an'ı, Muhammed'e biri öğretiyor» dediklerini kesinlikle biliyoruz. Bu asılsız yakıştırmayı ileri sürerken kastettikleri kişinin dili yabancıdır, Arapça değildir; oysa Kur'an'ın dili fasih bir Arapça'dır.

Hicr 16-18; Gökte takımyıldızlar (ya da yörüngeler) yarattık ve onları gözetleyenler için çeşitli güzellikler ile donattık. Göğü bütün kovulmuş şeytanlardan koruduk. Ancak kulak hırsızlığına yeltenen bir şeytan olursa onu parlak ışıklı bir kayan yıldız kovalar.

Şuara 222-223; Onlar ne kadar aşırı yalancı ve günah düşkünü varsa onlara inerler. Onlar, çoğunluğu yalancı olan şeytanların söylediklerine kulak verirler.

Bunun gibi daha bir çok ayeti kerime ele alınabilir yine mesela ;

Yalancı–(11/27)

Deli/Mecnun–(34/8;51/52;54/9)

Doldurulmuş, öğretilmiş–(16/103;25/4-6)

Sapıtmış–(7/60;83/32)

Çarpıtmış-(11/54)

Küstah-(54/25)

Ebter–(10//1-3)

En’am 7; Eğer sana kağıda yazılmış, somut bir kitap indirmiş olsaydık da onu kâfirler elleri ile tutsalardı, «Bu apaçık bir büyüden başka bir şey değil» diyeceklerdi.

Mutaffifin 13; Ayetlerimiz kendisine okunduğu zaman 'eskilerin masalları' der.

Ahkaf 11; İnkâr edenler inananlar için: «Eğer İslam iyi bir şey olsaydı, onlar ona uymada bizi geçemezlerdi» derler. Onlar doğru yola girmedikleri için de «Bu, eski bir uydurmadır» derler.

Yunus 15-16; Onlara açık anlamlı ayetlerimiz okunduğunda, bizimle karşılaşacaklarını beklemeyenler sana, «bundan başka bir Kur'an getir ya da onu değiştir» dediler. Onlara de ki; «Onu kendiliğimden değiştirmem söz konusu değildir. Ben sadece bana vahyolunan mesaja uyarım. Eğer Rabbime karşı gelirsem büyük günün azabından korkarım.» De ki; «Eğer Allah'ın dileği bu yolda olmasaydı, bu Kur'an'ı size okumazdım, hatta Allah sizi ondan hiç haberdar etmezdi, bundan önce aranızda bir ömür yaşadım, hiç düşünmüyor musunuz?»

Fussilet 26; İnkar edenler: «Bu Kur'an'ı dinlemeyin, okunurken gürültü yapın, belki ona galip gelirsiniz» dediler.

İsra 94; İnsanlara doğru yol kılavuzu geldiğinde ona inanmamalarının tek gerekçesi, onların: «Allah bir insanı mı peygamber olarak gönderdi?» şeklindeki anlayışlarıdır. Ayeti kerimelerinden örnekler verdi.

İlk defa Rasullerin tamamının ortak özelliklerinden en belirgin olanı geldikleri toplum tarafından tepkiyle karşılanmalarıdır. İstisnasız tüm Rasuller gönderildikleri toplumun ileri gelenleri tarafından tepki gördüler.

Tirmizi’de geçen bir rivayette (Tefsirul Kur’an 7/1) İleri gelenler “Biz seni değil bildirdiklerini yalanlıyoruz” demekteler. Demek ki rasullerin toplumlarından tepki görmelerinin en önemli sebebi bildirdikleridir yani vahiydir. Yani diyorlar ki bizim seninle bir sorunumuz yok ama şu bildirdiklerin var ya işte onlar sorun çıkarıyor. Bunu yaparak Rasul’ün vahiy ile olan bağını kopartmak istiyorlar.

İnsan fıtratı aynı olduğundan illet değişmez. Yani kendi dönemlerinde Rasullere olan itirazlar ve tepkiler neyse bugün de aynıdır. Değişen sadece araçlardır.

Kur’an’da sıklıkla Rasul’e “sen onlara mühlet ver” diyerek aslında acelecilik eleştirilmekte ve merhaleci bir şekilde olayları ve gelişmeleri değerlendirmesi emredilmektedir.

Rasullere aşırı ve olmayan anlamlar yükleyerek de işlevsiz hale getirenler olmuştur ve hala da bu geçerlidir. Aşırı bir yüceltme anlayışı aslında Rasul’ü hayattan kopartmak demektir.

En başta istikamet vahiyden alınmayınca tüm diğer algılar gibi Rasul algısı da zaafiyete uğrayacaktır.

Program katılımcıların yaptığı katkılar ve soru cevap kısmının ardından sona erdi.

Önceki ve Sonraki Haberler