Özgür-Der’den Balyoz Kararı Hakkında Açıklama

Özgür-Der’den Balyoz Kararı Hakkında Açıklama

Özgür-Der, Anayasa Mahkemesi’nin Balyoz kararını böyle yorumladı: Ayrımsız mahkûmiyetten ayrımsız masumiyete!

Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, Anayasa Mahkemesinin Balyoz Davası hakkında verdiği kararı değerlendiren bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada birtakım verilerle yüzlerce insanı dâhil ederek “asrın davası” şehvetine kendisini kaptıran emniyet ve yargı içinde örgütlenmiş yapının tutumu ile AK Parti’li kimi yetkililerden sadır olan “orduya kumpas” söyleminin bu sonucun elde edilmesinde katkı sağladığı vurgulandı.

Kaya, açıklamada, AYM’nin bu “özgürlükçü” tutumunun neden 28 Şubat hukuksuzluğuyla yargılananlar ve yıllardır cezaevlerinde bulunan Müslümanlar için de geçerli olmadığını da sordu.

İşte Özgür-Der Genel Merkezinden yapılan açıklama:

AYM’nin Balyoz Kararı: Ayrımsız Mahkûmiyetten Ayrımsız Masumiyete!

20 Haziran 2014

Anayasa Mahkemesi Balyoz Davası’ndan ceza almış tüm mahkûmlar için verdiği yeniden yargılama kararıyla 236 Balyoz hükümlüsüne tahliye yolunu açtı. Bu karar genel olarak medyada ve siyasi çevreler nezdinde mağduriyetlerin giderilmesine ve adil yargı ilkesinin şüpheden arındırılmasına yönelik bir adım olarak değerlendirilmekte. Medyanın yanlış yönlendirmesiyle adeta tüm sanıklar için beraat kararı gibi algılanan bu kararın en temel zaafı toptancı bir yaklaşım içermesidir. Bu karar Türkiye’de yargının hukuki ilkeler zemininde değil, tamamen konjonktürel mantıkla hareket ettiğini bir kere daha ortaya koymuştur.

Ne gariptir ki, iddianame hazırlama ve yargılama sürecinde ortaya konan yanlışın, şimdi tersinden bir başka yanlışla düzeltilmeye çalışıldığı görülmektedir. İddia olunan darbe girişimiyle ilgili olarak dün alakalı alakasız 300 küsur kişiyi bir çuvala doldurma yanlışına imza atan yargı, bugün de müstahak-mağdur ayırt etmeksizin herkesi masum ilan etme girişimine önayak olmuştur. Ve sonuçta darbe eylemine hangi aşamada ne tür fiilleriyle dâhil oldukları ispatlanmamış pek çok sanıkla birlikte; 1. Ordu Komutanlığının 2002-2013 seminerini açık bir darbe planına çeviren Çetin Doğan gibi, kaleme aldığı günlükleriyle seçilmiş hükümete karşı darbe teşebbüsüne giriştikleri anlaşılan Özden Örnek gibi, İbrahim Fırtına gibi komutanlar da serbest bırakılmışlardır. Öyle ki şu an zihinlerde tesis edilen ortam; darbe girişimlerinin tümünün hayal mahsulü olduğu ve adeta bahsi geçen süreçte şahit olduğumuz tüm militarist baskı ve yönlendirme çabalarının birer kuruntudan ibaret olduğu şeklindedir!

Bu ‘başarı’ öncelikle somut bir darbe girişiminin açık failleriyle yetinmek yerine, tartışmalı birtakım verilerle yüzlerce insanı dâhil ederek “asrın davası” şehvetine kendisini kaptıran emniyet ve yargı içinde örgütlenmiş yapının eseridir! “Orduya kumpas” söylemiyle bu sonucun elde edilmesinde inanılmaz katkı sağlayan AK Parti Hükümetini de ayrıca tebrik etmek gerekir!

Yeniden Yargılanma Hakkı Sadece Darbe Hükümlüleri İçin mi Geçerli?

Sonuçta ortada bağlayıcı bir yargı kararı var ve gelinen aşamada AYM’nin kararının daha fazla tartışılmasının bir anlamı bulunmuyor. Hatta içerdiği tüm çelişkili ve zaaflı hususlara rağmen, kararın bilhassa mağdurlar açısından olumlu ve lüzumlu bir mahiyete sahip bulunduğu da ileri sürülebilir. Şöyle ki, kamuoyunda ciddi tartışmalara neden olmuş, şüphe bulutlarının birikmesine yol açmış bir davada en azından bir kısım sanık açısından mağduriyet iddialarının giderilmesinin ancak bu şekilde mümkün olabileceği ve bu yönüyle AYM’nin kararının adaletin bir gereği olduğu da söylenebilir. Şüphesiz tek bir kişinin dahi haksız ve mesnetsiz bir biçimde cezalandırılması ihtimalinin bulunması durumunda dahi “oldubitti” mantığıyla hareket edilemeyeceği ve mağdurlar için her kapının zorlanması gerektiği açıktır.

Mamafih tam bu noktada adil yargılanma ilkesinin neden sadece medya desteği almış, siyasilerce sahiplenilmiş davalar için geçerli olduğu sorusunun gündeme gelmesi şarttır. Bilhassa 28 Şubat Süreci adı verilen hukuksuzluk çarkının mağdur ettiği insanların durumunun daha fazla zaman kaybetmeden ele alınması elzemdir. Adil yargılanma ilkesinin tümüyle ihlal edildiği, sayısız sanığın olağanüstü koşullarda tamamen delilsiz, mesnetsiz suçlamalarla ağır cezalara çarptırıldığı, brifinglendirilmiş yargı despotizminin her türlü çirkinliğinin birbiri ardına sıralandığı bu süreçte yaşananların sorgulanması için acilen sorumlular devreye girmelidirler.

Defalarca sorduk. Bir kere daha soruyoruz: AK Parti Hükümetinin etkili ve yetkili isimleri bir yandan 28 Şubat darbecileri yargılanırken, öte yandan darbecilerin mahkûm ve mağdur ettiği insanların cezaevlerinde bulunmasında bir çelişki görmüyorlar mı? Büyük bir duyarlılık ve derin bir hakşinaslık duygusuyla ‘orduya kumpas’ kokusunu alanlar, İslami davalardan ceza almış ve bir kısmı 20 yıldır zindanlarda tutulan kardeşlerimizin ve ailelerinin adalet talebini ne zaman duyacak, ne zaman görecekler? 

Ve son süreçte verdiği kararlarla son derece özgürlükçü bir tutum benimsemiş görünen ve adil yargılanma ilkesine önemli vurgular yapan Anayasa Mahkemesi’nin sayın üyeleri; adil yargılanma ilkesinin paspas gibi çiğnendiği 28 Şubat süreci mağdurlarının hak taleplerini de bir gün duyacak mısınız? Adaletin tesisi için ayrım gözetmeden bütün mağdurların yararlanacağı bir düzenleme için adım atacak mısınız, yoksa sadece popüler hale gelmiş davalar mı sizin ilgi alanınıza giriyor?

Rıdvan Kaya
Özgür-Der Genel Başkanı

Önceki ve Sonraki Haberler