Antalya Özgür-Der'de “Hür Düşünce Mektebi” Semineri

Antalya Özgür-Der'de “Hür Düşünce Mektebi” Semineri

Özgür-Der Antalya Temsilciliği’nde düzenlenen seminerlerde bu hafta Ali Şeriati’nin “Hür Düşünce Mektebi” isimli kitabının değerlendirilmesi Doğan Yakut tarafından yapıldı.

Doğan Yakut, Ali Şeriati'nin "Hür Düşünce Mektebi" isimli kitabının bu seminer için kendisine ilham kaynağı olduğunu, bu kitaptan yola çıkarak düşüncelerini ifade etmeye çalışacağını söyledi.

Yakut seminere Bakara suresinin 30 ve 35 arasını okuyarak başladı:

Hani Rabbin, Meleklere: "Muhakkak ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim" demişti. Onlar da: "Biz seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?" dediler. (Allah:) "Şüphesiz sizin bilmediğinizi ben bilirim" dedi.

Ve Adem'e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip: "Eğer doğru sözlüyseniz, bunları bana isimleriyle haber verin" dedi.

Dediler ki: "Sen yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten sen, her şeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın."

(Allah:) "Ey Adem, bunları onlara isimleriyle haber ver" dedi. O, bunları onlara isimleriyle haber verince de dedi ki: "Size demedim mi, göklerin ve yerin gaybını gerçekten ben bilirim, gizli tuttuklarınızı ve açığa vurduklarınızı da ben bilirim."

Daha sonra Habil-Kabil kıssasını anlatan Yakut, Özgürlük kavramı üzerinde durarak; insanın ruhtan ve balçıktan yaratıldığını, insanın öz itibariyle balçığa veya kendisine üflenen ruha meyledebileceğini söylemiştir.

Yakut'un üzerinde durduğu konulardan notlar;

- Eğitimin ilk başladığı kurum ailedir. Hz. Peygamber Kişi İslam fıtratı üzerine dünyaya gelir. Daha sonra annesi ve babası onu kendi inançları doğrultusunda yetiştirir. Eğitim anne karnından başlayıp ölene kadar devam eder. Ailede alınan eğitimden sonra çocuk bizim mektep dediğimiz bugün okul dediğimiz kurumda eğitime başlar. Çocuğun en verimli çağı 0-7 yaş arasıdır. Bu devrede çocuğun kişiliği oluşur.

- Ülkemizde her seçimden sonra eğitim politikası değişir. Her gelen kendi savunduğu "milli" kavramını milli eğitim programına dahil etmeye çalışır. Okullar laik düzenin din adamlarını yetiştirecek şekilde düzenlenmiştir.

- İslam tarihinin bazı dönemlerinde, erdemli bir toplum oluşabilmesi için kız çocuklarının eğitimine önem verilmiş, kızların kesinlikle bir yabancı dil bilmesine, bir müzik aleti çalması gerektiği üzerinde durulmuştur. Bunu yapmalarındaki temel maç annelerin çocuklarıyla daha çok zaman geçiriyor olmalarıdır. Çocuklarımızı yetiştiren anneler eğitimli olursa, toplum da erdemli olacaktır. Seküler eğitim kurumlarının İslam coğrafyasında yaptıkları ilk uygulama kız çocuklarını okula almamaktır. Kılık kıyafet devrimleri, daha sonra da başörtüsü yasakları adı altında kız çocuklarımızı cahil bırakmaya çalıştılar.

- Allah rasulü işi ehline veriniz buyuruyor. İslam toplumlarında ise pedagojik formasyonu olmayan insanlar eğitimle ilgilendiler. Bir eğitim felsefesi ortaya koyamadık. Dünya çapında bir eğitim felsefecimiz yok. Hz. Muhammed'in (sav) 23 yılda vahyin yönlendirmesiyle bağnaz bir toplumu nasıl eğitip, bedevi diye anılan insanları kendi çağlarının erdemlileri haline getirdiğini görebiliyoruz.

- Eğitim kurumlarında herkes ilgi, istek ve kabiliyetleri doğrultusunda yönlendirilmeli, ezberci ve hayattan kopuk olmayacak. Eğitim kurumlarında kişiye özel bireyselleştirilmiş bir eğitim verilmeli, kişinin eğitimi belirli bir yaştan sonra bitmemeli. İnsan ölene kadar bir şeyler öğrenme ihtiyacı hissetmelidir. Eğitim parasız olmalı, özel ders ortadan kalkmalıdır. Parası olana bilginin verilmesi ahlaki olarak uygun değildir.

- Herkes kendi ana dilinde eğitimine devam etmeli, başka herhangi bir dilde eğitim alması zorunlu tutulmamalıdır.

- Erdemliler toplumunun eğitiminin genel amaçlarında, herhangi bir kavmin milli varlığının, mezhebin, cemaatin devamı için insan yetiştirilmemeli.  Her kim olursa olsun kişiler putlaştırılmamalıdır. Yaşanılan toprak parçalarının kutsallaştırılmamalıdır. Aziz olan toprak değil insandır. Bugün burada biz yaşıyoruz ama geçmişte de ne toplumlar gelip geçmiştir. Toplumun sembolleri totemler haline getirilmemelidir.

Sunumun bitmesinden sonra Doğan Yakut'a sorular sorulmuş, konuyla ilgili katkı sağlamak isteyen katılımcılar konuştular. Daha sonra derneğe yeni gelen arkadaşlarla tanışılıp sohbet edilmiştir.

Önceki ve Sonraki Haberler