Ankara Özgür-Der'de Şeyho Duman Gençlerle Sohbet Etti

Ankara Özgür-Der'de Şeyho Duman Gençlerle Sohbet Etti

Ankara Özgür-Der'de üniversite öğrencileri tarafından organize edilen gençlik konferansına bu hafta Şeyho Duman katıldı.

Şeyho hoca ilk olarak isminin ne anlama geldiği sorusuna cevap verek başladı. İsmi hakkında bulunduğu coğrafyanın kültüründen geldiğini söyleyen ve Malatyalı olan Şeyho hoca isminin sonundaki 'o'nun erkek olduğunu belirttiği için veriliğini ifade etti. 1938 doğumlu olan hoca konferansına hayat hikayesi ile devam etti. Çocuk yaşta babasını kaybettikten sonra yaşadığı zorluklardan bahsetti. 'Size abartılı gelebilir ama doğduğum topraklarda yiyecek bulamıyorduk yatacak yer kısıtlıydı'. 7 yaşındayken bulundukları köye imam olarak gelen hocanın şartlı olarak geldiğini her harmandan bir teneke buğday karşılığı bu köyde kalacağını ifade etti. Köye imam geldikten sonra ezanın 'tanrı uludur' olarak okunduğunu duyunca köye asker yada devletten bir yetkilinin geldiğini düşünürdük, 'Allah-u Ekber' diye okununca köye kimsenin gelmediğini bilirdik dedi. 14 yaşına kadar tek bir kelime türkçe bilmeyen Şeyho hoca şu an Osmanlı arşivindeki siyakat yazılarını okuyabilen dünyada ki sayılı insanlardan. 'Türkçe de sadece ölüm(mırın) kelimesini biliyordum , yazıyı askere gıden köylüsünden öğrendiğini söyledi. Köye döndüğümde eski yazıyı ,yeni yazıyı ve kur-an'ı biliyordum, köylüler bu 'yetim' nasılda bu köyde yazıyı tek bilen olur derdi ve grupça düzenli olarak dayak yerdim tek yada çift olsalar döverdim ama grupça oldukları için her gün eve elim yüzüm kan içinde giderdim annem halime çok üzülürdü' diyerek çocukluğunun çetin geçtiğini belirtti.

107/Mâûn-2 ''İşte o, öksüzü iter, kakar.''

Köydeki son günlerini de şöyle anlatıyor Şeyho hoca; 'Bir gün dut ağacından dut koparırken Ramçalo diye biri vardı bizim köyde o ve arkadaşları yanıma geldi selam verdiler. Bende selam verdim sonra ellerindeki sert bi değnekle başıma vurmaya başladılar ufak bir baygınlığın ardından kalktım eve doğru giderken yolda sevmediğim biriyle karşılaştım bana 'senin bu köyde dikili bir ağacın bile yok ne duruyorsun burda git bu köyden yoksa öldürecekler seni dedi'. Anladım ki Allah hayırı bana düşmanımın ağzından gönderdi' dedi.

Şehir hayatını ise böyle anlatıyor; 'Şehire geçtikten sonra ders almak için ezher üniversitesinde hadis hocalığı yapmış yeni müftünün (İsmail Hatip Erzen) yanına gittik sınavı geçtikten sonra ders vermeyi kabul etti. Ders vermeye başlamadan önce bize 'Dini paraya satmayacaksınız' dedi biz kabul ettik ve başladık ders almaya. Hayatında büyük etkisi olduğunu söyleyen Şeyho hoca. İsmail Hatip Erzen'den bahsederken 'Bayram günleri valinin ayağına gitmeyen hocamız şeriat'a göre buranın valisi benim o benim ayağıma gelsin derdi'. Hocayla bir gün camiye gittiğimizde ikindi namazı yeni kılınmıştı geç kalmıştık o zamanlar şapkasız kimse gezemezdi hoca önümüze geçti namaz kıldırmak için yarım kol tişörtlü ve şapkasızdı cemaate dönüp ''Ey cemaat şimdi ben böyle namaz kılsam beni yadırgarsınız değil mi? '' dedi. Sonrasında ben evde böyle kılıyorum şimdi sizin rızanız için o şapkayı takıp kılarsam namazımın amacından sapmış olacam dedi ve öylece bize namaz kıldırdı. Öyle bir zamanda tabuları yıkan hak'kı satmayan biri olduğunu anladık. Nitekim her seferinde bize din'i satmayın diyordu' dedi.

Şeyho hoca şöyle devam etti. Osmanlı arşivindeki siyakat yazılarını nasıl okumaya başladığından da bahseden Şeyho hoca ; 'Bir gün 80 darbesinden sonra ki Başbakan Bülent ulusu beni bir heyetle Osmanlı arşivinde ki yazıları okumak için gönderdi,orada Amerikalı bir genç ile tanıştım kendisine herhangi bir sorunun olduğunda yanıma gel dedim.Çalışırken bir gün o genç geldi ve bana bir kelimeyi okuyamadığını söyledi baktım ben o sayfada ki hiçbir kelimeyi okuyamıyordum. Amerikalı birinin buraya gelip osmanlıdaki 12 yazıdan biri olan siyakat yazılarını okuması ve burada kimsenin onu okuyamaması beni üzdü, o günden sonra o Amerikalı genç sayesinde kendimi daha da geliştirdim. Şu an hala okunamayan Osmanlı yazıları bana getiriliyor' dedi.

Programı Seyyid Kutub ile tanışmasıyla bitirdi ; 1962 yılında imamlığı döneminde eline Seyyid Kutub'un arapça yazılan kitabı geçen Şeyho hoca öğrencileriyle yaptığı kur-an  derslerinde bu kitabı iştişare ederdi.

'Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır' hadisinin uydurma olduğunu söyleyen Şeyho hoca bu sözün doğru olanı 'Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır, şeyhi olanın şeytana ihtiyacı yoktur'  olduğunu söyledi.

Haber: Yunus Sevim

Önceki ve Sonraki Haberler