Sakarya’da Mekke’nin Fethi Semineri Yapıldı

Sakarya’da Mekke’nin Fethi Semineri Yapıldı

Özgür-Der Sakarya Şubesi Peygamberin Örnekliği Seminerlerinde bu ay Rıdvan Çeliköz’e ev sahipliği yaptı.

Özgür-Der Sakarya Şubesi Peygamberin Örnekliği Seminerlerinde bu ay Rıdvan Çeliköz'e ev sahipliği yaptı. Mekke'nin Fethinin daha doğrusu "Mekke'ye giden Yol" un ve Mekke fethini hazırlayan sürecin farklı bir bakış açısıyla değerlendirildiği seminerde birbirinden çarpıcı yaklaşımlarla Müslümanların bugün içinde bulundukları durağanlığın sebeplerini de irdelemiş oldu. Hiç durmayan ve sürekli hareket halinde olan Peygamberimizin eşsiz örnekliğine vurgular da yapan Çeliköz'ün sunumunun konuşma dili ile özeti şu şekildedir

"Aslında Mekke'nin fethini üç aşağı beş yukarı siyere aşina olanlar biliyorlar. Ben Mekke'ye giderken Mekke yolunda neler oldu yani süreci yani arka planda neler vardı buna ilişkin bir özet vermeye çalışacağım.

Peygamberimiz Hac mevsimlerini sürekli olarak tebliğ amaçlı olarak kullanmış hicretten yaklaşık üç yıl önce Akabe yakınlarında Medinelilerle yani 9 veya 10 kişilik bir grupla görüşmeler yapmış ve ardından ikinci yıl da yine bu sefer daha kalabalık bir grupla görüşmüş onlarla beyatlaşmış anlaşma ve sözleşme yapmış velayette istemiş eman da istemiştir.

Arap aklında eman velayet ahid önemli kavramlar. Bu kavramlara aykırı bir hareket vuku bulduğunda ancak bir yaptırım uygulanıyor. Akabe görüşmelerinde Peygamberimizin taleplerinin başında bu üç kavrama dayalı  talepler geliyor.Evs ve Hazreç de zaten buna itiraz etmiyorlar.

Araplarda yaz ve kış yolculukları eman müessesesi etrafında işleyen bir organizasyondur. Buna Kur'an da Kureyş suresinde atıf yapılır. Yani İlaf Kurumu diyebiliriz. Resul Medine ye geldiğinde Medinelilerin kendisini koruyacaklarına dair anlaşmıştı önceden. Yani Medine ye geldiğinde ne olacak nasıl olacak bunlar anlaşmaya bağlanmıştı ve burada Resul eman ve velayet kurumlarından faydalanmıştı.

Medine ye gelince de yine bir takımsal kurumsal işler yaptı peygamber.Mesela müminleri  kardeş yaptı.Muhacirler ve Ensar.Medine'deki Yahudi nüfus ile de sözleşme yaptı.Bu tür adımlar çok çok önemli.Çünkü o coğrafyada sözü bozmak sözü yerine getirmemek bir savaş sebebi.Zaten Medine de bulunan Yahudi kabilelerinin Medine'den sürülmelerinin sebebi de budur anlaşmayı sözleşmeyi bozmuşlardır.

Size şöyle bir soru sorayım: Medine'de iki tane kabile var biliyorsunuz. Peki bunlar Adnaniler den mi yoksa Kathaniler den mi?   Evs ve Hazreç Kathanilerdendi. Arap toplumunda asabiyet yani bugünkü kullanım şekliyle milliyet yada kavmiyetçilik de çok önemli bir işleve sahip. Kureyş Adnanilerden Medineliler ise Kathanilerden.

Mekkelilerin yani Kureyşin müttefiki olan tüm kabilelere toptan verilen isim Ehabiş. Yani Mekke'de Medine'de yani yarımada da kabilelerin federasyonuna konfederasyonuna dayalı bir birliktelik ve buna dayalı bir örf ve bu örfe bağlı hukuki normlar var.Resul de aynısını yapmıyor mu? Medine gitmeden birbirleriyle kavgalı Evs ve Hazreç kabilelerini barıştırıyor ve bunlarla anlaşma yapıyor sonra Yahudilerle sözleşme yapıyor. İlaf denen husus ise aslında tüm bölgeyi bağlayan bir pakt bir anlaşma.

Bir adam düşünün Mekkeden kalkıyor Medineye geliyor ve bu adamın hem dini anlamda hem de ekonomik anlamda bir duruş sergilemesi lazım. Ayakta durmak ve çevresini genişletip güçlendirmek zorunda. Peygamber Arap coğrafyasını iyi tanıyor. Orada güçlü bir devlet yok onun yerine kabileler ve kabilelerin ittifaklarına dayalı federatif ya da konfederatif birliktelikler var. İşte Mekkenin ileri gelenleri de bu durumdan faydalanıyorlar. Peygamber ilk defa Mekkelilerin ticaret yollarının kırılması gerektiğinin farkında. Bu yüzden Kuzey yoluna yani Şam ticaret yoluna yıpratıcı hamlelere başlıyor. Kuzey tarafına yaz yolculuğu güney tarafına ise kış yolculukları yapılıyor asırlardır. İşte Resul on kişilik yirmi kişilik veya daha az veya daha çok birliklerle Kuzey ticaret yoluna tacizlere seriyyelere başlıyor. Ayrıca Evs ve Hazreç gibi Kathanilere mensup kabilelerle ittifaklar kurmanın yollarını geliştirdi. Akabede elde ettiği müttefikleri geliştirip ittifak ağını genişletiyor.

Mekkede her yıl kurulan üç tane panayır var ve bunların ikisi hac zamanı kuruluyor. Panayır demek farklı kabileler demek panayır demek ticaret demek ekonomi demek. Hac zamanı yapılıyor olması da yine olayın dini boyutunu da anlatıyor.

Bir de Mekke hicazın merkezi. Kabe de bulunan putlar bize bunu anlatıyor. Kureyşin en büyük putu nerede Kâbe'de. Bu coğrafyanın yani Adnanilerin patronu Mekkeliler. Asırlardır oturmuş bir sistem bu. Aslında süreç Arap toplumunu bir yere doğru götürüyor. Peygamberimiz de bunu görüyor. Düşündüğümüz ya da ele aldığımız olayları bu coğrafyanın bu dengeleri ile birlikte düşünmeliyiz. Resulün vefatında sonra Emeviler halifeliği ele geçirir geçirmez bir nevi krallığa geçiyorlar.

Peygamberimizin yaptığı şeyler gayet makul hamleler. Zaten bunları yapmasaydı bir anarşist olarak anılırdı. Ayrıca Medine'yi adeta bir merkez haline getiriyor. Alternatif bir Pazar kuruyor. Ondan önce mescid yaptırıyor. Ne demek bunlar. Yani dini siyaseti ve ekonomiyi önemsiyor yani bu alanları boş bırakmıyor. Yani Mekke'yi yalnızlaştırmaya başlıyor.

Peygamber ekonomi ile dini birbirinden ayırmıyor zaten ayrılırsa din bir takım ritüellere sıkışıp kalıyor. Çok çarpıcı bir şey söyleyelim: Mekke'de Veresiye Medine'de Peşin. Yani Mekkede inen ayetler bir beklenti oluşturuyor vaatler veriyor size güzel bahçeler var diyor ahrete ithafen oysa Medine'de bahçe de var ganimette hem de anında yani peşin.

Mekkenin fethine giden yolda ilafı emanı velayeti kabileciliği erkek unsurunun önemini  Haşimiler ile Emeviler  arasındaki rekabeti  anlayamazsak bizler Mekkenin fethini de anlayamayız ve gelişmeleri de anlayamayız. Peygamberin vefatının ardından Ebubekir ve Ömer ile devletleşen bir yapı olduğu için artık kabileler falan yok onların hassasiyetleri, yok devlet var ve her şeyi o kontrol ediyor.

Sonuçta Resulün hayatında 35-60 civarında seriyyeden bahsedlir bunlara gazveleri de katalım neredeyse bunun yarısı kadar da gazveden bahsedebiliriz ki bu gazveler on yirmi kişilik değil yüzlerce hatta binlerce insanın katıldığı savaşlardır tüm bunları düşündüğümüzde diyorlar ya peygamber şu kadar rekat namaz kılardı ama nasıl oluyor demeden geçemiyor insan. Resul sürekli dinamik sürekli hareket halinde."

Karşılıklı sohbet şeklinde geçen seminerin sonunda Müslümanların kendi fıkıhlarına ilişkin ciddi ve cesur bir şekilde açılımlar yapması gerektiği soyutluktan kurtulunması gerektiği fikri tartışıldı.

ridvan_celikoz5.jpg

Önceki ve Sonraki Haberler