"İslami Yönetimin Dayanakları ve Şura"

"İslami Yönetimin Dayanakları ve Şura"

Özgür-Der Üsküdar şubesinin ilk programı Hamza Türkmen’in sunumu ile pazartesi akşamı gerçekleşti.

Özgür-Der Üsküdar şubesinde

- Menar Okumaları

- Usûl Çalışmaları

- Gündem ve Güncel Fıkhımız

üst başlıkları altında haftalık gerçekleştirilecek olan çalışmaların ilki Haksöz Dergisi yazarlarından Hamza Türkmen'in sunumu ile yapıldı.

Menar Okumaları üst başlığının ilk konusu olan "İslami Yönetimin Dayanakları ve Şura" konusunu sunan Türkmen yönetim ve şura ile ilgili tartışmaların hemen Hz Peygamberin vefatıyla başladığını ve günümüzde de bu tartışmanın devam ettiğini söyleyerek sözlerine başladı. Yönetim ve şuradan bahsetmenin haliyle vahiyden ve Hz Muhammed'in uygulamalarından bahsetmek olduğunu söyleyen Türkmen, resul ve nebi kavramlarının bunlarla ilintili önemli unsurlar olduğunu, resulün Allah'ın elçisi yani inzal olan vahyi iletenin, nebinin ise vahyin usvetul hesene şeklinde uygulayıcısının olduğunu söyleyerek bu farkın üzerinde durmak gerektiğini aktardı. Bu iki kavramdan resulün ilettiği nas bizim için bağlayıcı, nebinin nas ile ilgili tercihinin ise dönemsel değişebileceğini söyleyen Türkmen, konuşmasının devamında özetle şunları söyledi:

"Kuran'da "devlet" ifadesi geçmez, zaten devlet ulusal bir anlamı ve seküler bir formu içerir. Kuran'da yönetim ile ilgili sultan, melik, emanet, adalet ve şura kavramları geçer. Bunlardan sultan kavramı olumsuz olarak geçerken (14/27), melik kavramı;

1- olumlu anlamda hududullahı gözeten yönetici (2/246),

2- olumsuz olarak tuğyanı, ifsadı ve zulmü temsil eden yönetim (27/34),

3- halkın ihtiyaçlarını gözeten yönetim (12/54-56)

diye üç farklı şekilde geçmektedir. Otorite ile ilgili bu kavramlar geçerken, devletin mahiyeti ve işleyişi ile ilgili emanet ve adalet kavramları bizlere oldukça fazla veri sunmaktadır. Fakat Kuran ile olan irtibatın azalması ve dönemsel sıkıntılar sebebiyle kavramların özünden uzaklaşıldığı, kimi zaman bunların otoritenin menfaatleri için kullandığı görülmektedir. Örneğin Kuranda Allah'ın halifesi şeklinde bir tertip söz konusu değilken, otoriteyi güçlendirmek için bu şekilde kullanımlar söz konusu olmuştur. Hz Davud'un yeryüzüne halife edilmesi ile ilgili ayetten (38/26) yola çıkılarak Abbasiler döneminde emirul müminin halife olarak adlandırılmış ve bu söylem sonradan ilk dört emirul müminin içinde tertip edilerek "Raşid İmamlar" "hulefa-i raşidin" olmuştur.

Şura ile ilgili de aynı sıkıntılar söz konusudur. Şura ile ilgili temelde iki yaklaşım söz konusudur. Birincisi yönetici/başkan herhangi bir konu hakkında görüşleri alır sonrasında ise seçimi kendisi yapar. Seçilen sonuç görüşlerden biride olabileceği gibi görüşlerin dışında da olabilir. İkinci yaklaşım ise görüşler alınır ve bu görüşlerden en fazla destek görenin seçilmesidir. Burada günümüz tartışmalarıyla ilgili bir sıkıntı söz konudur. İkinci seçeneğin demokrasi olduğu tezi işlenmektedir. Bu tezi işleyeneler olayın şekilsel boyutuyla ilgilenmektedirler. Burada kaçırılan önemli nokta şudur; bu seçimin temel dayanağı Kuran ve sahih sünnettir. Bunların belirlediği daire içerisinde bir seçimden bahsedilmektedir."

Sözlerini başta şura kavramı olmak üzere konuyla ilgili çok fazla çalışmanın olmadığını belirterek bitiren Türkmen, konuşma sonrasında gelen soruları da cevaplayarak sözlerine son verdi.

 

uskudar-20151014-01.jpg

 

uskudar-20151014-02.jpg

uskudar-20151014-03.jpg

Önceki ve Sonraki Haberler