“Muhammedi Sünnet Anlayışımızı Kur’an ile  Ölçülendirme”

“Muhammedi Sünnet Anlayışımızı Kur’an ile Ölçülendirme”

Özgür-Der Başakşehir Temsilciliği, 19 Kasım Cumartesi gecesi temsilcilik binasında Prof. Dr Muhammed Nur Doğan’ın anlatımıyla aylık din usulü programlarından bir yenisini daha gerçekleştirdi.

Muhammedi sünnet anlayışımızı Kur'an ile ölçülendirme başlıklı konuyu anlatan Muhammed Nur Doğan şu görüşleri dile getirdi:

Kavramlar düşüncemizin temel taşlarıdır.Kelimeler de  kavramların ete kemiğe bürünmüş halidir. Bütün mesele aslında kavramlar sistematiğinde sınıfta kalmış vaziyette olmamızdır. Kavramlarımızda bir avamileşme, içeriğin boşaltılması, bir tahrip söz konusudur. Allahu Teala bir ayette diyor ki "Eğer biz bu Kur'an'ı bir dağa indirmiş olsaydık, Allah'ın korkusundan onu baş eğmiş parça parça olmuş görürdün.Bu misalleri düşünsünler diye insanlara veriyoruz''.  Bu ayete semantik ve siyak sibak açısından bakınca, metinleri bağlam içinde anlama alışkanlığıyla bakınca Allahu Teala kanaatimizce bu içerikle, bu bağlamla şunu demek istiyor. ''Dağları bile paramparça eden bu Kuran sizin kalbinizde bir hareket meydana getirmiyor, sizde hareket gerçekleştirmiyor. Bunun sebebi Kur'an'ın doğru anlaşılmaması hatta okunmamasıdır''. Böyle olunca, kavramlarımız ister istemez. Kuran'ın semantik alanının dışına, korunmuş o ilahi alanın dışına çıkarak başka kültürlerin, din haline gelmiş mezheplerin, telakkilerin etkisi altında vulgarize edilerek, başkalaştırılarak artık o kültürlerin içeriklerini ihtiva eder hale gelmiştir. Bu kavramların içerisinde sünnet kavramı da vardır hatta peygamberlik kavramı da vardır.

Bugün ki Peygamber algısı, mezhep ve tasavvuf kültürünün etkisi altında üretilmiştir. İslam ümmetinin içinde bulunduğu yozlaşmanın en temel göstergelerinden bir tanesi dil açısından maalesef yozlaşmış olmamızdır. Mevdudi, dört terim isimli eserinde  diyor ki, ibadet, din, ilah ve rab kelimeleri neden Kurandaki anlamlarını  vermiyor bize, biz bu kavramlarda ve  diğer kavramlarda Kuranın omurgasından  neden saptık. Sebeplerinden birisi olarak  saf, arı duru Arapçadan kopmaktan bahsediyor. Dilin yozlaşırsa mantığında yozlaşır, mantığın yozlaşınca okuduğunuz metin, konuştuğunuz kelam artık maksadı ifade edemeyecektir. Kavramlarımızdaki yozlaşmanın, içlerinin boşaltılmasının, tahrif edilmesinin getirdiği şey ve beşeri ve üretilmiş anlamlarla  Kur'ani kavramların içeriklerinin doldurulması dine beşeri bir müdahaledir. Dinin bir anlamda  kültürleşmesidir. Kültürlerimiz dinimiz değildir. Kültürlerimiz, toplumların sahiplendikleri, muhafaza etikleri şeyler olmalıdır. Ama din denilen şey, Allah  ile insan arasındaki bu hassas kavram sadece ve sadece ilahi kökenden, ilahi kaynaktan gelmiş haliyle idrak edilmelidir. Kültürün anlamına bakınca şunu görüyoruz insan eliyle üretilmiş, maddi ve manevi değerler bütünüdür. Kültürler, seküler kavramlardır. Kültürler üretildiği coğrafyanın, ortamın, zamanın ve mekanın etkisi altında oluşmuşlardır ve zaman ve mekana göre değişkenlikler arz ederler. Mezhepler ve tarikatlar toplumun kültürleridir. Mezheplerde insan eliyle üretilmiştir. Bu sebeple Hanefilik ile Şafiilik arasındaki fark şudur; İmam Ebu Hanife'nin doğduğu, büyüdüğü, mezhebini inşa ettiği toprakların etkisi, Şafiilikte ise Medine örfünün etkisi bulunmaktadır. İnsan ve toplumun eliyle üretilmiş bu kurumlar, üretildikleri toplumun  kültürel karakterlerini de yansıtır.

Program dinleyicilerin katkıları ve soru-cevap faslıyla sona erdi.

img_6107.jpgimg_6102.jpgimg_6100.jpgimg_6094.jpg

Önceki ve Sonraki Haberler