“Modernite Karşısında Aile Yapısının Yeniden İnşası”

“Modernite Karşısında Aile Yapısının Yeniden İnşası”

28 Mart Çarşamba günü Yalova Özgür-Der’de eğitimci – yazar Şefik Sevim “Modernite Karşısında Aile Yapısının Yeniden İnşası” konulu bir konferans verdi.

Konferansın açılışını, selamlama konuşmasıyla Yalova Özgür-Der temsilcisi İbrahim Şenbaş yaptı.

   Konuya, ''Aile niçin Önemlidir?'' sorusuyla başlayan Sevim, Aliya İzzetbegoviç'in "Elimizde en büyük sermaye aile kalmıştır. Sahip çıkılmalıdır'' sözüne vurgu yaparak şunları kaydetti;

   Aile bir cemaattir .Bizim cemaat algımızın önemi doğrultusunda aile kurumuna önemle sahip çıkılmalıdır. Bunun  önemini iki başlık altında açıklayabiliriz;

   1.Aile tasavvurumuz ve ilişkilerimizde hatalarımız nelerdir.2.Eş ve çocuklarla birlikte aile müessesesinde neler yapmak gerektiğinin inceliği.

  Ailede her bir bireyin manevi ağırlığı olmalı ve hissedilmelidir. Ancak  Peyami Safa'nın zihninde derin yer eden; ay ışığında beyaz başörtüsüyle Kur'an okuyan annesinin figürüyle, Said Nursi'nin;'' Hayatta çok dersler aldım ama en önemlisi annemin nasihatlarıdır'' sözünden yola çıkarak:'' Ben Müslüman bir nesil yetiştireceğim'' hassasiyetinde bir anneye sahip ailede anne; başlıbaşına bir okuldur. Bu örneklerde görüldüğü gibi, anne duruşu çok önem taşımaktadır.

   Ailede Sorumluluk bilinci oluşabilmesi için önem arzeden konuları şu şekilde sıralamıştır. Özetle;

   Kuralsız olan bir ailede sorumluluk bilinci oluşmaz. Sınırları zorlayan bir disiplin değil, bireylerin anlayabileceği ve uyum sağlayabileceği kurallar koymak önemlidir.6 yaş dönemlerinde çok rahat olan yapılarda 10 yaş dönemlerinde kaygılar ve yırtılmalar baş gösterir. Sosyal hayatta hiç konfor bozulmadan çocuğun yetiştirilmesi başkalarına havale edilen çocuklarda kişilik oluşamaz. Eğitim verilen okullara dahi müdahil olunmalı ve müdahale edilmelidir. Bir çok aile kusurlara odaklanarak sorun çözme yoluna gidiyor. Ancak kusurları abartmak, çocuğun ruh dünyasını öldürebilir. Mutluluklarımızı çocuklarımızın mutluluğuna feda etmek değil, mutluluğu paylaşmak gerekir. Yaşam gerçeklerini çocuklarımıza öğretmeliyiz. Özellikle Suriyeli aileler, yetimler vs. üzerinden paylaşma erdemini iyi vermeliyiz .Laik seküler hayatta yaygın bir yetiştirme yaklaşımı olan  ''çocuklarımızı üzmeyelim'' düşüncesi yanlıştır. Çocuklarımız bizi anlamıyorsa ve ruh dünyamızı paylaşmıyorsa ,onlarda bir hayat hikayesinin çıkması mümkün değildir. Konfor dünyalarına müdahale edilmelidir. Peygamber (A.s) örnekleri üzerinden, hayatta başarısızlık, hayal kırıklığı, engeller doğru anlatılmalı ve öğretilmelidir. Aksi takdirde sorumluluk bilincinin gelişmesi mümkün değildir. Şahsiyetlerinden ziyade çabaları övülmelidir. Bu hususta dengeli ve hakkaniyetli davranılırsa kendilerine olan özgüvenleri artar. Cezalandırma alışkanlığımızda maalesef o an hangi refleksi veriyorsak, verdiğimiz ceza da aynı mihval üzere oluyor. Doğrusu ise;en çok sevdiği şeylerden mahrum etmektir. Acı vermek, pişkinleştirir, arsızlaştırır. Bu durum ailede vicdan azabına dönüşür. suçun onaylandığı ve her haddi aşmada sessiz kalıntığı ortam, hatalıdır. Aile içinde hiyerarşide gevşek yapı olursa çocuk huzuru başka yerde arar ve bu çok tehlikelidir. Ancak ailede hakkaniyetli bir disiplin anlayışı mecutsa, çocuk güven duyar. Araştırmalara göre 16 yaş grubu çocukları eve bağlayan en önemli şey, eşya ve malzemelerdir. Ev, ne  showroom ne de bomboş olmalıdır.

      Çocukların kendilerine ait ve özgü ruh ve bedeni vardır. Zarafetin oluşabilmesi; bunlara sert değil saygıyla dokunulabilmesi ile alakalıdır. Görevlendirmelerde ise standartlık doğru değildir. kimin gücü yeterse, kim ehilse ve kim uygunsa görev dağılımı en doğrusudur.

   Son dönem evliliklerde kriz yönetimi zaaflıdır. Çünkü alttan alma anlayışı kaybolmuştur. Dil sorunu önemlidir. Özellikle eşler arasında oluşan yapay dil, evliliğin ne kadar zayıf temeller üzerinde durduğunu gösterir. Dil, duaya dönüşmelidir. Hürmet, samimiyet, tevazuya uygun bir tarz olmalıdır. Popüler kodlarla dil geliştirilmemelidir Yine genç evlilerde feminist refleksler yoğun yaşanıyor. Ne feminist ne de feodal ayrıcalık olmamalıdır Çünkü eşler birbirlerinin velileridir. Rasyonel bir tutumla eşler, birbirlerinin ailelerine sorumluluklarında imtina etmemelidirler. Sarp yokuşa talip olduğumuz şey; bazen bu fedakarlık olabilir. İstişare geleneğimiz olmalıdır. Bazen sorunlarımıza bağlı olarak ev oturumları önemlidir. Bu anlamda mutlaka akşam yemekleri beraber olmalıdır. Etkinliklere beraber katılınmalıdır.

   Günümüz çocuklarında aşırı özgüven patlaması çok yaygınlaşmıştır Bu, bir noktaya kadar iyidir. Ama bir noktadan sonra kibre dönüşür. Mütevazilik öğretilmelidir. Peygamber A. s. ın Mekke fethindeki mütevazi tavrı güzel bir örnektir. ununla birlikte çocuk yetiştirmede geleneksel fıkha takılı kalınmayıp gelecek tasavvurunu doğru kurgulamalıyız. Popüler kültürde zevk ü sefanın azdığı bir zamanda zevklerimiz hususunda kendi formlarımızı oluşturabilmeliyiz. Mekanlar bizim kimliğimizi yansıtacak tarzda olmalıdır ve sosyal ilişkilerimize yakın mekan standartları tercih edilmelidir. Sanat, estetik, eğlence anlayışımızı geliştirebilmeliyiz. Çünkü günümüzde hayat durağan değildir, hızlı bir akışı vardır. Gençlerimize kaliteli zamanlar ayırabilirsek, alternatifler  geliştirebilirsek sanal alemin tutsaklığından kurtarabiliriz. Tarz, iletişim biçimi, eğlenceler, mekan biçimi, bizim değerlerimiz doğrultusunda geliştirilmelidir. Sosyolite çok önemlidir. Çocukların sosyal gelişimi, etkileştiği sosyal çevreyle çok ilgilidir. Çocuklar mekanik olanlardan uzaklaştırılması için hayata katılmalıdır. Televizyon vs. gibi bizim kontrolümüz dışındaki araçlarla kemalat yakalanamaz. Biz sahada olursak onlara örneklik gösterecek şahidlik olur.

whatsapp-image-2018-03-29-at-14.07.59.jpg

whatsapp-image-2018-03-29-at-14.04.10.jpg

whatsapp-image-2018-03-29-at-14.06.32.jpg

 

Önceki ve Sonraki Haberler