“Sol ve Sosyalist Çevreler” konuşuldu

“Sol ve Sosyalist Çevreler” konuşuldu

Özgür-Der İzmir Şubesi'nin düzenlediği alternatif eğitim seminerlerinin bu haftaki konuğu Musa Üzer, “Türkiye'de Sol ve Sosyalist Çevreler”i anlattı.

"Marksizm de liberalizm gibi aydınlanmanın ürünüdür. Dinin belirleyiciliğinin devredışı kalmasıyla birlikte bu ideolojiler onun yerini doldurma iddiası taşımaya başladırlar." diyerek sözlerine başlayan Üzer, "Dinin yerini doldurma iddiasındaki bu ideolojiler, bütün olup biteni tanımlama hedefi güderler." dedi.

 

Türkiye'de sosyalizmin yaygınlık kazanmasında 1917 devriminin büyük etkisinin olduğunu belirten Üzer "Sosyalizmin antiemperyalizm iddiası ve SSCB devrimi gibi somut sosyal başarılar, sosyalizme olan ilgiyi artırmıştı. Buna rağmen TKP önderlerinin, TC kurucuları tarafından katledilmesi olayını SSCB'nin yuttuğunu görüuyoruz. Tekrardan kurulan TKP ise, TC tarafından kullanılıyor. Nazım Hikmet, Hikmet Kıvılcımlı, Mihri Belli gibi isimler Kemalist devletin zindanlarına giriyor ama sistemi meşrulaştırıcı söylemleri de var. Kemalizmi ileri bir hamle olarak değerlendiriyorlar. Türkiye solu dine hep mesafeli. 1920'lerin öne çıkan isimlerinden Mustafa Suphi ve çevresinde ise böyle dışlayıcı bir tutum yok. Ortadoğu'daki sol hareketler arasında İslam'a en çok karşı olanlar Türkiye'dekiler" şeklinde konuştu.

 

Üzer, sözlerini çöyle sürdürdü: "Solun yakın dönemdeki tarihsel seyrine bakınca da ilginç durumlarla karşılaşıyoruz. 27 Mayıs'ta darbe destekçisi çevreler görüyoruz solda. Hikmet Kıvılcımlı, Millî Birlik Komitesi üyelerinden daha ilerici adımlar atmalarını isteyebiliyor. 68 kuşağı da Kemalist perspektiften çok uzak değil. 61 Anayasası sola özgürlük alanı açtı; 80 anayasası ise sağa ve Türk-İslam düşüncesine. Mısır'da, Irak'ta, Endonezya'da sol ordu ile işbirliği yapıp darbeleri destekliyor; SSCB de NATO 'ya ve CENTO'ya karşı bu darbeleri destekliyor. Türkiye İşçi Partisi, 1965'te %3,5 oy ile 15 miletvekili çıkarıyor. TİP içinde sosyalist devrim ile milli demokratik devrim tartışması var. Latin Amerika ve Çin devrimlerinin atmosferi hakim. MDD'ciler, sosyalistler ve Kemalistler ilericidir diyor. 1968'de çeviri eserlerle, solun en ortodoks yorumu olan Stalinizm keşfediliyor. Legal hareketler, yükselen devrimci dalgayı karşılayamıyor. Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya gibi isimlerin önderliğinde silahlı mücadele başlıyor. Kemalizme karşı en ciddi eleştiriyi Kaypakkaya koyuyor. Diğer sol önderlerin ve örgütlerin kemalizmle ilişkileri ayyuka çıkmış durumda. THKO savunmasında, Deniz Gezmiş söyleminde Kemalizmle işbirliği var. 1930'ların sonundan itibaren komünist olmak yasaktır; bunun yerinde yine CHP ilkelerinden inkılapçıkla ilintili olan 'devrimcilik' kullanılıyor. 1965'te ismet İnönü, CHP'nin ortanın solunda olduğunu söylüyor. CHP ve sol arasındaki bütünleşmeyi sağlama çabasını, Doğan Avcıoğlu'nun çıkardığı Devrim gazetesi güdüyor. 1971 muhtırasından sonra 1974 CHP-MSP affıyla yeni örgütlenmeler görülüyor solda. 1974-1980 arası, sol kesimin sistemden en fazla ayrılmış zamanı. 12 Eylül'den önceki kitleselleşmeyi, devrime giden yol zannediyorlar. Sadece Türkiye'de değil, dünyada sol krize giriyor; Varşova Paktı çöküyor".

 

Solun genel fotoğrafının cuntacılıkla akrabalık olduğunu ifade eden Üzer,  "Ne şeriat ne darbe" söyleminin ve 28 Şubat ile 27 Nisan darbelerinde bu durumun belirginleştiğine dikkat çekti.

 

Üzer, solun üzerinde surulması gereken olumluluklarını ise şöyle sıraladı:

 

- Ciddi bir mücadele geleneği

- Sistem karşısında tavır alma çabası

- Devrim hedefi

- Anti-emperyalizm

- Kapitalist siteme ilişkin eleştiriler

- Örgütlülük

- Ölüm oruçları özelinde dava için kendini feda edebilme durumu

- Enternasyonalizm

- Milliyetçilik karşısındaki duruş

- Titr, ünvan ve akademik kariyer sahibi olmayı önemsemeyip halkla bütünleşebilme

 

İkinci bölümün yapılan tartışmalarla ve sorulan sorularla program sona erdi.

 

Fazlı İnderin / Haksöz-Haber

Fotoğralar: Yakup Takır

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Haberler