Birbirimize Karşı Sorumluluklarımız Nelerdir?

Birbirimize Karşı Sorumluluklarımız Nelerdir?

Bartın Özgür-Der'de Zehra Özdemir, hanım katılımcılara “Mü'minlerin Birbirlerine Karşı Sorumlulukları” konusunu anlattı.

YAKUP KARA / HAKSÖZ-HABER

Özgür-Der Bartın Temsilciliği'nin hanımlara yönelik seminerinde Zehra Özdemir, “Mü'minlerin Birbirlerine Karşı Sorumlulukları” konusunu anlattı.

Zehra Özdemir; Kur'an'a göre, insanoğlunun Allah'ın yeryüzüne yerleştirdiği bir halife olduğunu (Bakara, 2/30; Neml, 27/62), yani insanoğlunun yeryüzünü imar ve ıslah etmede sorumlu tutulduğunu, emaneti yüklenmesini anlamlı kılan şeyin, onun sahip olduğu irade olduğunu (Şems, 91/8), insanın sorumlu yaratıldığını ve sınanacağını (Mülk, 67/2) hatırlatarak konuşmasına başladı.

İnsan sosyal bir varlıktır. Bu sosyallik içerisinde sorumluluklarımızın neler olduğu hususunda, Kur'an ve Hz. Peygamberin pratiği yolumuzu aydınlatmaktadır. Bu bilinci kuşananları, müminleri Rabbimiz kardeş olarak tanımlar. İnanan erkek ve kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder kötülükten men ederler. (9/Tevbe, 71) İyilik ve takva üzerinde yardımlaşır, günah ve düşmanlıkta yardımlaşmazlar. (5/Maide, 2) Allah'tan korkarlar. Islah sorumluluğu içerisinde zulme karşı tavır alırlar. Adaletin tesisi için çaba sarf ederler. (5/Maide, 8) Zulmü bertaraf etmek ve adaletin sürekliliğinin sağlanması için birbirleriyle dayanışma ve yardımlaşma içerisinde olmak, bünyanun mersus olmak durumundadırlar. (61/Saf, 4) Bu yapıyı oluştururken fert olarak fedakarlıkta bulunmak, özverili gayretler ortaya koymak, başkaları için de yaşayabilmek, onlardan gelebilecek sıkıntılara katlanabilmek gerekmektedir. Sabretmek, affedici olmak, fevri hareketlerden kaçınmak, doğru faydalı olanı yapmak, güzel üslupla anlatmak dikkat edilmesi gerekenlerdendir. Pek çok ayette toplumsal hayatı düzenleyen hükümler vardır. Kur'an ile her daim irtibatlı olmak ve sorumluluk bilinci içerisinde Resulün ortaya koyduğu pratikleri örnek alarak hayatımızı düzenlemek gerekmektedir.

İslam dininde iman bağıyla bir araya gelenler kardeş olarak kabul edilmektedir. (49/Hucurat; 10) Kardeşlik kavramının doğru anlaşılması ve gereğince amel edilmesi yaşanılan pek çok sıkıntının, anlaşmazlığın ve verimsizliğin çaresi olabilecektir. “Haklarına tecavüz edildiği zaman, birlik olup karşı koyarlar.” (42/Şura; 39) Yeryüzünün neresinde yaşıyor, hangi dili konuşuyor olurlarsa olsunlar bütün Müslümanlar birbirlerinin kardeşidirler. Bu bağ iman ve takva esasından kaynaklanan din kardeşliği bağıdır. Cahiliye döneminin en acımasız şartlarını yaşamış olan o günkü Arap toplumu içinden, vahyin aydınlatıcı ışığı ve resulün rehberliği ile müminlerin kardeşliği temelinde örnek bir toplum çıkabilmiştir. Muhacir-Ensar ilişkisi kardeşliğin ne anlama geldiğinin en mükemmel örneğidir. Kur'an'da şöyle ifadesini bulmuştur: “Kendilerinden önce o yurdu Medineyi hazırlayıp imanı gönüllerine yerleştirenler ise kendilerine hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı da içlerinde bir ihtiyaç duymazlar. Kendilerinde ihtiyaç olsa bile kardeşlerini kendi nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin cimri ve bencil tutkularından korunmuşsa işte onlar felah bulanlardır.” (59/Haşr; 9) Kişilerin sahip oldukları imkânları, değerleri ve olumlulukları birbirleriyle paylaşmalarının; fedâkârlık ve sorumluluk gerektiren hallerde zorlukları el birliğiyle aşmanın; karşılıklı olarak birbirlerini ve yapılarını geliştirmenin yolu kardeşlik bağının sağlam kurulmasından geçmektedir. Kardeşlik bağının temelinde Allah için sevmek ilkesi vardır. Bu ilkeye bağlı olarak müminlerin her şeyden önce birbirlerini sevmesi, gerçek anlamda kardeş olması, yakınlaşması lazımdır. Ve bu yakınlık irademiz dışında gelişen ilişkilerden farklı olmak zorundadır. Bu, ne dışımızda belirlenen etkenlerin sonucunda ortaya çıkan (kan bağıyla kardeşlik, akrabalık gibi) tabii bir bağdır; ne zorunlulukların dayattığı (aynı işe atanmışlık, sıra arkadaşlığı gibi); ne de gayrı ihtiyari olarak ortak mekânı paylaşmanın getirdiği (komşuluk gibi) bir yakınlıktır. İslami kardeşlik bağı bu sayılanlardan farklı, hatta birlikte mücadelenin zorunluluk olarak gerektirdiği dayanışma ilişkisinin de üzerinde bir bağdır. Kur'an-ı Kerim'de müminlerin özellikleri sıralanırken, aralarında olması gereken ilişkinin, gerektiğinde "...(kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederler..." şeklinde vurgulanması dikkat çekicidir.

Zulmün acımasızca yaşandığı, manevi değerlerin yozlaştırıldığı, basit menfaatler uğruna karşılıklı diyaloğun terk edildiği, dostlukları menfaat ilişkilerinin belirlediği günümüz toplumunda Müminlerin birbirini inciten, aralarındaki tesanüt ve dayanışmayı zedeleyen, şefkat, sevgi, merhameti azaltan davranışlardan kaçınmaları gerektiğini söyleyen Zehra Özdemir, ortak hedeflerin ve fikri tutarlılığın korunması için çaba göstermenin, kardeşlik zemininin güçlenmesi için de çaba göstermek anlamına geldiğini, "...birbirinizle çekişmeyin, yoksa korkuya kapılırsınız, devletiniz gider..." (Enfal, 8/46) ayetinin her daim hatırda tutulması gerektiğini, kardeşliğin tesisi kadar korunması ve sürdürülmesinin de önem arz ettiğini vurguladı. Özdemir, “Her bir Müslüman üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmelidir.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

 

Önceki ve Sonraki Haberler