Resmi eğitim sistemini eleştirerek sözlerine başlayan Eker, temel konulardaki kirliliğimizin nasıl bir algı sorunu yarattığını işledi. Zümer suresinden hareketle her gecenin bir ölüm, her sabahın bir diriliş olduğu geçeğinin altını çizdi.

Yaptığımız amellerle ilgili Allah yerine insanları merkezde tutmamız sorununu irdeleyerek bu konuda Kur'an'ın bilgiden ziyade bize bilinci kazandırdığını ifade etti. Ahiret bilincinin sağlıklı netleşmesi için Allah'ın rahmetiyle aramıza engelleri koymamamız gerektiği tespitini yaptı. Allah ile aramıza engeller koyduğumuzda başkalarının bizi kirletebilme riskini arttırıyoruz anlamına geldiğini vurguladı.

Günümüz bazı hoca efendilerinin sulandırılmış fetvalarla kitlelerde ahiret bilincinin anlam kaymasına sebebiyet verdiğini açıkladı.

Modern insanın ahiret tasavvurunda yeterince yoğunlaşmadığı, dünya cazibelerine kaptırmasının bu tasavvura en büyük engel teşkil ettiğini açıkladı. Ahiret bilincini oluşturmamızla ilgili toplumsal bir sorunun da hayırlı amelleri sekteye uğratıcı mazeret üretme alışkanlıklarının olmasıdır dedi.

Ahireti çok uzak görmemize neden olan tarihsel sebepleri irdeleyerek, kelami cedelleşmelerin sorunla ilişkisini açıkladı.

Gece ıssızlığında kendimiz üzerinde yoğunlaşarak ibadi dünyamızı zenginleştirerek, dış dünyamızın sessizliğinde kozmik alemle bütünleşerek ahiret tasavvurumuzu canlandırmamızın "insan olma" kimliğimiz açısından gerekliliğine değindi.

Ahiret hazırlığımızın eksikliği dünyevi hırslarımızı tetiklemektedir. Neşemizi, öz güvenimizi, doğallığımızı bozmaktadır. "Ne yapmalı?" sorusuna pratik hayatımızdan somut örneklerle cevap vermeye çalıştı. Kur'an üzerinde yeniden yoğunlaşarak bir zihin inşasının önümüzü açacağını belirtti.

Sevgimizi, korkularımızı, sığınmalarımızı, tesellilerimizi yeniden gözden geçirme gerçeğine değinerek dünyevi kaygıların bizleri cehenneme götüreceği gerçeğinden hareketle somut uyarılarda bulundu. Dua ile sunumunu bitirdi.

Meryem Sevim / Haksöz Haber - Batman