Dijitalleşen dünyada müslümanlar

Dijitalleşen dünyada müslümanlar

Özgür-Der Batman Şubesinin gerçekleştirdiği aylık seminerler kapsamında, Musa Üzer’in sunumuyla ‘’Dijitalleşen Dünya ve Müslümanlar’’ konulu seminer gerçekleştirildi.

Musa üzer sözlerine günümüzde Müslümanların, ‘’Nasıl bir dünyada yaşıyoruz?’’ sorusunu çok az sorduğunu ve hayatı/dünyayı doya doya yaşayacakları bir mekan olarak gördüğü eleştirisini dile getirerek başladı.

Modernizm öncesi toplumların kendi coğrafyalarında yaşayıp, belli bir zaman geçtikten sonra geçip gittiklerini fakat modernizmin toplumu/toplumları örgütleyerek teorize edilmiş bir dünyaya mahkum ettiğini söyledi

Batı’nın ortaya koyduğu paradigmanın bugün tüm insanların bakış açısını belirlediğini, bu paradigmanın ise hayatın tanziminin ilahi olandan, insanın kendi aklına ve nefsine göre tanzimine doğru yer değiştirmesi olduğunu ifade etti. Bu paradigma değişimiyle ortaya çıkan devlet modeli ekonomiden tutun, eğitim sistemine, kişilerin nasıl yemek yiyeceğine, nasıl giyineceğine, aile yapısını nasıl oluşturacağına kadar tüm hayatına müdahale etmeye başladığını belirtti.

Dünya bu seyirde ilerlerken, Müslümanların da bu paradigmadan az veya çok etkilendiğini söyleyen Üzer, hepimizin bu cahili, insanı kuşatan, milliyetçi ulus devletin içinde gözlerimizi açtığımızı fakat Müslümanlık vasfının da tam da bu noktada ortaya çıkması gerektiğinin yani Müslümanlığın, bu cahiliye unsurlarından kurtulma çabası olduğunun altını çizdi.

img-20220312-wa0042.jpg

Batının ortaya kurduğu paradigmanın teknoloji devrimi yaptığını, bizlerin de bu teknolojileri düşünmeden ihraç ettiğimizi fakat Müslümanların ihraç edilen her aracın kendisiyle berber bir anlayış / zihniyet / ahlak getirdiğini fark edemedikleri eleştirisinde bulundu.

Mekana aitlik hususunda sabit telefonlar ve cep telefonları üzerinden örnek veren Musa Üzer; ‘’Telefonlar sabit iken bir mekana aitlik vardı. İnsanlar birbirlerine ancak o mekandan ulaşacağını bilir, ona göre fazla mobilize olmamaya çalışırdı. Cep telefonları ile beraber mekana aitlik ortadan kalkmış, iletişim soyutlaşmış ve bedensizleşmiştir. Cep telefonları insanların kimliklerini sarsmış, farklı kimliklere bürünmesine neden olmuştur.’’dedi.

img-20220312-wa0054.jpg

Bu sorunların sadece Müslümanları değil, en başta batıda yaşayan dindarları etkilediğini söyleyen Musa Üzer, bu tartışmaların 2000’li yıllardan sonra Müslümanların gündemine düştüğünü söyledi.

Anne-Babalarımızın dijitalleşme hususunda direnç sahibi olduklarını, inançlarına aykırı bir teknolojik aleti evlerinin içine sokmayı reddettiklerini, fakat 2000’li yılların akabinde bu araçların büyük bir iştahla Müslümanlar tarafından kabul edildiğini belirtti.

Musa Üzer, modernitenin en önemli özelliğinin insana istediği/peşinde olduğu duyguyu hissettirebilme gücü olduğunu belirterek, bu noktada en önemli görev üstlenen platformun sosyal medya platformu olduğunun altını çizdi. Sosyal medya platformlarının insanların özgürlük duygularını okşayarak, kendilerini özgür hissetmelerini sağladığını ve bu sözde özgürlüğü ne engelliyorsa (din, örf, aile) hepsine karşı cephe alınması gerektiği fikrini zihinlere pompaladığını ifade etti.

Sosyal medyanın emperyalist/kapitalist sistemin en önemli pazarlayıcısı konumunda olduğunu, kişinin neyi sevmesi, neyi giyinmesi, nereye gitmesi, neyi izlemesine v.s dair görseller/uyarıcılar/mesajlarla zihinlere nakış nakış işleyerek insanları yönlendirdiğini ve bu enformasyona maruz kalan insanların bu noktada aldıkları kararları kendilerinin aldığını zannettiklerini belirtti.

img-20220312-wa0061.jpg

Son olarak, Sosyal medyada devamlı paylaşılan selfilerin/yemek fotoğraflarının/gidilen lüks mekanların kişinin kendisini merkeze alarak zamanla narsizm hastalığına dönüşmesiyle sonuçlandığını, biz Müslümanlar için gerçek, birbirimizin yüzüne bakabildiğimiz, sahici, samimi cemaat ortamlarının gerekli olduğunu, sosyal medyanın bir kaçış yeri olarak görüldüğünü fakat sosyal medyanın bizlere dinginlik ve huzur sağlamayacağını bu beklentinin beyhude olduğunu, insana dinginlik ve huzur verecek tek şeyin Allah’ı zikretmek olduğunu belirterek sözlerini tamamladı.

Seminer soru-cevap ve katılımcıların katkılarının akabinde sona erdi.

Önceki ve Sonraki Haberler