Bingöl Özgür-Der’de ‘Tevhid Tarihi’ dersleri başladı

Bingöl Özgür-Der’de ‘Tevhid Tarihi’ dersleri başladı

Özgür-Der Bingöl Şubesinin uzun yıllardır gelenek haline getirdiği Çarşamba Derslerinde yeni dönemde Tevhid Tarihi üst başlığında belirlenen Kur’an’da Zikredilen Peygamberlerin Hayatı dersleri işleniyor.

Çarşamba Derslerine bu hafta Hz. Âdem’e isimlerin öğretilmesi konusuyla devam edildi. Özgür-Der Bingöl şubesi yönetiminden Abdurrezak Dervişoğlu’nun sunumunu yaptığı ders, Bakara suresi 31-33 Ayetleri okunarak başlandı:

  • وَعَلَّمَ آدَمَ الْأَسْمَاءَ كُلَّهَا ثُمَّ عَرَضَهُمْ عَلَى الْمَلَائِكَةِ فَقَالَ أَنْبِئُونِي بِأَسْمَاءِ هَؤُلَاءِ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ؛ قَالُوا سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَا إِلَّا مَا عَلَّمْتَنَا إِنَّكَ أَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ؛قَالَ يَا آدَمُ أَنْبِئْهُمْ بِأَسْمَائِهِمْ فَلَمَّا أَنْبَأَهُمْ بِأَسْمَائِهِمْ قَالَ أَلَمْ أَقُلْ لَكُمْ إِنِّي أَعْلَمُ غَيْبَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَ أَعْلَمُ مَا تُبْدُونَ وَ مَا كُنْتُمْ تَكْتُمُونَ﴿بقره:۳۱-۳۳﴾

 

 “Ve Âdem’e bütün isimleri öğretti. Sonra bunları meleklere gösterip “Sözünüzde doğru iseniz şunların isimlerini bana söyleyin” dedi. 

 “Seni tenzih ederiz! Bize öğrettiğinden başka hiçbir bilgimiz yoktur. En kâmil ilim ve hikmet sahibi şüphesiz sensin” cevabını verdiler. 

 “Ey Âdem! Bunların isimlerini onlara bildir” dedi. Onlara bunların isimlerini bildirince de “Size ben göklerin ve yerin gizlisini kesinlikle bilirim; yine sizin açıkladığınızı da gizlediğinizi de bilirim demedim mi!” buyurdu.”

Devamında ayetlerin tefsirlerde geçen bazı açıklamalarını aktaran Dervişoğlu; bilginin mahiyeti, isim bilgisinin anlamı ve melek kavramı üzerinde durdu.

Âdem’in isimler bağlamında  Marifetullah bilgisine sahip olduğunu bu bilgi türünün de Allah tasavvurunu sahih bir zemine oturtan en yüksek bilgi olduğunu ifade etti.

İsim bilgisinden anlaşılması mümkün olan diğer bilgi türünün eşyanın sıfatları, özellikleri, fonksiyonu, değeri ve mahiyetiyle ilgili bilgi türü olduğunu bunun da; varlık ve tabiat bilgisi yani marifetülhalk olarak tanımlamanın mümkün olabileceğini ve bu iki bilgiye bağlı olarak Adem’e verilen isim bilgisinin varlıklara isim koyma dil üretme yeteneği olduğunu aktardı. Burada bir mukayese ve eleştiri yapılmasının zorunlu olduğunu ifade eden Dervişoğlu,

İnsanı, hayatın ve varlığın merkezine koyan bilgi üretmenin bütün süreçleriyle insana ait olduğunu kabul eden ve bu kabul ile insanı, İlahlaştıran; emanetçi değil de malik/asıl sahip olduğu vehmine kapılan pozitivist ve hümanist dünya görüşünün aksine İslam, insana bilgiyi de bilgi edinme potansiyelini de Allah tarafından verildiğini hatırlatır. Tenzili/verili potansiyel ve donanım sayesinde nihayet insan, ilahi rehberlik ile bilgi üretme noktasında kemal yürüyüşünü sürdürür diyerek sunumunu Ali Bulaç’ın Kur’an dersleri tefsirinden ilgili ayetlerin sonuç kısmıyla bitirdi:

İnsanın bu bilgiyle gaflete düşmemesi için dikkat etmesi gereken hususlar vardır. Asıl önemli olan da bu hususlardır. Buna göre;

1- Bu yetenek ve kapasiteyi veren Allah’tır. İnsan her ne biliyorsa ve her neye sahipse tamamı Allah’a aittir.

2-Her şeye rağmen insanın bilgisi mutlak değildir. Bütün varlığın hakikatini, mahiyet ve ilmini kuşatamaz. Çünkü insan uluhiyet ve rububiyyete ortak değildir. Allah’ın ilmi mutlak, insanın ilmi izafidir.

3-Bilgi bir güç olarak ilahi emirlere karşı ve canlıların zararına kullanılamaz. Bilginin gayesi ahlakı ikame etmektir. İnsan ancak ahlaki erdemlerle felah bulur.

Program katılımcıların soru ve katkıları ile sona erdi.

whatsapp-image-2023-09-14-at-13-42-05.jpeg

 

Önceki ve Sonraki Haberler