
Bingöllü kadınlardan Küresel Gazze Yürüyüşü
Özgür-Der Bingöl Şubesi Hanım komisyonu “MARCH TO GAZA” Küresel Gazze Yürüyüşü dayanışması için yürüyüş ve bası açıklaması gerçekleştirdi.
İkindi namazı sonrası toplanan hanım katılımcılar, ellerinde Filistin ve Tevhid bayraklarıyla sloganlar eşliğinde Hacı Hıdır Camii’nden Türk Telekom kavşağına doğru yürüyüş başlattılar. Filistin ve Gazze için düzenlenen brandalarıyla birlikte slogan atarak yürüyüşe devam ettiler.
Sunuculuğunu Zerya Tunç’un yaptığı program, Ayten Tunç’un konuşması ve Şule İrem Boğatekin’in duası ile sonlandı.
Ayten Tunç konuşmasına, Peygamberleri, Hz. Muhammed’i, onların yol arkadaşlarını, Filistinlileri ve dünya üzerinde insan kalabilen herkesi selamlayarak başladı.
Tunç konuşmasına şöyle devam etti:
“Bugün dünya üzerinde artık yeni bir dönem başladı. Filistin mücadelesiyle beraber insan olabilen herkesin vicdani olarak sessiz kalamadığı günleri yaşıyoruz. Bir yıl 8 ay bir hafta bir gündür Gazze her gün ölüyor, biz de onlarla beraber ölüyoruz. Gazze her gün bombalanıyor, biz de onlarla beraber boğuluyoruz. Gazze ağlarken biz de ağlıyoruz. Benzerini tarihin en barbar medeniyetlerinde dahi görmediğimiz korkunç olaylara şahitlik ediyoruz. Kur’an-ı Kerim’de Buruç Suresi’nde Ashab-ı Uhdud olayıyla bize anlatılan ateşten hendekler gibi kardeşlerimizin yakıldığını ve Siyonist katillerin keyifle onları seyrederek alay ettiklerine şahitlik ediyoruz. Aynı zamanda tarif edilemez acılar çektirilen bir milletin hayranlık uyandıran sabrına, sebatına, dik duruşuna, izzet ve şerefine şahitlik ediyoruz. İman gücünün uçak, tank ve gelişmiş tüm silahlardan daha üstün olduğuna şahitlik ediyoruz. Küçücük bir çocuğun bile eline aldığı taşın onları nasıl korkuttuğuna, nasıl titrettiğine şahitlik ediyoruz.
Var oldukları günden beridir öncelikle kendilerine gönderilen peygamberlerin imtihanı olan, yine Medine döneminde Hazreti Muhammed’in (sav) ve sonrasında da tarih boyunca tüm Müslümanların ve dünyanın başına bela olan Siyonist Yahudilerin, adeta kuduz bir hayvan refleksiyle dünyanın her yanına saldıran vahşi yüzleriyle yüzleşiyoruz. Bu Siyonist katil çete ve işbirlikçileri var oldukça, dünyanın hiçbir yerinde hiçbir insan ve hiçbir Müslüman artık güvende değildir. Bizler aciz davrandıkça onlar iyice saldırganlaşmakta ve bundan güç almaktadırlar. 7 Ekim’den beri yaşanan sadece Filistin’e ait bir savaş değil, ayrıca tüm dünyadaki Müslümanların psikolojik olarak yıpratılmasına yönelik bir süreç sürdürülmektedir. O yüzden hepimiz karınca misali yaptıklarımızın büyük çarelere dönüşmesi için elimizden gelenin fazlasını yapmalıyız. Sessizce evlerimizde uyuyamayız. Hiçbir şey olmamış gibi davranamayız. Filistin’deki her ferd, her çocuk, her kadın, herkes kendine düşeni fazlasıyla İslam onurunu korumak için yapıyor hem de en izzetli şekilde. O yüzden bizler de onların bu savaşına karşılık, bu utançla kalmamak için neler yapabiliriz buna bakmalıyız.
Bugün gelinen noktada artık meselenin sadece Filistin değil, insanlık meselesi olduğunu fark eden her vicdanlı insan, küresel intifadanın bir parçası olmak için harekete geçti. Tüm dünyada insan olarak kalabilen herkes elinden geldiğince bir yol arıyor ve imkânları zorluyor Gazze’ye ulaşmak için. Daha önce Mavi Marmara’yla başlayan süreç, şimdi Madleen’le haykırışa dönüşen yürekler, bugün Mısır sınır kapılarını zorluyor. Ağlayarak Gazzeliler için yardım dileyen, gözyaşı döken ehli kitaba şahitlik ediyoruz. Bu vicdan intifadası susmamalı ve sesi her geçen gün daha fazla çıkmalıdır. Onların sesini olduğumuz şehirlerde bizler de duyurmalıyız. Bu daha birinci dalgaydı. İkinci dalga, üçüncü dalga hiç fark etmez; bu soykırım bitene kadar durmadan yeni hareketler başlatılmalı ve en önde biz yer almalıyız. Yoksa bu utançla asla Allah’a, çocuklarımıza, torunlarımıza, tarihe hesap veremeyeceğiz.
Allah Kur’an-ı Kerim’de ne diyordu: Sizden az bir inanan grup, onların büyük ordularına bedeldir. Siz Allah’ın dinine yardım edin ki Allah size yardım etsin. Muhakkak ki Allah’ın vaadi haktır ve biz bugün Filistin’de bunun bütün örneklerini görüyoruz. Dünyanın süper güçleri, zor şartlara rağmen, yoksunluklarına rağmen savaşan mücahitleri yok edemediler.
Yine Kur’an’da, ehli kitap ile ortak bir söz üzerinde bulunmakla ilgili bir ayet var. Evet, bugün Filistin sayesinde dünya öyle bir noktaya geldi ki artık din, dil, ırk ayrımı yapmadan herkes adalet üzerine, hak üzerine, insanlık üzerine ve vicdan üzerine birleşebilmektedir. Bu küresel intifada bunun göstergesidir. Artık geri dönüş yok. Geçmişte nasıl gemileri yaktıksa, şimdi de Filistin için yeniden gemileri yakacak, denizden, karadan, havadan bulduğumuz her yoldan onlara ulaşmak için koşacağız.
Susmayacağız, Konuşacağız, Yazacağız, Haykıracağız.
Son nefesimize kadar burada olduğumuzu her gün dile getireceğiz. Son nefesimize kadar Filistinli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu haykırmaktan vazgeçmeyeceğiz. Bugün eğer bulunduğumuz şehirlerdeysek bu bizim acziyetimizin, imkânlarımızın kısıtlı olmasından veya sınırlara gitmeye yol bulamayışımızdandır. Her Müslüman’ın kalbinin orada olmak istediğinden eminiz.
Şahit ol ya Rab, yüreğimiz, ellerimiz, sesimiz Filistin için alev alev yanıyor.
Şahit ol ya Rab, kalbimiz Hayber’in fetihleri için çarpıyor.
Nasip et ya Rabbi bizlere Muzaffer Filistin’in özgürlüğünü.”
Sözlerini tamamlayan Ayten Tunç, dua için sözü Şule İrem Boğatekin’e bıraktı. Boğatekin’in yaptığı dua ile program sona erdi.