Çorum'da “Siyasal Eylemliliğin Mantığı” Semineri

Çorum'da “Siyasal Eylemliliğin Mantığı” Semineri

Özgür-Der Çorum Şubesi’nde devam eden Pazar seminerlerinde bu hafta Bülent Gökgöz, “Siyasal Eylemliliğin Mantığı ve Hedefleri” konulu bir seminer sundu.

"Siyasal Eylemliliğin Mantığı ve Hedefleri" konulu bir seminer sunan Özgür-Der Çorum Şubesi Başkanı Bülent Gökgöz, konuşmasına, Çorum'da kimi kuruluş ve duyarlı insanlarla birlikte gerçekleştirdikleri eylemliliklerin temel mantığının ve nelerin hedeflenmesi gerektiğinin sağlıklı bir şekilde kavranabilmesi açısından konunun önemli olduğunu belirterek başladı. Başta kendimize ve çevremizde gündem oluşturduğumuz özellikle duyarlılık taşıyan insanlara eylemliliğin hayati önemini net biçimde izah edebilmek açısından konuya vakıf olunmasının gerekliliğine işaret etti. Aksi takdirde yaptığımız eylemliliklerin abartma ya da küçümseme noktalarına kayabileceğini belirten Gökgöz, sunumunun devamında şunları kaydetti:

"Türkiyeli Müslümanların yaklaşık 40 yıllık tevhidi mücadele geçmişine rağmen, bu konuda yeterli bir edebiyat, dil veya eserin ortaya çıktığını söylemek maalesef mümkün değil. Siyasal eylemliliği bir mücadele metodu ve şahitlik sorumluluğunun ayrılmaz bir parçası olarak gören bir çevrenin dışında, bu konuda yazılmış başlı başına bir makale, kitap dahi bulmak mümkün değil. Bu durum, bir açıdan Türkiyeli Müslümanların büyük çoğunlukla siyasal yeterliliklerinin ve mücadele bilinçlerinin henüz tam bir olgunlaşmaya erişemediklerinin de bir göstergesi niteliğinde."

Sunumunun devamında Gökgöz, siyaset ve siyasal eylem kavramlarını tanımladı. Siyasal eylem ile eylemlilik arasındaki farka da dikkat çeken konuşmacı, konferans, yazılı basın açıklaması gibi faaliyetlerden ayrılan 'siyasal eylemlilik' tanımında temel farkın, doğrudan iktidarı, zulmün kaynağı egemenleri hedef alan ve kamuoyuna kolektif bir biçimde yansıyan iki durumun söz konusu olduğunu belirtti.

Türkiyeli Müslümanların şahitlik sorumluluğu ile siyasal eylemlilik arasındaki bağı yeterinde kuramadıklarını, yıllardır devam edegelen Kur'an çalışmalarının büyük çoğunluğunun kısır bir döngü içerisine hapsedildiğini söyleyen Gökgöz, sunumunun ilerleyen bölümlerinde şunları ifade etti:

"Türkiye'nin birçok şehrinde hatta en ufak kazasında dahi Kur'an üzerine çalışmalar yapan öbekler, gruplar ya da Müslümanlar bulunmakta. Bu çalışmalar değerli olmakla birlikte salt anlama odaklı kalması birçok handikabı da içerisinde taşımakta. Dört duvar arasına hapsolmuş çalışmaların hayatla, yaşanan yakıcı sorunlarla irtibatının kurulması ve bu çabanın bir tutuma (tepki ya da talep) dönüşememesi, dinamik bir model üretemediği gibi sistem, düzen, kimlik ya da toplum değerlendirmelerinde soyut ve sığ yaklaşımları da beslemekte. Bu çalışmalarla ilgili temel zaafları şu şekilde özetleyebiliriz:

- Dar ve sınanmamış bir ilişki ağında kalması,

- Kollektif bir çabaya dönüşmeyen çalışmaların salt anlama odaklı kalması,

- Tertil üzere okuma sorumluluğunun ıskalanması. Ayetlerde vurgulanan ifsadın, şirkin, zulmün ve sorumlularının güncel karşılıklarının somutlaştırılamayışı,

- Düzen, sistem, zalim olgularının somutlaştırılamayışı, sağlıklı bir sistem değerlendirmesinin yapılamayışı egemenlerin sınırsız güç sahibi olduğu vehmini beslemekte,

- Sağlıklı bir toplum değerlendirmesinin olmayışının getirdiği, dışlayıcı, tekfirci ve güven vermeyen bir görünümün ortaya çıkması,

- Modele, örnekliğe dönüşmeyen çalışmaların yapıldığı öbeklerin, kendi çevre ve ailelerini kuşatamamaları, 28 Şubat gibi boğucu süreçlerin ilavesiyle çözülme, uzlaşma ya da muhafazakârlaşmaların ortaya çıkması."

Konuşmacı şahitlik sorumluluğundan kopuk Kur'an okumalarının araç olmaktan çıkıp, amaç haline dönüştüğüne de vurgu yaptı. Oysa İslami mücadelenin, şahitlik sorumluluğunu üstlenmiş ve İslami kimliği kuşanmış insanlarla gerçekleşebileceğini ifade eden konuşmacı, siyasal eylemliliğin de bu mücadelede şahitliğin bir dışa yansıması ve içinde bulunduğumuz merhale doğrultusunda önemli ve etkin bir araç olduğunu sözlerine ekledi.

Siyasal eylemlilikte sonuç almanın önemli olmakla birlikte, öncelikli hedefin kimliğimizin ve mesajımızın net bir şekilde hem tağuti otoritelere hem de mücadeleye katılması beklenen kitlelere gösterilmesi olduğunu belirten konuşmacı, Türkiye'de gerçekleştirilmiş eylemliliklerden örnekler de sundu. Tıpkı namaz, hac, oruç gibi ibadi bir bilinçle ve topluca ifa edilmesi gereken eylemliliklerin temel stratejisinin; egemenlerin meşruiyet kaynaklarının kitleler nezdinde zayıflatılması, kolektif çaba içerisindeki kitlelere egemenlere karşı tavır alınabileceğinin gösterilmesi ve özgüven kazandırılması, kardeşlik ve dayanışma bilincinin kazandırılması olduğunu belirtti.

Siyasal eylemliliklerle ilgili eleştirilerin de içerden ve dışarıdan yapılan eleştiriler olarak iki grupta toplanabileceğini vurgulayan konuşmacı, eleştirilerin siyasal eylemlikleri ileri seviyelere taşıyacak nitelikte olması gerektiğini, aksi yöndeki eleştirilerin ise pasifizmi, yılgınlığı ve ertelemeciliği besleyen sağlıksız eleştiriler olduğunu vurguladı.

Program somut örneklik taşıyan eylemliliklerin müzakere edildiği soru-cevap bölümüyle sona erdi.

Haksöz-Haber / Çorum

Önceki ve Sonraki Haberler