Diyarbakır'da "Hz. Muhammed" konferansı

Diyarbakır'da "Hz. Muhammed" konferansı

Özgür-Der Diyarbakır Şubesi tarafından organize edilen, "Tek ve Gerçek Rehber Hz. Muhammed (s)" konferansı, Cuma akşamı Miryıldız Konferans Salonu’nda yoğun bir katılımla gerçekleştirildi.

Araştırmacı-yazar Ramazan Kayan'ın konuşmacı olarak katıldığı program, Özgür-Der Müzik Grubu'nun seslendirdiği Kürtçe ve Türkçe ezgilerle başladı. 

Nurullah Canpolat'ın okuduğu Kur'an-ı Kerim'in Kürtçe ve Türkçe meali ise aynı zamanda programın sunuculuğunu yapan Mehmet Deniz tarafından okundu.

Kur'an-ı Kerim ve mealinin ardından Özgür-Der Çocuk Kulübü sahneye çıktı. Yaşlarından büyük performans ortaya koyan minikler, geceye damgalarını vurdular. Seslendirdikleri ilahi ve ezgilerle salondaki coşkuyu daha da artıran minikler,  Kürdistan, Irak, Afganistan, Filistin ve bütün zulme uğrayan yaşıtları için tek tek ve toplu halde minik ellerini semaya kaldırdılar ve onlar için dua ettiler.

Hz. Muhammed'in (s) örnek ve rehberliğinin ayet ve güzel sözlerle desteklendiği sinevizyon gösteriminin ardından konferansa geçildi.

Hz. Muhammed'i (s) çağa taşımalıyız!

Hz. Muhammed'e salât ve selam ederek konuşmasına başlayan Kayan, rahmetsizliğin hayatımızı kuşattığı bir dünyada, rahmeti konuşmaya geldiklerini, bu rahmetin Hz. Muhammed'in (s) kendisi olduğunu dolayısıyla hayatımıza onunla anlam ve söz katacağımızı belirti. "Alemlere rahmet olarak gönderilen Muhammed (s) kimdir?" diye soran Kayan, onu kısaca merhamet, adalet, emin, özgürlük, diriliş, direniş diye özetledi. "Yüce Allah'ın Kur'an'da bu şekilde tanımladığı Hz. Muhammed'in (s) neresindeyiz?" sorusuna cevap arayacaklarını ve kendi kalitemizi bu şekilde teste tabi tutacaklarını söyledi. Kasidelerle, şiirlerle, menkıbelerle ve zikirlerle ona olan sevgi ve muhabbetimizi ortaya koymaya çalışmamızın yanlış olduğunu; "Hz. Muhammed'in (s) bizim sesimize değil, bizim onun sesine ihtiyacımız var." diyerek ortaya koydu.  Karanlık olan bu çağın Hz. Muhammed'in (s) sesini boğmaya çalıştığına dikkat çeken Kayan, "Bütün engellemelere rağmen o sesi-rahmeti bu çağa taşıyabilirsek ancak ona olan sevgimizi kanıtlamış olacağız." dedi.

Hz. Muhammed'in (s) özgürleştirici misyonunu üstlenmeliyiz

Onlar ki, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar; o, onlara marufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır. (Araf, 157)

Ayetteki "onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor" ifadesine dikkat çeken konuşmacı, modern çağ insanlarının bir kez daha ağır yükler altında kıvrandıklarını, üzerlerindeki zincirler altında ezildiklerini belirterek, bu yükü kaldıracak-bu zincirleri kıracak bir misyonun üstlenilmesinin gereğine vurgu yaptı. Hz. Muhammed'in (s) özgürleştirici misyonunun ayetlerle ortaya konduğunu bize düşenin bunun farkına vararak bu misyonu en güzel bir şekilde üstlenmek olduğunu söyledi. Bu misyonun fedakârlık istediğini, bu fedakârlığı, Hz. Ali'nin Hz. Muhammed'in (s) "ölüm yatağı"nda yatışına dikkat çekerek açıkladı.  Ayrıca Hz. Muhammed'in (s) kendisine vahiy gelmeden önce dahi "Muhammedü'l Emin" olduğunu, bu özelliğinin peygamberlik sorumluluğuyla daha da pekiştiğini Hz. Muhammed'in (s) hayatından güzel örnekler vererek ortaya koydu.

Hep yürüyen Peygamber…

Hz. Muhammed'in (s) hayatında insanların hakla adaletle buluşması için hep yürüdüğünü, kendisi rahmana yürürken dahi insanlara "yürüyün" dediğinin altını çizen konuşmacı, bunu onun hayatından verdiği örnekler ve Hz. Ebubekir'in bu yürüyüşe verdiği önemi ortaya koyan davranışlarıyla açıkladı. Hz. Muhammed'in (s) ardından İslam ordusunun Bizans'ın üzerine yenilgi ve hezimeti göze alarak yürüdüğüne dikkat çeken Kayan, bunu Hz. Ebubekir'in yürüyüşe verdiği önemi ortaya koyarak açıkladı. Hz. Ebubekir'in "Allah Resulünün yürü dediği bir orduya ben dur diyemem" dediğini ve bu yürüyüşe Medine'nin çıkışına kadar eşlik ettiğini, bunu yaya olarak yaptığını, "hiç olmazsa bu yürüyüşte ayaklarım tozlansın" dediğini diyerek konuya gönümüze getirdi. Günümüzde halimizin içler acısı olduğunu şu sözlerle dile getirdi; "çağın meşguliyetleri öylesine bizi koşturuyor ki mecalimiz kalmıyor ve nereye nasıl gideceğimizi bilmiyoruz... ölümü bile yataklarımızda talep edecek hale geldik" bu durumdan çıkışı ise şu cümlelerle özetledi; " dualarımızı ve yürüyüşümüzü gözden geçirmemiz lazım"

Şeyh Ahmed Yasin tekerlekli sandalyesiyle yürüdü

Günümüzde bu yürüyüşü en iyi anlayan ve uygulayan birinin de Şeyh Ahmed Yasin olduğunu dile getiren konuşmacı, yaşlı ve felçli haliyle Şeyh Ahmed Yasin'in yerinde durmadığını; Filistin davası-Kudüs'ün özgürlüğü ve kurtuluşu için İsrail zulmü üzerine yürüğünü söyledi.

Örneklik-önderlik-öncülük…

Kayan, Hz. Muhammed'in (s) Kur'an ve onun yürüyüşü olan örnekliğini, önderliğini ve öncülüğünü bize miras bıraktığını belirterek, "Biz hangi mirasın kavgasındayız?" diye sordu.  Hz. Muhammed'in (s) bizler için tartışmasız en güzel örnek olduğunu ve bizlerin bu örnekliğin neresinde olduğumuzu sorguladı. "Cihad, yürüyüş, infak, terbiye, sünnet" kavramlarının örnekliğimiz için gerekliliğinden bahsederek, yeni bir kimlik inşa etmek istiyorsak bunları güncellememizin önemli olacağını ifade etti.

Bin kişilik salonun hıca hınç dolduğu konferansına Ramazan Kayan, yaptığı dua ile son verdi.

Emin Altun / HAKSÖZ-HABER

Önceki ve Sonraki Haberler