Diyarbakır'da Suriye Diktası ve İşbirlikçilerine Lanet

Diyarbakır'da Suriye Diktası ve İşbirlikçilerine Lanet

Suriye’de kimyasal silah kullanılarak gerçekleştiren katliam Diyarbakır’daki kitlesel basın açıklamasında lanetlendi.

Özgür-Der Diyarbakır şubesinin çağrısıyla Ofis’te buluşan müslümanlar, pankart, döviz, slogan ve konuşmalarla Esad’ın son vahşetini ve işbirlikçilerini lanetlediler.

“İRAN HESAP GÜNÜNÜN DEHŞETİNDEN KORK!”

“Yaşasın Suriye Direnişimiz!” ve “Beşşar Kasabının Suç Ortağı İran Hesap Gününün Dehşetinden Kork!” pankartlarının açıldığı eylemde, “Suriye’deki Katliam Durduruldun, Müslüman Zulme Ortak Olamaz, Suriye’ye Özgürlük Direnişle Gelecek, İnsanlık Onuru Suriye’de Ölmesin, Katil Beşşar İşbirlikçi İran, Direnişin Kimyasal Halkasına Lanet Olsun, Diktatörler Yenilecek Ezilenler Kazanacak” gibi dövizler taşındı.

Özgür-Der Diyarbakır Şubesi Üyesi Ahmet Demir Maruf’un yönettiği eylemde, Maruf, Suriye’de yaşananları Halepçe’ye benzeterek, “insanlık ölüyor. Halepçe’de Kimyasal Ali vardı. Suriye’de artık Kimyasal Esad var” diye duygusal bir giriş yaptı.

“ÜMMETİN YETİMLERİNE SAHİP ÇIKIN”

Ardından Özgür-Der Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Süleyman Nazlıcan, kısa bir konuşma yaptı.  Devlete tapınan ve saltanatları için bütün insanlığı kıyımdan geçirebilecek kadar vahşileşen zalimlerin artık iyice pervasızlaşıp kadın, çocuk, yaşlı, genç demeden toplu kıyımlara başladığını anımsatan Nazlıcan, “İslam’ın mahzun toprakları kanla sulanırken suskun kalan zalimler! adına reel politik dediğiniz vicdani, ahlaki ve insani bütün erdemlerden uzak canavarımsı ve kanlı stratejilerinizi meşrulaştırma çabası içine girmeyin.”dedi. “Ey bu ümmetin izzetli evlatları!” diye çağrıda bulunan Nazlıcan, “Ümmetin yetimlerine sahip çıkın. Ümmetin kurtuluşu ancak onurlu bir direnişle mümkündür. Direnin ve dimdik durun. Allahın izniyle zafer inananlarındır.” diye konuştu.

“BUGÜN SAFIMIZI BELLİ ETME GÜNÜDÜR”

Nazlıcan’ın ardından ise sözü Özgür-Der Bağlar Temsilcisi İkram Filiz aldı. Filiz de, Ortadoğu’daki ayaklanmaların Suriye’de tıkanmasına dikkat çekerek, yaşanan katliam ve buna karşı sergilenen tutumlara isyan etti. Filiz, “Yazıklar olsun o kimselere ki, zalimlerle birlikte oluyorlar. Suriye devrimi karalamaya çalışıyorlar. Bunu kimlerin yaptığı çok açık; İran ve Hizbulesad  katliamların suç ortaklarıdırlar. Ve bunlar Esad’ın yanında durdu diye, kimlerinin de sessiz kaldıklarını görüyoruz. Bunlara sadece şu çağrıda bulunmak istiyoruz; safınızı belli edin. Mazlumlardan mı, zalimden mi yana olduğunu gösterin. Bugün Suriyeli mazlumlara, çocuklara, kadınlara, bebeklere sahip çıkma günüdür. Bugün safımızı belli etme, zalimlere lanetleme günüdür.” şeklinde konuştu.

KATİL VE İŞBİRLİKÇİLERİNİ İNTİKAM GÜNÜ’NÜN RABBİNE HAVALE EDİYORUZ!

Son olarak Özgür-Der Şube Başkanı Murat Koç, kitle adına basın açıklaması okudu. Konuşması sık sık, “Yaşasın Suriye Direnişimiz, Suriye’ye Özgürlük Direnişle Gelecek, Ey Şam Seninle Ölüme Varız, Şam’a Humus’a Direnişe Bin Selam” gibi sloganlarla kesilen Koç, “Kimyasal Zalim Esed ve işbirlikçilerinin Suriye’de işlediği katliamları lanetliyor; bu zulme sessiz kalarak destek verenleri İntikam Günü’nün Rabbine havale ediyoruz!” dedi.

Haksöz-Haber

1-009.jpg

2-007.jpg

3-006.jpg

4-006.jpg

5-004.jpg

6-005.jpg

7-006.jpg

8-002.jpg

9-002.jpg

10-001.jpg

11-003.jpg

12-003.jpg

13-001.jpg

14-001.jpg

15-001.jpg

Okunan basın açıklamasının tam metni:

Kimyasal Zalim Esed ve İşbirlikçilerinin Suriye’de İşlediği Katliamları Lanetliyor; Bu Zulme Sessiz Kalarak Destek Verenleri İntikam Günü’nün Rabbine Havale Ediyoruz!

21.08.2013

Dünyanın Mısır’daki gelişmelere kilitlendiği bir süreçte, Esed rejiminin kimyasal gaz bombalarıyla can veren yüzlerce masum insan, gözleri bir kez daha Suriye’ye çevirdi. Baas rejiminin dün gece 03:30 civarında Şam’ın Doğu Ğuta, Cobar, Ain Tarma, Zamalkar, Batı Ğuta ve Muaddamiye bölgelerinde gerçekleştirdiği kimyasal gaz destekli katliamın acı sonuçları ve bilançosu giderek derinleşmektedir.

Katil rejim her zaman yaptığı gibi yine bunu kurgusal bir iddia olarak lanse ededursun amatör kameralarla çekilerek sosyal paylaşım sitelerinde dolaşıma sokulan video ve görüntüler korkunç tabloyu ortaya koymaktadır. Muhaliflerin ve bağımsız kaynakların aktardığı ilk verilere göre iki bin civarında kardeşimiz bu vahşice saldırıdan etkilenerek can vermiş bulunmaktadır. Ve ilk belirlemelere göre üç binin üzerinde yaralıdan bahsedilmektedir.

Sosyal paylaşım sitelerine düşen ve bu vahşeti kısmen de olsa yansıtan görüntülere bakıldığında yüzlerce çocuk, kadın ve gencecik insanın sarin gazıyla can çekiştiği ve tıbbi müdahale imkanları olmadığından dolayı kısa süre sonrasında can verdiği anlaşılmaktadır. Üst üste yığılmış bu çocuk-genç-kadın bedenleri zorbaların gözü dönmüşlüğünü bir kez daha gözler önüne sererken daha toplumsal muhayyilede canlı olan Hama’yı, Halepçe’yi, Felluce’yi bir kez daha çağrıştırmaktadır. Suriye halkına nice vaatlerle baba Esed’in koltuğuna oturan oğul Esed son 2,5 yılda zalimlik konusunda baba Esed’in kat be kat ilerisine geçerek onlarca Hama’yı halka armağan etmiş bulunmaktadır.

Suriye halkına 2,5 yıldır an be an Hama’ları yaşatmaktan geri durmayan zalim Esed rejiminin son saldırıyı ve daha da ağırını yaşatması elbette ki sürpriz sayılmayacaktır. Nasıl olsa sözde “medeni dünya” ne onun ne de muadili Sissi cuntasının katliamlarına ses etmemektedir. Ses ediyor gibi görünenler ise tam 2,5 yıldır Suriye halkını oyalamakta, adeta “Daha fazla ölsünler ki emperyal taleplerimize mecbur hale gelsinler!” demektedir.

Suriye’de direnen kardeşlerimizin her fırsatta haykırdığı gibi “Allah’ım senden başkasından yardım ummuyoruz” şiarı emperyalist Batı ve yerli kuklaları olan zalimler karşısında umudumuzu ve direncimizi canlı tutmaktadır. Keza biz bu “medeni” maskenin arkasındaki “canavar” yüzü Bosna’dan, Çeçenistan’dan, Afganistan’dan, Irak’tan ve daha birçok bölgeden tanımaktayız. Son örnek olarak bu “medeni dünya” değil midir Mısır’da cuntaya toz kondurtmayarak kendisini nispet ettiği değerleri alaşağı eden? Bu nedenle Cuntacı Sissi’nin canlı yayında katliam yapmasına,  Mübarek gibi bir diktatörün serbest bırakılmasına tepkisiz kalan sözde “medeni” özde ise “canavar” dünyanın Suriye’deki katliamlara yönelik aşağılık tutumu da hiç şaşırtıcı değildir.

Şaşırtıcı, incitici ve hatta kahredici olan daha düne kadar kendisiyle övündüğümüz, muasır dönem İslami hareketlerin nadide kazanımları diye sahiplendiğimiz İran ve Hizbullah gibi ülke ve hareketlerin takındığı aktif işbirlikçi tutumdur. Esed rejiminin imza attığı son cinayetin de suç ortaklığını yapan İran ve Hizbullah altına girdiği bu vebalin hesabını müminlere, Rasulullah’a ve daha önemlisi Yüce Allah’a nasıl verecektir? Zalimlerle açık ya da dolaylı işbirliği yapanlar, kardeşlerimizin katledilmesine zemin hazırlayan, ortak olanlar asla insanlıktan, adaletten, erdemden söz edemezler.!

Peki, ya Suriye’ye yaklaşımda körlüğü temel tutum edinip Mısır’a duyarlı kesilen suskun ve komplocu “İslamcılar”a ne demeli? Günlerdir Mısır’daki gelişmeler karşısında sokak merkezli eylem-etkinliklerde yolumuzun bir kez daha kesiştiğine tanık olduğumuz duyarlılık sahibi bu kişi-kesimler için hala Suriye için ayağa kalkma zamanı gelmedi mi? Artık özeleştiri yapmayacaklar mı? Mısır’da dökülen Müslüman kanı paha biçilmez de Suriye’de dökülen Müslüman kanı çok mu ucuz? Mısır’daki gelişmeler karşısında duyarlı davranıp alanlara dökülen bu insanlar aynı duyarlılığı neden Suriyeli masumlara çok görmektedirler? Bu ne akıl tutulması, bu nasıl bir basiret bağlanmasıdır? Suriye’de 2,5 yıldır yaşananlar kafanızın netleşmesine yetmediyse Hama’yı, Halepçe’yi çağrıştıran son katliamda yerde yatan yüzlerce kadın ve çocuğun cansız bedeni de mi size bir şey anlatmıyor?

Suriye’de alçakça, vahşice ve şerefsizce yapılan son katliam, Esed rejiminin gözü dönmüşlüğünün vardığı boyutları bir kez daha ortaya koymuştur. Katliamlara karşı en ileri tutumu salt kınamaktan ibaret olan küresel istikbar odaklarından zaten bir beklentimiz yok. Ancak eli Müslüman kanına bulaşan İran’a ve Hizbullah’a, bu ümmetin söyleyecek çok sözü, yapacağı çok beddua bulunmaktadır. Haksızca öldürülmüş ve öldürülmeye devam eden binlerce Suriyeli çocuk, genç ve kadının eli; elbette ki bu ümmetin Mısır’daki dramına duyarlı olup da Suriye’deki dramına karşı kör, sağır ve dilsiz kesilenlerin de yakasında olacaktır. Allah’a ve ahirete varmaya yüzü olanlar açısından ise namazla zekâtı, hacla tesettürü ayırmak neyse Mısır ile Suriye’yi ayırmak da aynı anlama gelecektir.  Unutmayalım ki; İzzet Allah’ın, Resulü’nün ve Müminlerindir!

Murat KOÇ

Özgür-Der Diyarbakır Şube Başkanı

Önceki ve Sonraki Haberler