KİAP Diyarbakır'da Uludere'nin Faillerini Sordu

KİAP Diyarbakır'da Uludere'nin Faillerini Sordu

100 gündür failleri hakkında bir işlem yapılmayan Uludere hakkında KİAP bir eylem düzenledi.

Diyarbakır Ofis'te bir araya gelen KİAP (Kardeşlik İçin Adalet Platformu) birleşenleri, 100. yüzüne giren Uludere-Roboski katliamının faillerinin bulunmamasını açtıkları pankart, taşıdıkları döviz, attıkları slogan ve yaptıkları konuşmalarla protesto ettiler.

"LI SER KOMKUJÎYÊ SED ROJ DERBAZ BÛN! BIRÎNA ROBOSKÎYÊ HÎNA XWÎNDAR E! BILA KIRDE BÊNE DÎTÎN, HÎSAB BÊTE PIRSÎN!" ve "KATLİAMIN ÜZERİNDEN 100 GÜN GEÇTİ!, ULUDERE YARASI HALA KANIYOR!, FAİLLER BULUNSUN HESAP SORULSUN!" pankartlarının açıldığı eylemi, İkram Filiz yönetti.

Şeyh Said'i Unutmadık, Roboski'yi de Unutmayacağız

Kısa giriş konuşmasında, KİAP olarak, yüz gün geçmesine rağmen Uludere katliamının faillerinin bulunmamasını protesto etmek için toplanmış bulunduklarını kaydeden Filiz, "Bundan tam yüz gün önce TSK'ya ait savaş uçakları sivilleri katletti. Üzerinden yüz gün geçmesine rağmen, katliam aydınlatılmadı ve failler bulunmadı. Son olarak Genelkurmay, "usulüne uygun olarak öldürdük" dedi. Genelkurmay'ın bu tutumunu sorumsuzca buluyor ve hesap vermeye çağırıyoruz. Bizler Şeyh Said'in idam edilişini unutmadığımız gibi Roboski katliamını da unutmayacağız"

Faillerin Bulunması İçin 32 Yılın Geçmesi Mi Gerekiyor?

Ardından sözü Tuncay Yerlikaya aldı. Yerlikaya şöyle konuştu: "12 Eylül darbesi 32 yıl sonra yargılanıyor. 12 Eylül darbecilerinin yargılanması için 32 yıl beklendi. 100 gün önce Roboski'de 34 kişi katledildi. 34 kişiyi katledenlerin bulunması ve yargılanması için 32 günün geçmesi mi gerekiyor? Roboski adalet istiyor. Roboski için adalet istiyoruz. Sessizlik başka bir zulümdür. 100 gün önce yaşanan katliama ortak olunmak istenmiyorsa sessiz kalınmamalıdır. Hükümet bu katliamın altında kalmak istemiyorsa olayı aydınlatmalı ve failleri bulmalıdır. Verilen tazminatla olayın üstünün örtülebileceği sanılıyor; çocuğu parçalanan bir annenin acısını para dindirebilir mi? KİAP olarak yüz gün geçmesine rağmen faillerin bulunmamasını protesto etmek için toplandık. Buradan yetkililere sesleniyoruz: Roboski'yi unutmadık, unutturmayacağız!"

"Em 100 Roje Mirîne, Hun 100 Roje Ker û Lal"

"Uludere Unutturulamaz, Kardeşlik İçin Uludere'nin Hesabını Soralım, Uludere İçin Adalet, Bese Ev Zûlm Û Talan, Bese Kuştina Mazlûman, Emê Roboskîyê Ji Bîr Nekin, Genelkurmay: Usulünce Katlettik, Em 100 Roje Mirîne, Hun 100 Roje Ker Û Lal" şeklinde Kürtçe ve Türkçe dövizlerin taşındığı eylemde KİAP adına açıklamayı Bilal Medeni okudu.

Raboski'de Gerçekte Ne Oldu?

Sözleri sık sık, "Zulme Karşı Omuz Omuza, Katliama Sessiz Kalmak Ortak Olmaktır, Gün Gelecek Devran Dönecek Zalimler Mazluma Hesap Verecek, Uludere Katilleri Yargılansın, Li Hember Komkujî Bêdeng Nemînin, Katliama Karşı Sessiz Kalma, Berxwedan Jîyane Jîyan Îslame" sloganlarıyla kesilen Medeni, katliamla ile ilgili şüphelerin ortadan kalkması, katliamın tüm boyutları ile aydınlatılması için cevaplandırılması talebiyle hükümette sorular yöneltti. 34 masum insanın katledildiği bu acı olayı herkesin bilmeye hakkı olduğunu söyleyen Medeni, 100. gününü dolduran Roboski katliamının faillerini sordu.

Haksöz Haber

kiap_2012-04-07_uludere-(2).jpg

kiap_2012-04-07_uludere-(3).jpg

kiap_2012-04-07_uludere-(4).jpg

kiap_2012-04-07_uludere-(5).jpg

kiap_2012-04-07_uludere-(6).jpg

kiap_2012-04-07_uludere-7.jpg

kiap_2012-04-07_uludere-8.jpg

Açıklamanın tam metni:

07.04.2012

Uludere 100 Gündür Adalet Bekliyor: Failler Nerde?

Şırnak'ın Qileban (Uludere) ilçesi Bujeh (Gülyazı) ve Roboskî (Ortasu) köylerinden, "Sınır Ticareti" için gittikleri Güney Kürdistan'dan köylerine dönmekte olan sivillerin üzerine Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait savaş uçakları tarafından bomba yağdırılması sonucu 17'si çocuk 34 sivil hayatını kaybetmişti.

28.12.2011 tarihinde gerçekleştirilen katliamın üzerinden 100 gün gibi uzun bir süre geçti. Açık olan bu katliamın sorumluluğunun kabul edilmesi, üzerine gidilmesi, kusuru olanların açığa alınması, istifa edilmesi-ettirilmesi, cellâtların cezalandırılması, bu türden olayların bir daha gerçekleşmemesi için olayın gündemde tutulup mahkûm edilmesi ve devlet adına özür dilenmesi gerekirken, akla ziyan gelişmeler yaşandı.

Katliamın kendisi kadar vahim olan bu gelişmeleri şu şekilde tespit etmek mümkün:

- Olayın üzerine inatla ve ısrarla gitmesi gereken medya maalesef susturuldu. Katliama alkış tutan medya içerisinde yer almayıp vicdanlarını dinleyerek cesur bir şekilde olayın üzerine gitmeye çalışan bazı gazetecilere bizzat Başbakan Erdoğan tarafından hadleri bildirildi. Medyanın olayı katliam olarak isimlendirmemesi ve konuyu çok fazla gündemde tutmaması ve de daha "dikkatli" bir dil kullanması gibi konularda medya kurumlarına baskı yapıldı. Maalesef bir çok medya kuruluşu da gönüllü olarak olayın üzerinin örtülmesi ve devletin kusurunun gizlenmesi için dezenformasyon ve karartma uyguladı.

- Her ne sebeple olursa olsun hesap verme pozisyonunda olması gereken Genelkurmay Başkanlığı'na katliam bilgilerini paylaşma lütfünde bulundukları gerekçesiyle "teşekkür" edildi.

- Uludere'de gittiği taziye ziyareti sırasında asla tasvip etmediğimiz elim bir saldırıyla karşılaşan Uludere Kaymakamı'na yine tasvip etmediğimiz ve mağdurların acısını artıracak bir kararla madalya takıldı.

- Kaymakama saldırdıkları ve "kaçakçılık" yaptıkları gerekçesiyle bombardıman sırasında sağ kurtulanlardan bazıları tutuklanırken bazıları ise ifadeye çağrıldı. Kardeşleri, akrabaları veya arkadaşları devletin uçaklarından atılan bombalar tarafından lime lime edilerek öldürülen, cenazelerini kilometrelerce yol yürüyerek, toprağı kazarak çıkaran, çoğunluğu tanınmayacak halde olan cenazeleri battaniyelere sarıp katırlara yükleyerek geri taşıyıp defneden bu insanlardan bazıları cezaevinde intiharın eşiğinde. 100 gündür katilleri ortaya çıkarmakta kaplumbağa hızıyla hareket eden devlet, kaymakama yapılan saldırı üzerine gayet hızlı davranarak bu insanları hapse atmış, şimdi de yargılamaya hazırlanıyor.

- Katliam bölgesine gidilmeden rapor hazırlandı. Savcılar, "Halkın toplanması ve terör bölgesi olması" nedeniyle ayak basmadan askeri helikopterle "kuş bakışı" keşif yaparak rapor hazırlayacaklarını ifade ettiler.

- TBMM İnsan Hakları Komisyonu, araştırmak üzere katliam bölgesine ziyarette bulundu. Katliam görüntüleri Meclis'te heyet tarafından izlendi. Heyet içerisinde bulunan bazı vekillerin demeçlerine de yansıyan "kasıt" ve "ihmal"e rağmen henüz önemli bir adım atılmadı. Üstelik olayın üzerinden 100 gün geçmesine karşın, komisyonun raporunu tamamlaması için talep ettiği belgeler, Genelkurmay Başkanlığı ve Adalet Bakanlığı tarafından komisyona gönderilmedi.

- Sevdiklerini korkunç katliamda kaybedenlerin yakınlarından özür dilemeyi çok gören devlet; katilleri bulup adalet karşısına çıkarıp bir nebze olsun acılarını hafifletmesi gerekirken, aldığı tazminat kararıyla yetinerek, böylece bu yoksul insanların acılarını parayla satın alabileceğini sandı. Olayın aydınlatılmasına yönelik kararlılıktan uzak yaklaşım tarzıyla tazminatın gündeme getirilmesi, katliamın üzerinin örtüleceği kanaatini güçlendirdi.

- Katledilen insanların isimlerinin otopsi tutanaklarına yanlış geçmesi gibi vahim bir sorumsuzluğa imza atıldı. Ölenlerin sayısı olaydan uzun bir süre geçtikten sonra ancak kesinleşti. İstatistiksel bilgilerle ölümlerin hafife alınması, aileleri ve duyarlı kesimleri derinden yaraladı.

Roboski katliamının derhal aydınlatılması gerekiyor. Çünkü Roboski katliamı, Kürt sorununda bir milata dönüştü. Roboski'de yaşananların sıradan şeyler olmadığı; halkların kardeşliğinin, adaletin, çözüm arayışlarının, barışın, umudun hedef alındığı gün geçtikçe daha iyi anlaşılmaktadır. Hal böyleyken, hükümetin bir boyutuyla iradesini de hedef alan bu saldırıya karşı devleti koruma refleksiyle hareket etmesi ve faillerin ortaya çıkarılması noktasında gereken hassasiyeti göstermemesi, katliamla umulan hedefe ulaşıldığını göstermektedir.

Roboski'de 100 gün önce akıtılan kan hala tazeliğini koruyor. Üzerinden geçen 100 günlük zaman dilimi içinde kamuoyunu tatmin edecek hiçbir adımın atılmamış olması manidardır. Başbakan ve Adalet Bakanı üzerlerine düşen sorumluluk gereği görevlerini yerine getirmelidir. Katillerle anılmak ve kanla kirlenilmek istenmiyorsa failler bulunmalıdır. Roboski katliamı ile ilgili şüphelerin ortadan kalkması, bu katliamın tüm boyutları ile aydınlatılması için aşağıda sıraladığımız sorular yetkililer tarafından derhal cevaplandırılmalıdır:

Roboski katliamının üzerinden 100 gün geçti. 34 masum insanın katledildiği bu acı olayı herkesin bilmeye hakkı var. Raboski'de gerçekte ne oldu?

100. gününü dolduran Roboski katliamının failleri nerde?

Konuyla ilgili olarak devletin kusuru ortadayken, mağdurlardan özür dilenmeyişinin nedeni nedir?

"Ankara'nın derin dehlizlerinde kaybolmayacağı" açıklanan Roboski katliamının faillerinin bulunması için hükümet neler yapmıştır? Varsa idari soruşturmalar hangi aşamadadır?

100 gündür adalet arayan Roboskililerin taleplerine karşılık hükümetin cevabı nedir?

Savcılık tarafından yürütülen soruşturma hangi aşamadadır? Katliamla ilgili soruşturulan şüpheliler var mıdır ve varsa bunlar kimlerdir?

Çoğu çocuk 34 yakınını katliamda kaybedenlerin yakınlarına tazminat verilmiş midir? Öncellikle katillerin bulunmasını talep eden bu acılı insanlar devletin teklif ettiği tazminatı kabul etmişler midir?

İnsansız hava aracı Heron'ların topladığı istihbaratı değerlendirmekle görevli Genelkurmay Komuta Kontrol Daire Başkanı Tuğgeneral Salim Cüneyt Kavuncu ve Tuğgeneral Erkan Atalay'ın emekliliğe ayrılmalarının Roboski katliamıyla herhangi bir ilgisi var mı?

Katliamla ilgili rapor hazırlayan, görüntüleri izleyen TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'nun ulaştığı bilgiler kamuoyu ile paylaşılacak mıdır?

TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'nun Uludere izlenimlerinde de cevabı aranan ancak verilemeyen istihbaratı kim vermiştir ve bu istihbarat hangi kaynaklar tarafından değerlendirilmiştir?

KİAP (Kardeşlik İçin Adalet Platformu) 

Önceki ve Sonraki Haberler