OHAL; Felaket Demektir, Çatışmayı Derinleştirir!

OHAL; Felaket Demektir, Çatışmayı Derinleştirir!

Özgür-Der Diyarbakır Şubesi, askere ve polise yönelik saldırılar gerekçe gösterilerek OHAL'ın geri getirilme çabasına bir açıklama ile tepki gösterdi. Kaosa hizmet eden her türlü saldırının kınandığı açıklamada PKK ve ordunun savaşı büyüten tutumları eleş

PKK'nın Aktütün saldırısından sonra Diyarbakır'da polise yönelik saldırıyla iyice tırmanan gerginlik ve yükselen OHAL talepleri hakkında bir açıklama yapan Özgür-Der Diyarbakır Şubesi, söz konusu saldırıların, kaos ve çatışmadan beslenenlerin çıkarına hizmet ettiğine dikkat çekti. Açıklamada, ordunun kendi zafiyetlerini örtbas etmek ve vesayet rejimini güçlendirmek için 90'lı yılların OHAL konseptine geri dönmeyi istediği ve bu durumun kaygı verici olduğu vurgulanarak, tüm militarist güçlerden  kanlı ellerini bu toplumun yakasından çekmeleri çağrısı yapıldı.

OHAL koşullarına dönmeyi istemenin tam bir felaket olduğunun belirtildiği açıklamada Kürt sorununun askere bırakılamayacak kadar önemli olduğu ve şayet AK Parti iktidarı bölgeyi yeniden OHAL şartlarına sokarsa bu ülkede sivil siyasetin, çözüm üretme şansını da siyaset yapma imkânını da yitireceği vurgulandı.

Özgür-Der Diyarbakır Şubesi'nden yapılan açıklamanın tam metni:

OLAĞANÜSTÜ HAL ANCAK ÇATIŞMAYI DERİNLEŞTİRİR VE KAOSA HİZMET EDER!

Geçtiğimiz günlerde tezkere tartışmaları arasında gerçekleştirilen Aktütün baskını tezkerenin firesiz geçmesinde hiç kuşkusuz etkili oldu. Ancak zaten süresinin uzatılacağı bilinen tezkereden daha önemli etkisi ise askerin bölgede "Olağanüstü Hal"e dönüş anlamına gelecek düzenleme talebini daha yüksek sesle ifade etmesi oldu. Askerin bu taleplerinin görüşüleceği günün arefesinde Diyarbakır'da gerçekleştirilen ve 5 polisin ölümüyle sonuçlanan saldırı ise bölgemizde OHAL konseptine geri dönülmesini isteyenlerin ekmeğine yağ sürer cinsten. Kim yaparsa yapsın bu saldırılar, kaos ve çatışmadan beslenenlerin çıkarına hizmet etmekte, baskı rejimini savunanların gerekçelerini güçlendirmektedir. Sonuçta örgütün de ordunun da attığı her kurşun, aldığı her can sadece savaşı büyütmeye, derinleştirmeye ve yaygınlaştırmaya yaramaktadır. Kaosa hizmet eden her türlü saldırı ve operasyonu kınıyoruz!

Bu saldırıları gerekçe gösteren ordu ise kendi zafiyetlerini örtmek ve vesayet rejimini güçlendirmek için 90'lı yılların OHAL konseptine geri dönülmesini arzuluyor. Ordu, izinsiz arama yapma, gözaltında avukatla görüştürmeme, telefon yasağı, jandarmanın polis bölgesinde arama yapması, gözaltı süresinin uzatılması gibi insan hakları ve özgürlükler konusunda geri adım anlamına gelecek düzenlemeleri talep ediyor.

Kürt illeri son otuz yılın 25 yılını sıkıyönetim ve Olağanüstü Hal yönetimiyle geçirdi. Bu süre zarfında ne Kürt sorunu çözüldü ne de PKK eylemleri durdu. Sorunları militer yöntemlerle çözme gayretkeşliğine siyasi iradenin de ortak olduğu bu yıllarda olumlu bir tek sonuç oluşmazken aksine 5 bin kişi gözaltında kayboldu, 10 bin kişi faili meçhul saldırılarla öldürüldü, binlerce hektar alanlık orman yakıldı, 3 binden fazla köy yakıldı ve boşaltıldı ve 3 milyondan fazla insan göç ettirildi. On binlerce insan işkence ve onur kırıcı muameleye tabi tutuldu. Toplamda 40 bin insan öldü. Çatışmalara yaklaşık 400 milyar dolar harcandı. Halk fakirleşti, sosyal doku bozuldu ve ahlaki bozulma had safhaya ulaştı. Bu da toplumsal suç örgütlerine insan yetiştiren zeminin oluşmasına neden oldu. 

Bu ortam birçok illegal çete ve örgüt üretti. Bu çeteler milyarlarca dolarlık uyuşturucu, silah, insan ve petrol kaçakçılığı gibi organize suçları yönetti. Militarizm çift yönlü olarak güçlendi. Sözde PKK'yi bitirmek için başvurulan bu yol aksine örgütü güçlendirdi ve büyüttü. Dolayısıyla yukarıda saydığımız sorunlar giderilmemişken yeniden OHAL günlerine geri dönülmesi bölge ve ülke insanı için tam anlamıyla bir felaket olacaktır.

OHAL, sorunu bir iken bin etti. Bunun sorumlusu elbette öncelikli olarak silahlı bürokrasi ve onunla eşgüdümlü hareket eden siyasilerdir. Şimdi ise bölge daha tam olarak normalleşemeden ve hala bölgenin birçok yerinde fiilen OHAL koşulları geçerliyken yeniden 90'ların OHAL konseptine dönülmesini istemek gaflet, aymazlık ve bilmezlikle açıklanamayacak kadar kötü niyetli bir taleptir.

Defalarca söyledik, söylemeye devam edeceğiz; Kürt sorunu askere ve askeri zihniyete bırakılamayacak kadar önemlidir. Şayet AK Parti iktidarı bölgeyi yeniden OHAL şartlarına sokarsa bilmelidir ki bu ülkede sivil siyaset, çözüm üretme şansını da siyaset yapma imkânını da yitirir.

Bizler Özgür-Der olarak Kürt bölgelerinde OHAL şartlarına geri dönüş anlamına gelecek her türlü düzenlemenin ve yetkilendirmenin karşısındayız. Bölgemizde tekrardan hukuksuzluğun ve çetelerin iktidarını istemiyoruz. Tüm militarist güçler bir an önce kanlı ellerini bu toplumun yakasından çekmelidirler.

Serdar Bülent Yılmaz

Özgür-Der Diyarbakır Şube Başkanı

Önceki ve Sonraki Haberler