Özgür–Der 13. Genel İstişare Toplantısı 4-5 Mayıs tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirildi. Toplantıya farklı il ve ilçelerdeki Özgür-Der şubelerinden temsilcilerle birlikte, diyalog ve irtibat içinde bulunulan kardeş kuruluş temsilcileri de katıldı.

İki gün süren oturumlarda bir yıllık süreç içinde genel merkez ve şubelerin faaliyet ve programlarının değerlendirilmesi ile birlikte mevcut ilişkilerin nasıl daha düzenli ve yoğun bir zemine taşınabileceği üzerinde fikir alışverişinde bulunuldu. Türkiye ve dünya gündeminin ele alındığı oturumlarda Ortadoğu İntifadaları ve Suriye direnişi, çözüm süreci, çalışma hayatı ve okullarda başörtüsü yasağında son durum, Mavi Marmara davası ve Türkiye-İsrail ilişkileri başlıkları etraflıca değerlendirildi. Ayrıca mülteciler sorunundan eğitim hayatında karşılaşılan dayatmalara; 28 Şubat yargılamalarından cezaevlerinde adeta unutulmuş kardeşlerimizin durumlarına kadar pek çok sorunumuzun daha fazla gündemleştirilmesi gerektiğine ilişkin müzakereler gerçekleştirildi.

İslami kimlik ve iktidar ilişkileri bağlamında geliştirilmesi gereken hususların da ele alındığı oturumlarda yaşadığımız coğrafyadaki temel sorunları İslami kimlikli adil ve dengeli bir perspektifle ele alan bir muhalefetin imkanlarını çoğaltma yönünde verimli tartışma ve değerlendirmeler yapıldı. İstişare toplantısı önümüzdeki süreçte yapılması planlanan eylem ve etkinlik takviminin belirlenmesi ile sona erdi.

Bu çerçevede gündemin öne çıkan başlıkları ile ilgili olarak şu hususların altı çizildi:

1-Zalim Baas diktasına karşı iki yılı aşkın bir süredir tüm kuşatma ve imkansızlıklara rağmen destansı bir direniş sürdüren Suriyeli kardeşlerimizle dayanışmamızı daha ileriye taşımak için elimizden gelen tüm gayreti ortaya koymamız akidemizin ve insanlığımızın gereğidir. Bugüne kadar yapılan edilenleri küçümsememekle birlikte, vahşetin derinliği ve kardeşlerimizin ihtiyaçlarının büyüklüğü düşünüldüğünde gerek kara propaganda sağanağına karşı aydınlatma ve tebliğ çabalarımız, gerekse de mücahitlerin taleplerini karşılama adına sürdürdüğümüz destek ve yardım çabalarından çok daha fazlasını yapmakla mükellefiz.  

2-Çözüm süreci olarak adlandırılan ve Kürt sorununun ortaya çıkardığı çatışma olgusuna barışçıl temelde çözüm arayışlarının yoğunlaştığı süreci hem resmi ideolojinin baskıcı, inkarcı geleneğiyle yüzleşme, aynı zamanda da ulusçuluk cahiliyesinin batağında debelenen kitlelerin kurtuluşu için çok önemli ve hayırlı bir başlangıç olarak görüyor, atılan adımları destekliyor; Kürt sorununun nihai çözümünün kardeşlik ve adalet ekseninde gerçekleştirilecek istikrarlı ve ilkeli bir yürüyüşle gelişeceğine inanıyoruz.

3-Yakın bir döneme kadar neredeyse toplumsal hayatın tamamına yansıyan başörtüsü yasağı adlı zalimane uygulamanın pek çok alanda sona ermiş olmasını olumlu karşılamakla birlikte, halen okullardan kamu personeline kadar pek çok alanda bu çirkin dayatmanın bir biçimde sürdürülüyor olmasını reddediyor; ne özel ya da kamusal alan, ne de hizmet alan veya hizmet veren ayrımı olmaksızın herkes için her yerde başörtüsü özgürlüğünü savunmayı sürdürüyoruz.

4-Mavi Marmara olayıyla ilgili olarak Siyonist çetenin Türkiye’den özür dilemesini ve tazminat ödemeyi kabul etmesini işgal devletinin suçlu olduğunun ikrarı olarak görüyor; Türkiye’nin bunca işgal ve katliam faili bir zorba çete ile ilişkilerini geliştirme çabaları içerisine girmesinin kabul edilemezliğini vurguluyor ve tüm duyarlı kardeşlerimizi ve vicdan sahibi insanları gelinen aşamada çok daha önem ve anlam kazandığına inandığımız Mavi Marmara davasını yakından takip etmeye çağırıyoruz.