Gençlik yıllarından, bilinçlendiği ve Müslümanca yaşama hassasiyetine büründüğü sürece değinerek giriş yapan Bitlis, 28 Şubat Darbesi öncesi mevcut siyasi, ekonomik ve toplumsal atmosferi ve darbenin oluşum sürecini kronolojik olarak dinleyicilere aktardı.

Bitlis, 28 Şubat Darbesinin diğer darbelerden farklı olarak post modern bir darbe olduğunu belirterek şunları söyledi: "Darbeciler, ekonomik, toplumsal ve siyasi ortama müdahale ederek mevcut konjonktürü darbeye zemin hazırlayan bir şekle büründürmüş, medyayı da aktif bir şekilde kullanarak İslam ve Müslümanlar aleyhine algı operasyonlarıyla siyasi yönetimi istifaya zorlamıştır."

Darbe döneminde kendi yaşadığı ve çevresinde gördüğü sıkıntı ve zulümlerede değinen Bitlis, inancından dolayı üniversite eğitiminin tamamlamasına izin verilmemesinin onlarca örnekten sadece bir tanesi olduğunu belirtti. Bununla birlikte yaşanan tüm bu sıkıntılara ve zulümlere iseAllah için sabredip mukavemet gösteren direniş erlerinin olduğunu belirten Bitlis, kendi adına yaşadıklarından ötürü zerre pişmanlık ve üzüntü duymadığını da defaten dile getirdi.

Darbe sonrası süreçte; başörtüsü yasaklarının, İmam Hatip ortaokullarının kapatılması ve ikna odalarının kurulması gibi resmi ideolojinin yaptırım ve yasaklarının peş peşe geldiğini belirten Bitlis, dönemin Müslümanlarının bu tarz faşizan uygulamalarla yüzleştiklerini, bedel ödediklerini ve mücadele ettiklerini hatırlattı. Toplum olarak çok çabuk unuttuğumuza ve yeni neslin bu süreçleri yakinen bilmediğine değinen Bitlis, Müslümanların geçen yirmi yıla nazaran özgür ve rahat bir ortama kavuştuğunu ve bu durumun sorumluluklarımızı ve görevlerimizide doğru orantılı bir şekilde arttırdığını söyledi.

Müslümanlar olarak değişime ve mücadeleye öncelikle kendi nefislerimizdenve ailelerimizden başlamamız gerektiğine değinen Bitlis, aynı şekilde çevremize ve toplumumuza karşıda sorumluluklarımızın olduğunu, her bir Müslümanın hakkı ve sabrı tavsiye etme ve mücadeleyle emrolunduğunu hatırlatarak, sunumunu Asır Suresi ve mealiyle bitirdi.

Haber: M. Faruk ZENGİN

Foto: Yusuf ŞAKAR