Sapkın sol statükoculuğun Boğaziçi manipülasyonu

Sapkın sol statükoculuğun Boğaziçi manipülasyonu

Özgür-Der Üniversite Gençliği, Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atanmasıyla başlayan tartışmalar hakkında bir bildiri yayımladı.

Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atanması ile başlayan tartışmalar ülkenin gündemini meşgul etmeye devam ediyor. Özellikle sol-Kemalist yapılar tarafından organize edilen gösterilerle  bir ‘ayaklanma’ havası oluşturulmaya çalışılıyor.

Özgür-Der Üniversite Gençliği yayımladığı bildiriyle sol-Kemalist çevrelerin oluşturduğu algıya dikkat çekerken meseleyi ele alma noktasında zaaflı okuma biçimlerini de kritik ediyor. Türkiye’de sapkınlıkları normalleştirmeye çalışan kesimlerin saldırgan tutumları karşısında Müslümanca bir zaviyeden izzet ve haysiyetle tavır almak gerekiyor.

Bildirinin tam metni:

Sapkın Sol Statükoculuğun Boğaziçi Manipülasyonu

Son birkaç haftadır Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanması üzerine başlatılan protestolar belli kesimler tarafından gündemleştirilmeye çalışılmakta ve kamuoyu tarafından yoğun bir şekilde tartışılmaktadır. Özellikle sol-Kemalist öğrenci grupları bu atamanın siyasi olduğunu öne sürerek söz konusu atamaya protestolar düzenleyerek karşı çıktılar. Vesayetçi oligarşinin Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca genel olarak eğitim politikalarında özel olarak ise üniversite politikalarında var olan statükoyu muhafaza eden bir siyaset izlediği açıktır. Mezkur statükonun merkezinde yer alan sol-Kemalist yapıların, kendi vesayetçi politikalarının üstünü örterek üniversitelerde kazandıkları mevzileri korumaya çalıştıklarına ve iktidarın, mevcut statükolarını geriletecek hamlelerine karşı ajitasyon ve propagandalarla karşı söylem geliştirdiklerine şahit olmaktayız.

Bu durum karşısında bazı Müslümanların kompleksli tutumlar içine girerek olaylara sol yapıların çarpık bakış açısıyla yaklaştıklarına şahit olmak utanç vericidir! Üniversiteleri ifsad yuvasına dönüştüren, türlü ahlaksızlık ve fuhşiyatın alenen işlendiği mekânlar haline getiren sol-Kemalist yapılar inşa ettikleri cahili atmosferde kendilerinden başkalarına yaşam hakkı tanımamaktadır. En son yaşanan “fişleme” hadisesi sözünü ettiğimiz zorbalığın en açık örneklerinden biridir. Yine aynı İslam düşmanlığıyla maruf kesimlerin sanat adı altında Müslümanların değerleriyle istihza ettiklerini de gördük.

Ancak rektör atanma şekli mevcut mevzuata uygun olmakla birlikte üniversitelerde rektörlerin seçim yerine atamayla belirlenmesinin sorunlu bir usül olduğunun altını çiziyoruz.  Aynı şekilde Boğaziçi’ne atanan rektörü protesto eden öğrenci gruplarına karşı –her ne kadar bu öğrenci grupları kimlik ve hayat tarzları itibariyle bizim düşmanımız da olsa- orantısız kuvvet uygulanmasını da doğru bulmuyoruz. Zaten Müslüman öğrencilerin Türkiye tarihi boyunca karşılaştıkları orantısız şiddet ve hukuksuzluklar herkesin malumudur. Hal böyleyken Müslümanların kendisinden olmayana karşı yapılan haksızlığı da meşru görmesi beklenilemez. Bununla birlikte sol-cahili öğrenci gruplarının takındıkları özgürlükçü tutumlarının palavradan ibaret olduğu sayısız örnekte olduğu gibi son yaşanan Kabe-i Şerif’e karşı yapılan iğrenç saldırı ve fişleme hadiselerinde de ayan beyan ortaya çıkmıştır. Yine mezkur yapıların üniversitelerde kurdukları despotik–cahili statükoya karşı çıkanlara söz hakkı tanımamasına rağmen iktidarın politikalarını otoriterlikle suçlaması ayrı bir tenakuzdur.

Son olarak Müslümanlar açısından İslam ve İslam’ın şiarları her şeyden önce gelmektedir. Müslümanların perspektifinden İslam’ın şiarlarıyla istihza edilmesi, kardeşlerimizin fişleme gibi uygulamalarla sindirilmeye çalışılması, Müslümanların yaşadıkları ortamlarda sapkınlıklara tahammül etmeye zorlanmasına asla rıza göstermeyeceğiz. Bu bağlamda Rektör Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’nde insan fıtratına düşman LGBTİ gibi sapkın oluşumlar hakkındaki ikircikli tavrı sinik, müdaheneci tutumun tipik bir tezahürüdür. Müslümanların gündemini sol ajitasyon ve propagandalar değil, İslam’ın değerlerine düşmanlık edip Müslümanları sindirme çabasında olanlara karşı hak ve adalet çerçevesinde alınacak tavır belirlemelidir. 

Özgür-Der Üniversite Gençliği

Önceki ve Sonraki Haberler