Bitlis Filistin Dayanışma Platformu tarafından düzenlenen "Selahaddin Eyyubi ve Kudüs" konulu konferansa yazar ve şair Ali Emre konuşmacı olarak katıldı.

Tatvan Halk Eğitim Merkezi salonunda yapılan konferansı Bünyamin Atalay sundu. Program Enes Ece'nin okuduğu Kur'an-ı Kerim’le başladı.

Ali Emre konuşmasına tarih okumalarının önemine vurgu yaparak başladı. Bu anlamda yazılmış ve filme dönüştürülmüş bazı eserlere de değindi.

Tarihi günümüzün kimyasına da karışan bir laboratuvar, bir ders ve bir ibret yumağı olarak görmemiz gerektiğini söyleyen Emre, gelecek tasavvurumuzu oluştururken tarihin bize çeşitli sufleler verebileceğini ifade etti. “Tarih neden önemli, neden tarih okumalıyız ve ilgilenmeliyiz, tarihten devşirdiklerimizi neden özümseyip günümüzün kimyasına ve gelecek tasavvurumuza katmalıyız” gibi soruların önemine değinen Emre, tarihin günümüze önemli bir reçete sunduğunu vurguladı. İslam toplumu olarak dilimizin tutuk, tarih bilincimizin eksik olduğunu belirten yazar, gençlerimize tarih bilincinin aşılanmasının gerektiğini söyleyerek, "Gençlerimizi bu konularda eğitmezsek, gençlerimizin şuurunu önemsemezsek, tarihteki güzellerimizi, güzidelerimizi, insan hazinelerimizi güncellemezsek tarihin bize sunduğu reçeteleri günümüzün diliyle anlatmazsak gelecekte sokakta slogan atacak, Gazze'yi gündem edinecek gençler bulamayız." dedi.

Ali Emre sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tarihten ders ve ibret alalım. Tarihe bağlı kalmak doğru değildir. Ama ibret almak bize düşen sorumluluktur. Tarih bize şunu gösteriyor ki Kudüs ancak Arap, Türk, Kürt bir araya gelince özgürleşecek.

Nureddin, Selahaddin, Baybars üçlüsünün tarihte oynadıkları önemli role dikkati çeken Ali Emre, “Batılı tarihçiler şöyle diyor: Bu üç şahıs olmasaydı bugün dünyada müslümanlar  bir kasaba kadar olurdu.” dedi. Haçlı seferlerine karşı bu üç şahsiyetin sadece bir asker değil, aynı zamanda adalet ve tevazu timsali liderler olduğunu, sabırla yürüttükleri uzun stratejik hazırlıklar sayesinde Kudüs'ün yeniden Müslümanların kontrolüne geçtiğini hatırlattı. Kudüs'ün tarih boyunca hep dışarıdan gelen birileri tarafından kurtarıldığını belirten Emre, Nureddin, Selahaddin, Baybars üçlüsünün de dışarıdan gelip Kudüs'ü özgürleştirdiklerini söyledi. Bugün ise bu büyük kahramanların halk tarafından yeterince bilinmediğini dile getiren Emre, “Gençlerimize bu değerleri doğru anlatmalıyız. Selahaddin 10 yıl müslümanların bir araya gelmesi için çalıştı. Durmadı, gece ve gündüz çalışarak ittihad-ı İslâm çatı altında müslümanları bir arada topladı. Bugün iki milyar müslüman, 57 ülke bir araya gelemiyor. Gözlerimizin önünde Filistin yok ediliyor. Bizler bir şey yapmıyoruz.” dedi.

Ali Emre konuşmasına şöyle devam etti:

“Gazze direnişi batıda büyük yankılar yaparak insanların İslam'a girmesine sebep oldu. İnsanlığın umudu olduk. Bizler gücümüzü toparlamaya devam edeceğiz. Aynen Selahaddin gibi bizler de bir gün gücümüzü toplayarak Kudüs'ü özgürlüğüne kavuşturabiliriz. İsrail gecekondu bir devlettir. Allah'ın izniyle İsrail'in sonu yaklaşıyor. Allah zalimleri müslümanlarin eliyle cezalandırmak ister.

Bize okumuş nitelikli insanlar lazım. Batıda Filistin için eylem yapanları güzel tanımalı ve iyi anlatmalıyız. Selahaddin, gittiği yerlere merhamet ile gitti. İnsanların gönlünü fethetti. Bugün Gazze’deki rehine takası bize Selahaddin’in merhametini hatırlattı.”

Ali Emre, konuşmasının sonunda özellikle gençlere yönelik bir çağrıda bulundu. Selahaddin Eyyubi'nin, genç yaşlardan itibaren ideal uğruna yetiştiğini, bilgiyle, sabırla ve dava şuuru ile hareket ettiğini anlatarak şöyle seslendi: "Siz de bir Selahaddin olabilirsiniz. Kudüs için önce gönlünüzü inşa edin. Okuyarak, yazarak, düşünerek ve mücadele ederek bu davanın bir neferi olun. Kudüs'ü özgürleştirmek önce zihinsel esaretten kurtulmakla başlar.”

Program Ali Emre'nin kitaplarını imzalamasıyla son buldu.