Tatvan’da “Genetiğiyle oynanmış kavram: Aile” konuşuldu

Tatvan’da “Genetiğiyle oynanmış kavram: Aile” konuşuldu

Özgür-Der Tatvan Şubesi tarafından düzenlenen “Aile” üst başlıklı seminerler dizisinde bu hafta “Genetiğiyle oynanmış kavram: Aile” konusu işlendi.

Semineri Tatvan Özgür-Der Başkanı Metin Ava sundu.

Ava, özetle şu konulara değindi:

Maddi depremler  kolay atlatılır ama manevi depremler gerçekten onarımı bakımı zor olan bir süreçtir.

Aile konusunda çok ciddi sıkıntı yaşıyoruz. Ümit ve gayret edelim fiili dualarımızı da bu işin içine koyarak bu yangını en iyi şekilde söndürmeliyiz. Buradaki bu konuşma olsun ve diğer yapılan çalışmalar olsun   iyi sonuçlar vereceğine inanıyorum.

Yaşadığımız bu çağı Kur'an ve sünnet mihengine vurarak eğer değerlendirirsek bu çağa hangi ismi verebiliriz?

Bizim yaşadığımız bu hayat  Mekke hayatına benzemiyor. Yaşadığımız bu hayat Medine dönemindeki hayata benzemiyor. Halifeler dönemindeki döneme de benzemiyor. Çünkü bu dönem cahiliye dönemine benziyor. Bugünkü yaşadığımız çağı modern cahiliye çağı olarak adlandırabiliriz. Bu ifade belki bazı kardeşlerimiz tarafından ağır gelebilir. Ama ben de bunun ağır olduğunu söylüyorum. Biz kendi durumumuzu Kur'an ve sünnet dahilinde değerlendirirken buraya “modern cahiliye” cevap bence en uygun kavram olarak kalır başka türlü bu toplumu teşhis etmemizin imkanı yok.

Bu modern cahiliye çağı kültürümüzü, İslami değerlerimizi hem itibarsızlaştırıyor hem de değersizleştiriyor.

Bunlar hayatı itibarsızlaştırıyor. Her gün ölümle aramızdaki mesafeyi uzaklaştırıyorlar.  Kabristanlıkların, mezarlıkların şehir merkezinin dışına itilmesi sadece zaruri bir durum değil, modern insanın ölümü hatırlamak istememesinden kaynaklanmaktadır. Bu modern cahiliye  hayatta merhameti ve muhabbeti itibarsızlaştırıyor, sadakati, fedakarlığı itibarsızlaştırıyor. Sadık dostları bile kendi aralarında değersizleştiriyor. Kişi dünyalık adına  dostlarını bir menfaat için feda edebiliyor. Bu modern cahiliye çağı bilimi, alimi de değersizleştiriyor. Her gün bir hocanın İslami bir kavramın, İslami bir müessesenin belli bir biçimde değerden düşmesi  boşuna değil. Bu çağ bunları bilerek yapıyor,  sistematik bir proje ile  yapılıyor. Bütün  bunlardan en çok etkilenenlerden biri de ailedir.  Bu yangını söndürebilme noktasında çok ihtiyatlı davranmamız gerekiyor. Bir şeyi nerede kaybettiysek orada aramamız gerekiyor. Bir şeyi nerede kaybettiysek eğer orada aranırsa bulunur. Eğer bir şey bir yerde kaybedilmişse orada aranır. İşte bizler bu değerlerimizi nerede kaybettiysek orada arayacağız.

Yaşadığımız çağda  insan kalitesi problemi yaşanıyor. Bugünkü insanlığın bozulma sebebi; bizim Kur'an'dan sünnetten uzaklaşmamızdan dolayı mı bir bozulma var  yoksa insanlık yani bizler değerlerimizi, etik değerlerimizi kaybettiğimiz için mi?

Kur'an ve sünnet de (mi) bozulmaya başladı diye düşünmemek elde değil. Fakat bir sosyolog olarak şunu söyleyebilirim ki  Kur'an  hiçbir zaman hiçbir şekilde ne eskir ne de bir değişime uğrayabilir. Ne de bozulabilir. Çünkü sünnetullahta bozulma olmaz. Demek ki bozulan şey bizim insanlarımız, insani değerlerimiz. Ailelerin içindeki değerlerin bozulması ile birlikte insanlık da bozulmaya başladı ve şüphesiz bunlardan aile de nasibini aldı.

Bu Ümmet en hayırlı ümmettir. Hayırlı bir ümmet iyiliği, emreden kötülüğü nehiy eden toplumdur. Böyle bir ümmet ve topluluk olmadığından okullar bozuk, üniversiteler  vakıflar bozuk, dernekler bozuk, imam hatipler  sıkıntılı, sokaklar sıkıntılı, aileler sıkıntılı durumdadır.

Peki, bu ifsada karşı ne yapabiliriz?

Evimizi  kıblegahlar  edelim: Gerçekten evlerimizi   kıblegâhlar edinmiş olsaydık  şimdi daha farklı olabilirdi. Bizler ehlimizi  yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem azabından korumak istiyorsak  evlerimizi mescitler yapmak zorundayız.

Boşanma oranlarına baktığınızda altı  evlilikten bir tanesinin boşanma ile sonuçlanıyor. Eğer bizler yeniden tekrar İslam'a dönmezsek, örnekliklerimizi Kur'an'dan ve sünnetten alıp belirlemezsek, toplumumuz daha çok yozlaşacak ve nesillerimiz ifsad bataklığından kurtulamayacaklardır.

Çocuklarımız “Kur'an'a ve peygambere inanmıyorum” veya “ben deistim, ateistim” çok rahat söyleyebiliyorlar. Biz  gençlerimizi ve  çocuklarımızı kuşatamıyoruz ve tek tek kaybediyoruz.

“Ey iman edenler; iman edin” ayeti ile tekrar bir değişime uğramak zorundayız.

Ava selam ve dua ile konuşmasını sonlandırdı.

Seminer dinleyicilerin soru ve katkılarıyla sona erdi.

whatsapp-image-2023-01-21-at-3-57-05-pm.jpeg

whatsapp-image-2023-01-21-at-3-57-30-pm.jpeg

whatsapp-image-2023-01-21-at-3-57-04-pm.jpeg

Önceki ve Sonraki Haberler