Beykoz’da “Tek Parti Dönemi” Semineri

Beykoz’da “Tek Parti Dönemi” Semineri

Özgür-Der Beykoz Şubesinin bayanlara yönelik seminerlerinin bu ayki konusu “Tek Parti Dönemi” idi. bu dönem Meral Yılmaz ile Sezen Akyıldız’ın sunumuyla tartışıldı.

Tek Parti Dönemine geçiş sürecini değerlendiren Meral Yılmaz konuşmasına, A-RMHC( Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti)'nin kuruluşu mahiyeti ve işlevleri hakkında bilgi vererek başladı.

İstanbul'un İngilizler tarafından işgal edilmesi, İstanbul meclisinin kapanması ve ardından M.Kemalin A-RMHC temsil heyeti başkanı sıfatını alması ile devam eden gelişmeleri aktardı.

Birinci meclis yapılanmasından bahsederek, Lozan anlaşması süreci ve cumhuriyetin ilanına değinen Yılmaz , çıkarılan kanunlara dair tartışmaları içeren meclis tutanaklarından örnekler verdi ve oluşmakta olan muhalefetin bizzat M.Kemal tarafından nasıl tasfiye edildiğini anlattı.

Birinci meclisin feshedilmesinin ardından  ikinci meclis için  seçimlerin M.Kemalin baskın denetimi  altında yapıldığına dikkat çeken Yılmaz,Seçilecek olan adayların büyük çoğunluğunun M.Kemal tarafından önceden belirlendiğinin altını çizdi ve Zeki Bey örneği ile muhalif kişiliklerin yaşadıkları baskıları aktardı.

Son olarak,bu süreçte meclis imzasıyla alınan kararların oldu bittilerle alınan kararlar olduğunu vurguladı. TCF,Şeyh Sait isyanı ve İzmir suikastı olaylarına değinen Yılmaz yaşanan fiili durumun adım adım  tek adam diktatöryasına dönüştüğünü ifade ederek sözü Sezen Akyıldız'a bıraktı.

 Akyıldız sözlerine,1920'den 1946'ya kadar ki dönemi tek partili dönem olarak değerlendirebileceğimizi söyleyerek başladı.Bu yıllar içerisinde oluşan Terakki Perver Fırka , Serbest Cumhuriyet Fırkası ve Müstakil Mebusluk gibi oluşumlarında Mustafa Kemal ve kadrosunun gölgesinde oluştuğunu ve görevlerinin kısmı muhalefet ortamı oluşturmak olduğunu söyledi.Fakat  bu durumun,otuzlu yıllardan sonra CHP'nin otoriter yönetimini sistematik hale getirmesiyle ortadan kalktığına değindi.

1927'de Hazırlanan Tüzük ;

Akyıldız,Tek parti  ve belli bir şahsın ön plana çıkarılması dönemine giden adımları 1927'de CHP  büyük kurultayının tüzüğüyle oluştuğunu vurguladı.Bu süreci değerlendirirken 1926 'da İtalya'da Faşistlerin iktidar oluşu sürecindeki  hazırlanan tüzükle CHP kadrolarının oluşturduğu tüzüklerin benzerliklerine değinen Akyıldız, bu tüzükle gelen,genel başkan sıfatının her şeyin üstünde ve her şeyi kuşatan bir konumu ifade ederken meclisin durumunu  ise; önüne geleni onaylama zorunda kalan bir hali ifade ettiğini söyledi.

Muhalefetin yok edilmesi ne giden süreç bağlamında ,Takriri Sükun kanunu ile muhalif ses çıkarabilecek basının susturulduğuna değinen Akyıldız,1930'da da Matbaa kanunu çerçevesinde,bakanlar kuruluna verilen yetkiyle  mahkeme kararı olmaksızın muhalif olarak gördükleri gazete ve dergileri kapatma kararı alabilecekleri bir yetki tanındığını söyledi.

Bu dönmede ki  ideolojiyi güçlendirmek adına yapılan değişikleri,1931 yılında CHP kongresinde alınan kararla kurulan Halk evlerinin amacına değinerek anlatan  Akyıldız,her otoriter sistemin kendisine yakın bazı kurumlara ihtiyaç duyduğunu Halk evlerinin de bu ihtiyaca karşılık partinin kültürel bir teşkilatı olarak halka Kemalist ideolojiyi ve inkılapları benimsetmekle görevlendirildiğini söyledi.Yine 1933'de ki Üniversite Reformu adı altında yapılan değişikliğin amacının ;Türk devrimlerini,ilkelerini savunacak ve siyasal iktidarın desteğini olacak bir üniversite oluşturmak olduğunu  belirtti.

1935 Parti Devleti Tasarımı

Türkiye de 1935 yılında parti aygıtını devlet aygıtının içerisine oturtmaya gidilen dönemi,Almanya da 1 Aralık 1933'de ki parti ve devlet birliği yasası bağlamında değerlendiren Akyıldız,bu süreçle birlikte parti diktatörlüğü oluşturma yönünde son adımında atılarak "Parti Devleti" biçiminde şekillenen bir sistemin resmen inşa edildiğinin altını çizdi.

Son olarak Tek Parti dönemi içerisinde "Şef" kavramına değinen Akyıldız,bu tanımlamanın sürecin temel kavramı olduğunu söyledi.Bu kavramın 1938'e kadar daha çok devlet büyükleri için kullanılan bir saygı ifadesiyken,1938'den sonra totaliter bir siyasal sistemin gereği olarak kullanıldığını söyledi.

Program gelen soru ve katkıların ardından son buldu.

Zeynep Aydın/Haksöz Haber

Önceki ve Sonraki Haberler