Akhisar'da İlk Müslümanların Durumu Semineri

Akhisar'da İlk Müslümanların Durumu Semineri

Akhisar Özgür-Der Temsilciliğinde düzenlenen alternatif eğitim programlarının 3. dersinde Haksöz Dergisi yazarlarından Bahadır Kurbanoğlu ''İlk Müslümanların sosyal ekonomik ve kültürel durumları'' konusunu anlattı.

İlk olarak Arap toplumunun kültürel ve ahlaki durumundan bahseden konuşmacı Kur'an'ın 'cahiliye toplumu' diye tanımladığı Mekke toplumunun sosyal, ekonomik, kültürel ve ahlaki konularda büyük bir çözülme yaşadığını örnekler vererek anlattı. Özellikle kadınların ve köle statüsünde olan esirlerin yaşadıkları zulümlere dikkat çekti. Bu girişten sonra Kurbanoğlu özetle şunları anlattı:

Arap toplumu, genel olarak Bedevi ve Hadari olmak üzere iki kısımdan ibarettir. Hadariler, çoğunlukla, şehirlerde yaşayan yerleşik sınıfın; bedeviler ise bâdiyede, kırsal kesimde yaşayan ve göçebe olan sınıfın adıdır. Bununla birlikte şehirlerde yaşayan bedeviler de bulunur. Bu genel ayrışımın dışında toplum, sosyal yaşamları bakımından bedevi (göçebe) ve hadari (yerli-şehirli) ,statü bakımından ise hürler, köleler, mevalî ve dinî gruplar olmak üzere muhtelif sınıflara ayrılmaktadır. Araplarda kabile asabiyeti hayatı belirleyen en önemli değerdi. Bu toplumda yaşayan tek Allah inancına sahip hanifler vardı. Ancak hanifler zulme karşı Tevhidi değerlerle mücadele etme bilincinden yoksunlardı. Sadece inanç ve kısmen ibadet alanlarında Hz. İbrahim'den gelen Tevhidi değerleri koruyabilmişlerdi. Hayatın diğer alanlarında gücü ve yönetimi ele geçiren, kendi çıkarları için kanunlar çıkaran aristokrat kabile liderleri/zenginleri hakimdi. Hılfu-l fudul ve benzeri insan haklarına adaletsizliğe karşı duyarlı olan gruplar insanlar olmasına karşın vahiy gelene kadar Allah rasulü bile ne yapacağını bilemiyordu. Vahiy oluşturduğu değerler ve hayata bakışta ortaya koyduğu bütüncül perspektifle yeni bir toplum inşa etmeye başladı. Vahiy arap toplumunda bulunan meşru örfleri değiştirmedi. Yanlış dini ve sosyal, ekonomik uygulamalara ise sert eleştiriler yöneltti. Bazı örflerin ise formunu kullandı ama içeriğine müdahalede bulundu. Vahyin çağrısına genelde orta sınıftan olanlar ilgi gösterdi. Azda olsa bazı zenginlerin çocukları ve ezilen sınıftan olan köleler de zamanla vahyin çağrısına uydular. Vahiy ilk müslümanlara her türlü sorunlarının hayatı var eden mülkün sahibi Allahın gönderdiği değer ölçüleriyle çözülebileceğini öğretti. Cahiliye kültürü içinde olan topluma karşı müslümanlara hayata doğru müdahale etmeyi öğretti. Mekke de vahye göre oluşan örnek Kur'an neslinin/ilk müslümanların genel pratiklerinden günümüze yönelik şu dersleri/ilkeleri çıkarabiliriz:

Mekke'de saflar netti inananlar ve kafirler vardı. Münafıklar yoktu. Bu dönemde müslümanlar sayıca az ama kararlı ve direngen bir topluluktular. Allah ve Rasulüne bağlı, itaatkâr idiler.Duruşları net ve onurlu bir topluluktular.

Kur'an tarafından Sabikun, ashab-ı yemin gibi isimlerle vasıflandırılarak ilahi övgüye mazhar olmuşlardı.

Aile ve akrabalarla ihsan ve ıslah temelli bir ilişki kurmuşlardı. Dini ilkeleri hususunda hiç kimseyle pazarlığa yanaşmıyorlardı. Savaşa-kıtale bu dönemde başvurmamış, kendilerine yönelen fiziksel saldırılara karşı sabrederek davanın maslahatını nefislerine öncelemişlerdi. Darul Erkam'ın yanı sıra mescitlerde/evlerdeki ders halkalarında bilgileniyor, kültürel altyapı kazanmaya çalışıyorlardı. Müslümanlar grubunun ekâbir takımı yoktu; aralarındaki ilişkiler statü ve diğer ayrıcalıklara değil, takva ve kardeşlik temeline dayalıydı. Salâtı ikame ediyorlar ve kulluğu Allah'ın öğrettiğine göre yapmaya çalışıyorlardı.  Güvenilir ve sözlerinde duran kimseler idiler. Pratiğin fıkhını istişari temelde oluşturuyorlardı; işleri şura ileydi. Aile hayatı ve bu hayatta kadının konumuna ilişkin farklı bir modeli tanıklaştırmayı başardılar. Emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker ilkesi onların toplumsal kesimlerle ilişkilerinin temel ekseniydi.

Ehl-i Kitap unsurlarıyla sınırlı irtibatları vardı ve bu temaslarında da uzlaşmacı, yıkıcı değil, davetçi ve yapıcıydılar.

Laubali değil, mütevazi idiler, boş iş ve uğraşlardan uzaktılar.

İkinci bölümde de konuşmacı günümüz müslümanlarının sorunlar karşısında oluşturmaya çalıştığı pratikleri değerlendirmeye çalıştı ve bu konuda önemli gördüğü bazı konuları anlattı. Yapılan katkılardan sonra program sona erdi.

Önceki ve Sonraki Haberler