Akhisar'da ''Liberalizm ve Liberal Çevreler'' Semineri
Akhisar Özgür-Der temsilciliğinde düzenlenen seminer programlarının son konuğu Sarıyer Özgür-Der'den Bahadır Kurbanoğlu oldu.
''Liberalizm ve Liberal Çevreler'' başlıklı konuyu anlatan Kurbanoğlu bir ideoloji olarak liberalizmi tanımlayarak başladığı konuşmasında özetle şunları anlattı:
Liberalizm, Batı’nın kendi tarihî serüveninde, kendi iç sorunlarına çözüm bulmak amacıyla ortaya çıkmış ve tarihî tecrübeler ışığında çeşitli kabuk değişimlerine uğramıştır. (Klasik bireyci liberalizm-Çağdaş sosyal liberalizm gibi.) Bu arada aydınlanmadan mülhem yapısıyla pek çok ideolojiye de kaynaklık etmiştir. Liberalizmi ve onun Orta-Yeni Çağ Avrupasında taşıdığı misyonu anlayabilmek için, eleştirdiği geleneği, yani Hıristiyan teolojisi, Kilise otoritesinin siyasi-iktisadi mahiyeti ve Batı’daki merkeziyetçi devletlerle aristokrasi arasındaki ilişkiyi ve liberallerin bundan kaynaklı siyasal iktidarın sınırlandırılması, bireysel hak ve özgürlüklerin tanımlanması noktasındaki siyasal sistem önerilerinin bilinmesinin gerekliliği ortadadır.
Liberalizmin nihai hedefi içini kendilerinin doldurduğu özgürlüktür. İnsan doğasının iyiliğinin ve rasyonelliğinin altını çizer. Bu ise insanların rasyonel bir zihne, sorunları saptayıp çözme yeteneğine sahip olduklarını, dolayısıyla da insanlık durumunda sistematik bir ilerlemenin mümkün olduğunu varsaymaktır.
Liberalllerin birey tanımı bizim açımızdan öğreticidir. Doğasında iyilik ve rasyonellik olduğu varsayılan bu birey soyuttur. Aslında böyle bir birey yoktur. Bu tanım, Ortaçağ Hıristiyan teolojisindeki ilk günah tasvirinde yer alan, doğasında irrasyonelliğin ve kötülüğün olduğu bireyin zıttıdır.Dolayısıyla, bu birey’den hep iyiliklerin sadır olacağı konusu, bir varsayımdan ibarettir.
Aslında modern anlamda liberal bireyin, özgürlük fikrinin kendisiyle birlikte gerçek manada özgürleştiğini sanması kadar abes bir durumun yansımasıdır bu. Yani onu özgür kılanın, önce özgürlük fikrine sahip olmak olduğunun söylenmesi, bu sözün altının ne ile doldurulduğuyla yakından ilgilidir. Zira liberal birey, sadece bu alt yapıdaki fikre sahip olmakla bile üst yapıdaki her şeyin düzeleceğine dair bir inanç taşır.
Aydınlanmacı liberalizm, bu anlamıyla postmodern dönemde Kilise otoritesinin yerini almış gibidir. Adeta liberalizmden önce tarih yoktur. Daha doğrusu ondan önce ve ondan sonra vardır. Yani insanların daha önce üretmekte kısır kaldıkları iyilik süreçlerini ve insanlık adına en ideal çözümleri bu rasyonel bireyler üretegelmekte ve gelecekte çok daha iyisini de sahip oldukları evrensel değerlere yaslanarak onlar kurgulamaktadırlar.
Türkiyeli liberal entelijansiyanın ahlaki algıları, sanıldığının aksine rölativist değil, elitist bir ahlakçı buyurganlığı bünyesinde taşıyan bir mahiyete sahiptir. Çünkü rölativizmi teorik manada savunmak mümkün gibi görünse de pratikte bunun mümkün olmadığını onların bireysel, toplumsal, siyasal ve ekonomik konularda gösterdikleri tarafgirlik ve kendi doğrularını merkezleştirme çabası ortaya koymaktadır. Buradan yola çıkarak “ötekileri” nitelendirirken bir “iç özgürlük” tanımı ortaya koymakta ve kendi ahlaki kurgularını merkeze oturtup, diğerini onun periferisine yerleştirmektedirler.
Öte yandan, liberallerle-liberteryenler arasında sadece siyasi duruş ve üslup konusunda değil, bu ahlaki buyurganlıklar meselesinde maruf olarak nitelendirebileceğimiz toplumsal normları yargılama konusunda da farklar vardır.Bu farklar Locke ve Hume’dan bu yana tüm ahlaki duyguların iki temel ahlaki duyguya, yani hazzı elde etme ve acıdan kaçınma’ya indirgenmesini engellememekle beraber; özellikle Türkiyeli liberallerin bu konularda nerede durduklarını ortaya koymalarını da gerekli kılmaktadır.Türkiyeli liberaller bir yandan Kemalist dogmalarla haklı bir hesaplaşmanın içerisine girerken, bu hesaplaşmanın görünmeyen yüzünü temsil eden ahlaki buyurganlıklar konusunda da farklı muhalif kesimleri, hatta tüm toplumu teste tabi tutmaktadırlar. Bu arada kendileri de “iç özgürlük” tanımlarıyla teste tabi tutulmaktan şikâyetçidirler
Özellikle Ak parti hükümetinin başörtüsünü serbest bırakma çabaları içinde olduğu dönemlerde Ali Bayramoğlu gibi istisnaları olmakla birlikte özgürlükçü olması gereken liberaller hiçte iyi sınavlar verememişler ve bir sürü ilginç gerekçe üreterek aydınlanmacı laik kodlardan yana tavır almışlardır.
Seminer gündemdeki konularla ilgili soruların cevaplanması ile sona erdi.