"Kıssalar, Yeminler, Meseller"

"Kıssalar, Yeminler, Meseller"

Özgür-Der Akhisar Temsilciliğince düzenlenen alternatif eğitim seminerlerinin dokuzuncusu "Kıssalar, Yeminler, Meseller" başlıklı seminerle gerçekleştirildi. Semineri, Akhisar Özgür-Der şubesinden Hüsamettin Yılmaz sundu.

Hüsamettin Yılmaz konuşmasına Kur'an'da yeminler konusuyla başladı.

Burçlar sahibi göğe andolsun, Va'dedilen güne andolsun, (O gün) Şahide ve şahidlik edilene andolsun,

Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenler kahrolmuştur! (Buruç 1-7)

Andolsun fecre (tan yeri ağarmasına), On geceye (Zilhicce ayının ilk on gecesine).Çift'e ve tek'e, Gelip geçen geceye and olsun ki, bunların her biri akıl sahibi için birer yemine değmez mi? (Fecr 1-5)

Andolsun kıyamet gününe. Andolsun kendini kınayan nefse.

İnsan, [onu tekrar diriltip] kemiklerini yeniden bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor?(Kıyamet 1-3) ayetlerini Kur'an'daki yeminlere örnek gösteren Yılmaz konuya şöyle devam etti:

Kur'an'ın anlatım yöntemlerinden birisi yeminlerdir. Mekke'de nazil olunan ilk dönem surelerinde Rabbimiz bu yöntemi birçok sürede kullanmıştır. Bunun hikmeti yeminlerin ardından söylenen söze dikkat çekmek, önemli bir söz söyleneceğini belirtmektir. Bu yeminlerden sonra Tevhid inancı, kıyamet gününün gerçekliği gibi Kitabın temel önemli mesajları anlatılmıştır dedi.

Sunumuna Meseller konusuyla devam eden Yılmaz bu konuda

Biz bu Kur'an'da, insanlar için, düşünsünler diye her türlü misali verdik. (Zümer 27) ayetini okuduktan sonra mesellerin dolaylı anlatım tekniği olarak Kur'an'da kullanıldığını belirtti. Darbı mesel, atasözleri gibi halk arasında bilinen sözlerin Kur'an'ın kullandığı anlatım yöntemlerinden olduğunu Rabbimizin bu misalleri gönderdiği vahyin daha kolay anlaşılması için verdiğini söyledi.

Biz, vaktiyle "bahçe sahipleri" ne belâ verdiğimiz gibi, onlara da belâ verdik. Hani onlar (bahçe sahipleri), sabah olurken (kimse görmeden) onu (mahsullerini) devşireceklerine yemin etmişlerdi.

Onlar istisna da etmiyorlardı.

Fakat onlar daha uykudayken Rabbinin katından (gönderilen) kuşatıcı bir âfet (ateş) bahçeyi sarıverdi de,

Bahçe kapkara kesildi.

Sabah olurken birbirlerine seslendiler.

"Madem devşireceksiniz, hadi erkenden mahsülünüzün başına gidin!" diye.

Derken yürüyorlardı; fısıldaşıyorlardı.

"Sakın bugün hiçbir yoksul bahçeye girip yanınıza sokulmasın" diye.

(Evet yoksullara yardıma) güçleri yettiği halde, onları yardımdan mahrum etmek niyet ve azmi ile erkenden yola düştüler.

Fakat bahçeyi gördüklerinde: Mutlaka yolumuzu şaşırmış olmalıyız! dediler.

Yok yok, doğrusu biz mahrum bırakılmışız!

İçlerinden en makul olanı şöyle dedi: Ben size "Rabbinizi tesbih etsenize" dememiş miydim?

Rabbimizi tesbih ederiz; doğrusu biz (kendi kendimize) yazık etmişiz, dediler.

Ardından, kabahati birbirlerine yüklemeye başladılar.

(Nihayet) şöyle dediler: Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz azgın kişilermişiz.

Belki Rabbimiz bize bunun yerine daha iyisini verir. Çünkü biz (artık) Rabbimizi(O'nun hoşnutluğunu) arzuluyoruz.

İşte azap böyledir. Ahiret azabı ise elbette daha büyüktür. Keşke bilselerdi!(Kalem 17-33) ayetlerini okuduktan sonra mesellere bahçe meselini örnek gösteren Yılmaz dünya malına bağlılığın bizlere ahireti ve Allaha kulluğu unutturmaması gerektiğini hatırlattı.

Seminere kıssalar konusuyla devam eden Yılmaz Kur'an'ın yarısından çoğunun kıssalardan oluştuğunu Rabbimizin  örnek Rasüllerin Tevhidi mücadelelerinden kesitler sunarak bizlere vahyin şahitliğini yapmayı öğrettiğini söyledi.

Andolsun ki, peygamberlerin kıssalarında, sağduyu sahipleri için ibretler vardır. Bu, uydurma bir söz değildir. Kendinden önceki Kitabları tasdik eden, iman eden bir toplum için her şeyi açıklayan, doğru yolu gösteren bir rehber ve rahmettir.(Yusuf 111)

Bizim sana her bir peygamberin haberini anlatmamız senin kalbini sağlamlaştırmak içindir. Bu konuda sana gerçek olan, güzel öğüt ve uyarı gelmiştir.(Hud 120)

Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler; üstelik onlar kuvvet bakımından kendilerinden daha güçlüydüler. Göklerde ve yerde Allah'ı aciz bırakacak hiçbir şey yoktur. Şüphesiz O, bilendir, güç yetirendir. (Fatır 44) ayetlerinin kıssalara yaklaşımda bize perspektif sunduğunu belirten konuşmacı sözlerine şöyle devam etti:

Kur'an'daki kıssaları Allah bize öğüt/ibret almamız, Rasülün ve müminlerin gönülleri/kalbleri pekişsin, Tevhid mücadelesi, tebliğ nasıl yapılır öğrenmemiz için anlatmıştır. Tarih bilgisi vermek Kur'an'ın amaçlarından değildir. Kur'an'da Yusuf kıssası gibi tek uzun bir surede anlatılan kıssalar olduğu gibi sadece bir kaç ayetle anlatılan peygamber kıssalarıda vardır. Hz Musa ve Hz. İbrahim kıssaları da birçok surede ayrıntılı olarak anlatılmaktadır.

Bizde günümüzde yapmaya gayret gösterdiğimiz Tevhid mücadelesinde bu kıssalardan dersler çıkarmak için Kur'an kıssalarını iyi bilmeliyiz diyerek konuşmasını tamamladı.

Soru cevap bölümünden sonra seminer sona erdi.

Önceki ve Sonraki Haberler