Hasan El Benna ve Seyyid Kutub'un Bizlere Kazandırdıkları
Özgür-Der Bağcılar Temsilciliği dönemin son aylık programını gerçekleştirdi.
Programın konuğu Bahadır Kurbanoğlu, konuşmasında Hasan El Benna ve Seyyid Kutub'un ümmete ve müslümanlara kazandırdıkları konusunu ele aldı.
Kurbanoğlu, konuşmasının başında 20. yüzyılın başında Batı ile karşılaşan ve onun karşısında yenilen İslam toplumlarının 3 farklı tepki ve çizgi geliştirdiklerinden bahsetti. Kurbanoğlu, bazı İslam toplumlarının içe kapanıcı bir çizgi izlediğini, bazılarının ise herşeyi batıdan alan bir çizgide olduğunu, bazılarının ise islahatçı bir çizgi izlediğini belirterek, Hasan El Benna'nın kurucusu olduğu İhvan hareketinin islahatçı çizgide, anlayışta kurulan ilk modern İslami hareket olduğunu söyledi.
Kurbanoğlu, konuşmasının devamında İhvan ve Hasan El Benna hakkında şu görüşleri dile getirdi;Hasan El Benna'nın amacı bir yandan sömürgeciliğin tahribatlarına karşı mücadele ederken öte yandan toplumu islamla tanıştırarak fikri, ahlaki anlamda güçlendirmek ve diriltmekti. İhvan, bunları gerçekleştirirken vurgularını ve tesbitlerini Afgani'nin öğrencileri, Abduh ve Reşit Rızadan alıyordu. İhvan, kendi içinden bir tebliğ metodu geliştirerek, düşünce ve hareket bazında ilk nüveleri oluşturmuştur.
Bahadır Kurbanoğlu, konuşmasının geri kalan kısmında Seyyid Kutub'un sahip olduğu düşünsel ve eylemsel özelliklerinden bahsetti. Seyyid Kutub, emperyalizm, siyonizm ve yerli işbirlikçilerin üçgeninde zillete düşen cemaate ne yapmalı sorusunun cevabını vermiştir. Öncü cemaatin gerekliliğinden bahsetmiş, bu öncü cemaatin Kur'an'la beslenerek cahiliyeden arınması gerektiğini ve cahiliye ile mücadele ederek ilk Kur'an neslini oluşturacağını vurgulamıştır. Cahili anlayıştaki geleneksel kalıpları sorgulayarak, tek geçerli bağın akide bağı olduğunu söylemiş ve mistik, milliyetçi, ırkçı, kapitalist, sosyalist ve diğer bütün bağları redetmiştir. Küfre ve kafirlere öykünen aşağılık kompleksi taşıyan anlayışları aşarak müslümanlara özgüven aşılamıştır. Sadece Arap milliyetçiliğine değil tüm beşeri fikirlere karşı bir özgüven aşılamaya çalışmıştır. Seyyid Kutub, özür dileyici çabaları reddetmiştir, statükoyu ve mevcut durumu haklı gösteren anlayışları eleştirmiş, İslamın birincil çabasının şartları değiştirmek ve daha iyi hale getirmek olduğunu ifade etmiştir. İslamın misyonu yaşamı yenilemek, geliştirmek ve ilerlemeye doğru itmek ve insanın yeteneklerini zorlayarak, onu yeniden inşa etmek, ileriye götürmek ve değerini yükseltmektir yani müslümanlar artık kaderin cilvesi ve zamanın uygun olmaması özrüne sığınamayacaklardır.
Haber: Murat Yürükoğulları