Batman'da "Birlikte Hareket Etme" Semineri

Batman'da "Birlikte Hareket Etme" Semineri

Özgür-Der Batman şubesinde alternatif eğitim seminerleri kapsamında “Topluluk Olma ve Birlikte Hareket Etme Zorunluluğumuz” başlığıyla Mehmet AYRILMAK tarafından bir sunum gerçekleştirildi.

Özgür-Der Batman şubesinde alternatif eğitim seminerleri kapsamında Cumartesi günü "Topluluk Olma ve Birlikte Hareket Etme Zorunluluğumuz" başlığıyla Mehmet AYRILMAK tarafından saat 13.00'da bayanlara 19.00'da erkeklere olmak üzere iki oturum şeklinde bir sunum gerçekleştirildi.

Konuşmasına; "Ey bu vahye iman edenler! Allah'a karşı sorumluluğunuzun gereğini hakkıyla yerine getirin. Ölüm gelip size çatmadan evvel, O'na kendinizi kayıtsız şartsız teslim etmeye bakın." 3/102 

"Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılın ve birbirinizden ayrılmayın ve Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın." 3/103

"Kendisine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp birbirine düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır." 3/105 ayetleriyle başlayan Ayrılmak, öncelikle insanın yaratılış gayesinin Allah'a kulluk olduğunu, sorumluluklarını yerine getirebilmesi için diğer insanlarla beraber yaşamak zorunda olduğunu ifade ederek İslam dininde Ferdiyetçiliğin olmadığını tam aksine İslam'ın "Ben" merkezli değil " Biz" merkezli bir yol haritası ve hayatı sunduğunu vurgulayarak  " Müminler birbirlerinin tuğlaları gibidirler. Birbirlerine kenetlenirler, birbirlerinden kuvvet alırlar." Gibi birçok ilahi mesajın içeriğinde Müminlerin kardeş olduklarını, birlikte hareket etmeleri, dayanışma ve paylaşım içerisinde olmaları gerektiğini ifade eden değerlendirmesiyle sunumuna devam eden Ayrılmak şu tespit ve değerlendirmelerde bulundu:

"Yalnız başına hareket eden ve İslami çalışma alanlarından uzak kalarak eğitim ve sohbetlerden mahrum olanlar boş ve faydasız bir yaşam içerisinde kendilerini bulurlar. Rabbimizin buyurduğu gibi; " Kim Rahman olan Allah'ın zikrinden yüz çevirip uzak kalırsa ona bir tür şeytani [kişilik] musallat ederiz de kendisi onun en yakını olur." 43/36 Kişinin şeytanlaşması ya da kişinin en yakınındakilerin şeytan olması üzerinde düşünülecek bir önem arzeder. Bunun için İslam ferdiyetçiliği değil, topluluk olmayı, cemaat olmayı ve beraber olmayı emreder.

Bizim topluluk olma gibi bir zorunluluğumuz vardır; çünkü İslam, fertçi ve bireyci bir hayat tarzına karşı kardeşlik ve ümmet eksenli bir hayat ortay koyar. Bu gaye ile İslami topluluk olma yolundaki ilk hedef bireydir. Birey İslami eğitim ile ruhen, ilmen ve bedenen İslami bilinç ve değerlerle donatılmalı ve inşa edilmelidir. Nitekim bireyin inşasının hedefi ve gayesi Allah'a kulluktur. Bu nedenledir ki; İslami toplulukların asıl sorumluluk alanları da "Davet" tir. Bunun için Kur'an; " Siz kendi benliklerinizde olanı değiştirmedikçe Allah'da toplumunuzu değiştirmez. Eğer Allah'ın razı olacağı iyi bir topluluk olmak istiyorsak o zaman işe kendimizi vahiy ile inşa ederk başlamalıyız. Yani önce örnek şahsiyetlerin oluşması daha sonra " sizden hayra çağıran ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun" emri ile örnek bir topluluğun gerekliliği ortaya konmaktadır.

Kur'an inşa edeceği toplum için ilk önce örnek şahsiyet tipini ortaya koyar. Rabbimizin buyurduğu gibi: " Ey iman edenler! Andolsun ki sizin için Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok anan kimseler için Resulullah en güzel örnektir." Kur'an, örnek şahsiyetin ardından "Ey  iman edenler" hitabına sık sık vurgu yaparak bu sesleniş ile müminleri topluluk-cemaat olarak muhatap alır." Dedi.

Ayrılmak, ayrıca topluluk halinde beraber verimli olmak için bazı önemli unsurlar üzerinde durarak bunların:

1-) İlim ve takva sahibi insanlarla beraber olmak.

2-) İyi bir ortamın hazırlanması.

3-) Samimiyet, sadakat, özveri gibi çabaların ortaya konması.

4-) Mekân sorunu ( evlerimizin niteliği)

Olduğunu belirterek bu bağlamda " Ey iman edenler! Allah'tan gereği gibi sakınınız. Sadıklarla beraber olunuz." 9/119

" Derken Musa ve kardeşine şöyle vahyettik: şehirde toplumunuz için bazı evleri karargah [ sığınak] edinin. Kendi evlerinizi istikamet veren birer mescide dönüştürerek ibadetlerinizi eda edin. İşte bu takdirde [ Sen ey Musa] müminleri müjdele" 10/87

" Bir de evlerinizde okunan Allah'ın ayetlerini ama [özellikle onlardaki] hikmeti düşünün…" 33/34

" Ama davamız uğrunda var gücünü harcayanları elbette kendi yollarımıza yönelteceğiz; Şüphesiz Allah iyi ve erdemli olanların yanındadır." 29/69

 Ayetler çerçevesinde Müslümanların içinde bulunduğu sosyal ve siyasal şartlara göre bizlerin kimlerle olacağını, evlerimizin nasıl bir işlevinin olması gerektiğini ve gereği gibi sorumluluklarımızın ifasını izah ederek sorumluluk ve kulluk açısından çoğu zaman göz ardı edilen " Salihlerle beraber olmak, ev, mesken ve anılmaya değer çabalar gibi önemli unsurları Kur'an'ın bize tekrar tekrar hatırlattığını ifade etti.

Sunumuna özeleştiri, sorgulayıcı nitelikteki; "Oturduğumuz evler ayetlerde belirtilen ve izah edilen evlerin içeriğine ve niteliklerine sahip midir? Evlerimizdeki yaşam tarzını belirleyen nedir?" sorularını, açarak kısaca oturmakta olduğumuz evlerimizin sadece dinlenme vs. için değil Allah'a karşı kulluk görevimizi yerine getirecek ibadetlerin ve amellerin merkezi haline gelmesi gerektiğini, Müslümanların kendileri, aileleri ve de diğer insanlar için Allah'a kul olma bilincinin verildiği mekanları ve ortamları oluşturmaktan, kurmaktan sorumlu olduklarını ayrıca bulunduğumuz ve yaşadığımız mekanları Kur'an doğrultusunda ihya ederek ailelerimizi ve yakınlarımızı bu mekanlarda yapılan İslami eğitim ve sohbet ortamlarına çekerek, daha verimli hale getirerek hedeflenen Allah'a kul olma bilincine sahip şahsiyetlerin oluşmasına katkıda bulunacak mekanlarımızı anlamlı hale getirebilme zorunluluğumuzu ifade etti.

Ayrılmak,  birlikte hareket etmemizi engelleyen unsurları ise; Aşırı mal sevgisi, rızık korkusu, can sevgisi, makam-mevki hırsının kişinin önceliklerinde yer değişikliği meydana getirdiğini, kişiyi mücadeleden alıkoyduğunu; Sosyal hayatın yoğunluğunun [İslami olmayan yoğunluk] mücadelede kişiyi pasifleştirici bir rol üstlendiğini ve son olarak yerel ve bölgesel İslami değerlerin idrak edilemeyişinin, kendimize yabancılaşmaya, çevremize karşı etkisiz olmamıza neden olan faktörler olarak belirtti.

Sunumun son kısmında ise, İslami cemaat İçerisinde olmanın getirilerini maddeler halinde belirtti:

1-)Vahye dayalı bir terbiyeden geçerek yaradılış gayesinin farkına varmak yani İslami bilinç ve şuura sahip olmak.

2-) Kulluk görevini ifa eden insanlarla beraber olmak " Ey iman edenler sadıklarla beraber olunuz"

3-)İslami bir kişilik kazanmak.

4-) Hayatını İslami değerlere göre düzenlemek.

5-) Cemaatin önemli bir getirisi de çatı ve çadır gibi koruma özelliklerine sahip olmasıdır. Cemaat bir korunaktır.

6-) Davet ve tebliğ gibi önemli bir görevde yer almak.

7-) Mevcut Cahili Eğitim ve ortamlarına karşı İslami esaslara dayalı bir eğitim ve ortama kavuşmak.

8-) Modernizmin ve Dünyevileşmenin getirdiği bireyselcilik ve yalnızca kendi çıkarını düşünme hastalığından kurtulmak.

9-)Yapılması muhtemel yanlış ve hataların düzeltilmesine yardımcı olacak bir işleyişin içerisinde olmak.

10-) Ailelerimizi ve muhatap olduklarımızı gönül rahatlığıyla göndereceğimiz bir yerimizin olması.

11-) Sorumsuz bir hayattan kurtulmak. Çünkü sorumluluk insan olmayı, sorumsuzluk ise insanlıktan çıkmayı ifade eder.

12-) Tüm mezhepsel, cemaatsel veya grupsal taassuplardan uzaklaşabilmek.

14-) Sorumluluk sahibi müminlerle iletişim kurarak istifade etme zemini yakalamak.

Mehmet Ayrılmak, sunumunun ardından dinleyicilerden gelen soruları cevaplayarak sunumunu tamamladı.

Abdullah Sevim - Haksöz Haber

Önceki ve Sonraki Haberler