Batman'da "Kur'an Kıssaları" semineri

Batman'da "Kur'an Kıssaları" semineri

Özgür Der Batman Şubesi'nin haftalık seminerlerine 29 Kasım Cumartesi günü devam edildi. Bu haftanın konusu “Kur’an Kıssaları” idi.

Sunumu yapan Davut ÇEVİK konuyu Kur'an İlimleri çerçevesinde ele alacağını ve kıssaların menşei ile ilgili tartışmalardan, özelliklerinden, gayelerinden ve özellikle son yıllarda yoğun olarak tartışılan "Kıssaların Vakiliği" probleminden bahsedeceğini söyleyerek söze başladı.

 

Kıssaların Kur'an'ın tamamı içerisinde büyük bir yekün tuttuğunu belirten konuşmacı, bunun kıssaların önemini ortaya koyduğunu, özellikle günümüz Müslümanlarının içerisinde bulundukları yılgınlık psikolojisini, bireyselleşme hastalığını aşmada, peygamberlerin mücadelelerini, ihya ve diriliş mesajları olarak tekrar tekrar ele almaları ve onların ortaya koyduğu yöntemlerle rotalarını çizmeleri gerektiğini söyledi.

 

Kıssa kelimesinin etimolojik yapısını ortaya koyan konuşmacı, kıssaların kaynağı ile ilgili özellikle müsteşriklerin iddialarına değinerek cevaplandırdı. Kıssaların kaynağını Kitab-ı Mukaddes olarak gören yaklaşımlarını, Adem (a.s) ve Nuh (a.s) kıssasının Tevrat ve Kur'an'da nasıl anlatıldığının mukayesesini yaparak cevaplandırmaya çalışan konuşmacı, iddiaların doğruyu yansıtamayacağını net olarak ifade etti.

 

Kur'an kıssalarının, zaman, mekan, kahraman gibi unsurları ve kronolojiyi öncelemediğini, mesajını gölgeleyecek teferruatları gündemine almadığını fakat günümüz tefsirlerinin birçoğunda ve hatta meallerin dipnotlarında israiliyyat rivayetlerinin de etkisiyle birçok gereksiz detay bilginin yer aldığını söyleyen konuşmacı, mesajın anlaşılmasına katkı sağlamayan ve hatta engelleyebilen, Rabbimizin değinmediği hususlara itibar etmememiz gerektiğini bildirdi.

 

Özellikle Mekki ayetlerde yer alan kıssaların en önemli gayesinin, müşriklerin geniş kapsamlı baskı ve zulüm politikaları karşısında, peygamberimizi ve inananları teselli ederek azimlerini bilemek, geçmişte aynı mücadelelerin başka peygamberler tarafından da ortaya konulduğunu bildirmek suretiyle inananlara sabrı ve yılmamayı öğütlemek olduğunu söyledi.

 

Daha sonra konuşmacı 1950'li yıllarda Muhammed Ahmed Halefullah'ın, Ezher'de hazırladığı "el-Fennül Kasasi Fi'l Kur'an" adlı tezin, o dönemde koparılan tüm gürültülere rağmen, Kur'an kıssaları ile ilgili çalışmalara yeni bir boyut getirdiğini bildirdi. Öyle ki ondan sonra konuyla ilgili yapılan tüm çalışmalarda gerek müsbet gerekse menfi yönde Halefullah'ın tezine mutlaka temas edilir oldu. Halefullah'ın; "Kur'an kıssalarının tamamen edebi kıssalar olduğunu, söz konusu edilen olayların gerçekten vuku bulup bulmadığının göz önünde bulundurulmadığını, mesajı aktarmak için dönemin kültürel ikliminden ve malzemesinden yararlanılarak, doğru-yanlış olmasına bakılmaksızın oluşturulmuş olduğu" şeklinde özetlenebilecek tezinin etkilerinden de bahseden konuşmacı, ileri sürdüğü iddialara teker teker cevap vermeye çalıştı. Özellikle "Kur'an'ın kendisine yönelik 'esatirül evvelin' iddialarını yalanlamadığı ve Kur'an'da esatir olduğunu söylemenin herhangi bir nassa aykırılık teşkil etmediği" yönündeki görüşünün gerçeği yansıtmadığını zira "esatirül evvelin" iddiasının kıssalarla ilgili bağlamlarda geçmediğini, aksine müşriklerin "indirilmiş olan vahye ve ahirete" topyekün bir karşı çıkışının ifadesi olduğunu ve dolayısıyla Kur'an'ın bu iddiayı çok net olarak reddettiğini söyledi.

 

Halefullah'ın Musa kıssasındaki bazı ifadelerden yola çıkarak kıssaların vaki olmadığı sonucuna varmasını da eleştirerek iddiaları ele alan konuşmacı, bu tezin, 19. y.y.da Batı'da gelişen pozitivist düşüncenin etkisiyle oluştuğunu, kendisinden önce Bultmann'ın "İncil'in mitolojilerden arındırılarak Rasyonalist Batı zihin yapısına hitabeden reel ve makul (!) bir kitap haline getirilmesi" fikrine benzer bir yaklaşımı olduğunu, Halefullah'ın aynı yöntemi Kur'an'a uygulamak istediğinden söz etti.

 

Sonuç olarak tarihin insanlar için aşılmaz bir kader olmadığını, beşeri iradenin şekillendirdiği bir vakıa olduğunu, bundan hareketle Rabbimizin bizden beklediğinin "tarihe olumlu ve bilinçli müdahaleler" olduğunu belirten konuşmacı, bu amacı gerçekleştirmek için geçmişte yaşanan ama şimdimize ve geleceğimize de yön verecek olan kıssaların, sürekli ve aktif bir okuma ile ele alınması ve daima diri tutulması gerektiğini söyleyerek konuşmasını bitirdi.

 

 

Önceki ve Sonraki Haberler