Bursa’da Aksa Tufanı’na destek eylemi yapıldı
Özgür-Der Bursa Şubesinin çağrısıyla, birçok İslami kuruluşla birlikte Filistin’e destek eylemi gerçekleştirildi.
Binlerce kişinin toplandığı Set Başı Köprüsü’nden Ulu Camii Meydanı’na doğru Filistin mücadelesine destek ve Siyonist katliamı protesto yürüyüşü yapıldı. Gazze Direnişi ve Mescid’i Aksa ile ilgili birçok döviz ve pankartın taşındığı yürüyüşte sürekli “Katil İsrail Filistin’den Defol”, “Hamas’a Selam Direnişe Devam”, “Müslüman Kardeşine Sahip Çık”, “Bursa’dan Gazze’ye Direnişe Bin Selam”, “Kahrolsun Amerika, Kahrolsun İsrail” gibi sloganlar atıldı.
Ulu Camii Meydanı’nda bir araya gelerek devam eden eylemde, vurgulu izahlarla birlikte sunum ve konuşmacıların takdimini Serdar Bursalı gerçekleştirdi.
Eylemde akşam Özgür-Der Şubesi’nin düzenlediği program için Bursa’ya gelen Haksöz Dergisi yazarı Hamza Türkmen bir konuşma yaptı.
Türkmen’in konuşmasındaki bazı vurgular şöyleydi:
“İzzettin el-Kassam Tuğayları’nın Gazze halkından aldıkları destek ve güçle, üstün inanç ve azimle 7 Ekim’de başlattığı Aksa Tufanı Operasyonu ve Hamas’ın destek ve direnişi işgalci soyonistlerin, Amerika’nın, İslam ve Müslüman karşıtı tüm işbirlikçisi zalimlerin yüreğine korku saldı. Bu operasyon, 1947’de emperyalist devletlerin İslami uyanışı kontrol etmek ve bastırmak için ümmet coğrafyasının ortasına yerleştirdikleri Siyonist devletin bir kukla devlet olduğunu göstermek, ambargoyu aşmak, Mescid-i Aksa davasını yeniden Müslümanların ve vicdan sahibi insanların gündemine getirebilmek ve emperyalist planladı deşifre edip parçalamak için hayatı bir kazanım oldu. Hepimize ümit ve mücadele azmi veren bir girişim oldu; bizlerin şerefi, izzeti ve iftiharı oldu.”
“Ancak Ümit Özdağ gibi İsrail’in nüfus ajanı ırkçıların, müfteri Batı hayranı solcuların, sağcı veya solcu liberallerin, Türk ve Kürt ırkçılarının bu operasyona bağlı olarak Filistinlilere ve Müslümanlara karşı işledikleri nefret suçu, ayrımcılık suçları nedeniyle mutlaka bu ırkçı ve iftiracı ajitatörler gözaltına alınmalı ve yargılanmalıdırlar.”
“Bir haftadır dünya gündemini dolduran Aksa Tufanı Operasyonu’nun Türkiye Müslümanlarının uyanışı ve sorumluluklarına sahip çıkmaları açısından da önemli katkıları oldu. Bu katkıyı Cuma hutbesinden de her şehirde Filistinli şehidlerimiz için gıyabi caneze namazları kıldırmasıyla Diyanet Teşkilatı’nın tavrında gördük. Ve gerek birçok siyasiyi ve siyasi erk giderek Gazze Tufanı ile ilgili yaklaşımlarındaki savrukluklarından ve tavırsızlığından uzaklaşmaya başladı. Çünkü Türkiye toplumunun ve Müslümanların operasyonu destekleyen tavrının etkileyiciliği çok büyük.”
“Bu süreçte şu gerçeği de sürekli işlemeliyiz: Siyonist İsrail ile barış yapmak veya barış söylemi, seri katil ile anlaşmak gibi büyük bir aldanıştır. Zira İsrail, ümmet coğrafyasının ortasına İslami uyanışı engellemek amacıyla emperyalist blok tarafından yerleştirilen bir operasyon üssü, katillerin eğitilme kampıdır.”
Türkmen, Türkiye’de manipülatif ve yalan haberlerle dezenformasyon yapan gruplara karşında adil şahitlik bilincimizi güçlendirmek ve doğru bilgiyi yaymakla da mükellef olduğumuzu belirti. Konuşması “Kahrolsun Amerikan Emperyalizmi”, “Emperyalizm Yenilecek İslami Direniş Kazanacak”, “Kukla İsrail, Katil İsrail” sloganları arasında sona erdi.
Daha sonra basın açıklamasını Bursa Özgür-Der Şube Başkanı Av. Oktay Sarı yaptı.
Filistinli kardeşlerimiz için Muharrem Kızıl tarafından yapılan duanın ardından eylem sona erdi.
GAZZE İÇİN SES VER
Yaklaşık 10 yıldır abluka altında olan ve dünyanın en büyük Açıkhava hapishanesi deyimini fazlası ile hak eden Gazze için durum daha da kötü bir hal alıyor. Hamas’ın askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları’nın geçen hafta yaptığı ve göğsümüzü kabartan harekatına karşılık İsrail denilen terör devleti Gazze’yi hiçbir kural ve kaide tanımadan vurmaya başladı. Bu terör devletinin gözü öylesinde dönmüş durumda ki Gazze’yi hem karadan hem denizden hem de havadan bombardıman altına almış durumda. Ne insan hakları ne Cenevre Sözleşmesi ne de bir başka hukuk metnini tanımakta.
Savaşın da bir hukuku olduğu bilinen bir gerçektir. Ancak bu terör devleti bırakın savaş zamanını normal zamanlarda dahi hukuka riayet etmemektedir. Dünyayı kasıp kavuran Moğol istilaları, Hitlerin kampları bu yapılanlar karşısında rahmet okunur cinsten.
Kuruluşunun ilan edildiği 1948 yılından bu yana işgale başlayan ve buna son vermeye niyeti de olmayan İsrail ve destekçileri o gün bugündür Filistin’i kan ve zulüm ile işgal etmeye devam ederken istisnasız her gün katliamlar yapmakta ve bu katliamlara son vermeye niyeti olmadığı aşikâr.
Kadın, çocuk, yaşlı, sivil demeden katliamlarına devam eden İsrail’e en büyük desteği daha önce olduğu gibi yine ağabeyi ve hamisi olan ABD verdi. 2 milyon insanın adeta balık istifi yaşamaya çalıştığı Gazze’ye saldırmak için en büyük savaş gemisini gönderen ABD ve israil’e destek açıklamaları yapan modern batının ağababası konumundaki devletler bize küfrün tek millet olduğunu bir kez daha göstermiş oldu.
Ancak unutmayalım ki israilin bu zulmüne, şımarıklığına ve kibrine Filistinliler on yıllardır direniyorlar. Korkmadılar, yılmadılar, yıkılmadılar. Direnmekten vazgeçmediler. Yanlarında kimse yoktu, bırakın silahları yiyecek bulmakta bile zorlanıyorlar.
Aynı Calut karşısındaki müminler ordusunun içindeki bazıları gibi, “strateji, plan, akıl, kurgu, senaryo” diyerek analiz kasan korkaklara aldırış etmediler. “Ama İsrail’e fırsat veriliyor” diyen pısırıklara kulak asmadılar. Çünkü ayeti biliyorlar; “Allah’ın izniyle büyük bir topluluğa galip gelen nice küçük topluluklar vardır. Allah sabredenlerle beraberdir” ayetine gönülden iman ediyorlar.
Bugün Hamas, nasıl bakarsanız bakın, Ayn Calut’ta, zayıf görünen imanlının güçlü görünen zalimi yere sermesi hadisesini tekrar ettirmiştir. İsrail’in, Mossad’ın bir kâğıttan kaplan olduğunu dünyaya göstermiştir. Bu, büyük bir zaferdir. Bu zafer aynı zamanda bütün İslam dünyasına, umudun, sabrın, direnişin, imanın kıymetini gösteren bir uyandırma hizmetidir. Bu zafer aynı zamanda içimizdeki bazı zavallıların imrendiği batı medeniyetinin maskesini de düşürmüş ve maskeleri altındaki zalimliklerini tekrar göstermiştir.
Unutmayalım; Gazze bugün değil yıllardır neyi yaşıyorsa bugün de aynı durumu yaşıyor. Hamas’ı suçlayanlar 7 Ekim’den önce Filistin’in işgal altında olduğunu bilmiyor mu? Mescid-i Aksa her gün Siyonistlerin necis elleriyle kirletilmiyor muydu? Filistin’in her bir karış toprağı paramparça edilip Filistinliler tehcire zorlanmamış mıydı? Gazze bir açık hava hapishanesi değil miydi? Müslümanlardan ve mücahitlerden ne isteniyor? Bu zulme boyun eğip işgale rıza göstermeleri mi? Bu asla gerçekleşmeyecektir, ümmet asla bu işgali tanımayacaktır!
Ve orada yaşayanlar da tıpkı daha önce Çeçenistan’da Suriye’de, Bosna’da, Afganistan’da yaşayan Müslüman kardeşlerimizin haykırdığı, dillerinden düşürmediği "iki güzelden biri" ya zafer ya şehadet demekteler.
Bu imtihan ağır bir imtihandır. Hesabı da elbette çetin olacaktır. Zulme sessiz kalmanın hesabı zordur. Gazze için tüm insanlığı ve özellikle İslam dünyasının halklarını harekete geçmeye çağırıyoruz. Alınan uluslararası kararların gereği yerine getirilmeli, katliamlar durdurulmalıdır. Şimdiye kadar işlediği suçlardan dolayı İsrail’in devlet başkanından başlamak üzere başbakanı, genelkurmay başkanı ve diğer sorumluları savaş suçlusu ilan edilip cezalandırılmalı, sicillerine yeni bir katliam daha eklemelerine izin verilmemelidir.
Gazze’de katliam yapmaya devam eden terör devleti israili şiddetle ve nefretle kınıyor ve lanetliyoruz. Allah inananlarla beraberdir, Allah mazlumların yanındadır.
Yaşasın Gazze halkının onurlu direnişi, izzetli duruşu!
Kahrolsun katil ve terörist İsrail, emperyalist abd ve destekçileri!
Kahrolsun zalime destek verenler ve dilsiz şeytanlar!