Bursa’da “Mehmet Akif ve Asımın Nesli” konuşuldu

Bursa’da “Mehmet Akif ve Asımın Nesli” konuşuldu

Özgür-Der Bursa Şubesi, aylık seminerlerine Ali Emre’nin sunduğu “Mehmet Akif ve Asımın Nesli” başlığıyla devam etti. Program Ördekli Kültür Merkezinde yapıldı.

Ali Emre konuşmasına ilk başlarken; geçtiğimiz aylarda Maraş merkezli depremde meydana gelen felaketin nasılda ortalığı kasıp kavurduğunu ve bunun sonucunda çok ciddi yıkımların, ölümlerin, çaresizliklerin vb. gibi olayları insanları nasılda bir çare bıraktığını net bir şekilde gördüğümüzü dile getirdi.  Daha sonra bu depremin getirdiklerini bu coğrafyada benzerinin olmadığını, bununla beraber bizim İslam coğrafyasında Müslümanların yaptıklarının da bir eşi ve benzerinin olmadığını söyledi. Toplum bir bütün ve tek vücut olarak çok ciddi şekilde kalplerindeki o merhamet çınarını ortaya koyarak mücadele etti. Bu mücadelenin benzerini ne Avrupa da ne ABD de nede Asya’nın herhangi bir ülkesinde bulamayız. Örneğin Japonya da mühendislik çok güçlüdür, asaletli duruş çok güçlüdür ama yardımlaşma neredeyse sıfırdır. Bizim içimizdeki yardımlaşma duygusu, fedakarlık ve Allah rızası için yapılan her şeyin bir hayır getirdiğini onlarda göremeyiz diye dile getirdi.

Özellikle batı medyası bu fedakarlığı halen izliyor ve örnek gösteriyor diyen Ali Emre şöyle devam etti; bu felakette mücadele eden gençlerimizin birer örnek olduğunu ve bizdeki insani havzanın hala su biriktiriyor olması, rahmet biriktiriyor olması bizler açısından çok güzel bir duygu ve mücadele örnekliği gösterdi. İşte bu nokta Akif’in bahsettiği Asım’ın Nesli de buna yakın olduğunu dile getirdi. Akif yıllarca bunun için mücadele ettiğini ancak asımın nesli onun için bir hayal olarak kaldı. Çünkü gerçekleştiremedi bu hayalini, parça parça doğrular yakaladıysa da bir sonuç elde edemedi. Yıllarca sürgün yedi ve uzak yerlerde yaşamak zorunda kaldı. ‘’Özellikle son Mısır’a olan sürgün yıllarında onun evi çöl bir kabristana dönmüştü. Biraz ailesinden, çocuklarından, karısından, akrabalarından ve vefasız dostlarından dolayı gücünü kaybetmiş, birazda İttihat ve Teraki’nin üyesi iken bütün sermayesini burada bitirmiş ve barutsuz kalmıştır’’ diyerek sözüne devam etti Ali Emre.

“Daha sonra ki baskı ve zorba cumhuriyet döneminde toparlanamadılar, birbirleriyle bağlantı kuramayıp zayıf kaldı Müslümanlar. Akif de bu kervana katıldı.” diyen Ali Emre sözlerine şöyle devam etti:

“Akif’in en yakın arkadaşı olan Eşref Edip hakkında doğru düzgün bir biyografi dahi yoktur. Eşref Edip büyük bir kahramandır, Sırati-Müstakım ve Sebilürrşad dergilerini çıkarmıştır. Cumhuriyet döneminde dahi bunu sürdürmüştür. Ancak daha sonra vatana ihanetten yargılanıp, istiklal mahkemelerinde cezalandırılıyor. Bu süreçte sol seküler yazar ve çizerler dahi şehir şehir aranıp kuduz köpek gibi yakalanıyordu.

Eğer Akif yaşasaydı bugün bir elinde kitap diğer bir elinde bilgisayar olurdu. Akif hiçbir zaman teknolojiye karşı olmadı. Her zaman toplumun aydınlanması ve gelişmesi için teknolojiyi aktif bir şekilde kullanmayı uygun bulmuştur. Ve bunun için insanları bu minvalde aydınlatmaya ve yol yürümeye doğru yönlendirmiştir.

Bugün de Mehmet Akif gibi İslam ümmetinin derdiyle dertlenen birçok güzel Müslümanın da olduğu aşikardır. Asıl amaç ormanımızın içindeki değerli ağaçları görmek olmasıdır. Kadın olsun erkek olsun birçok güzel fidan veren meyve veren ağaçlarımız var. Bizler için mühim olan onlardan gerektiği gibi faydalanmaktır ve nemalanmaktır. Bizim öncülerimiz ve resüllerimiz de bizler için örneklik göstermiştir. Onlardan gerektiği gibi verim almamız gerekir.”

Ali Emre konuşmasını şöyle tamamladı:

“Cumhuriyetin kuruluşu yıllarında çok ciddi bir mücadele ortaya koymuştur Akif. Neredeyse tüm Anadolu’yu gezerek insanları mücadele etmeye teşvik etmiştir. İnsanları bilinçlendirmiş ve aktif bir şekilde düşmana karşı harekete geçirmiştir. Örneğin Balkanlardan gelen birçok insana kapısını açmıştır. Özellikle yetim çocukları evinde büyütmüştür. Onlara kol kanat germiştir.

Oysaki bugün metroda karşılaşılan bir Halepli insana her türlü hakaret ediliyor. Aşağılanıyor ve her türlü hakarete maruz kalıyor.  Mazlumları kovup ne diye geldiniz bizim her şeyimizi elimizden aldınız diye Akif’in Asım’ın Nesli’ne karşı bir tavır ortaya konuluyor.

Dolayısıyla Rasulullah’ı, sahabeyi, ümmeti sevmeyen Müslümanlar var. Onların dertleriyle dertlenmeyen, mücadelelerini beğenmeyen Müslümanlar var. Oysaki Akif’in istediği, ümmet bilinci kuşanıp, hayatını Allah rızası doğrultusunda yaşayıp ve bu minvalde ruhunu teslim etmektir.”

whatsapp-image-2023-04-29-at-17-07-15-1.jpeg

whatsapp-image-2023-04-29-at-17-07-15.jpeg

 

Önceki ve Sonraki Haberler