‘’Toplumsal dönüşümde Gazze ve Suriye örneği’’

‘’Toplumsal dönüşümde Gazze ve Suriye örneği’’

Özgür-Der Bursa şubesinde ‘’Toplumsal Dönüşümde Gazze ve Suriye Örneği’’ konuşuldu.

Seminere Haksöz Dergisi yazarı Hamza Türkmen konuk oldu.

Türkmen konuşmasında şöyle başladı; “19. Ve 20. yy da coğrafyamız bir yıkım içerisinde ve Allah’ın bize verdiği nimeti kaybetmiş durumdayız. Vahiyle tanıklık yapan Müslümanlar büyük bir kayıp içerisine girdiler. Zaafa düşen Müslümanlar zamanla şura yöntemini de kaybetmiş oldu. Var olan bir durumu, vakayı ulul emre getirmemiz gereken noktada, şura heyetine ulaşamıyoruz. Bundan dolayı toplumsal bir vaka da bizim ümmet olarak bir şura heyetimiz olmak zorunda. Ne yazık ki böyle bir merciye sahip değiliz.

Bizim içerisinde olduğumuz bu zamanda toplumsal bir uyanış varlık gösteriyor. Bir hareketlenme görüyoruz. Allaha hamd olsun birçok doğrumuz var, ancak ulaşmak için çaba sarfetmemiz gereken birçok hedefimizde var. İdealimiz hakka yönelen ve onun emriyle yönetip, yönetilen bir ümmet olmaktır. Bu dünyada son nefesimize kadar hakkı ayakta tutmak ve mücadele etmek zorundayız. Bunu da ancak sabrederek ve Allah’a yaklaşarak elde edebiliriz. Nefis ve cahiliye bizi her an saptırabilecek bir düşmandır. Bizim imtihanımız ölene kadar devam edecektir. Allah’ın bize verdiği bir irade ve akıl var. Akılla vahyi anlayabilecek bir gücümüzde var. Bu doğrulara ulaşmamız için bizlere Resülleri göndermiştir. Bizim için mutlak ilim kitabı Kur’an-ı Kerim’dir” dedi Türkmen.

Daha sonra Türkmen konuşmasına şöyle devam etti:” Yeniden yeşerteceğimiz ümmet nasıl olacak. Bu arayış içerisinde olmalıyız. Seyyid Kutup’u darağacına götüren durum bu oldu. Yani kuran neslini oluşturma ideali oldu. Bu ideal çerçevesinde hedefimiz sırat-ı müstakim olmalıdır. Önceliğimiz ailemiz ve çevremiz içerisinde bunu yaygınlaştıracağız diye düşünmek ve idealini kurmak durumundayız. Bunu yaparken bir merhale içerisinde hareket etmek zorundayız. Hiçbir şey kendiliğinden gelişmez. Allah Resül’ü sahabesiyle gece yarıları tertil üzere kuran okuyorlardı. Kurtuluşun ilk adımları buradan geçer. Bu doğrultuda tarihi süreç içerisinde 2 tane etkinliğimiz olmuştur. Birincisi var kalabilme mücadelesi, ikincisi var olma mücadelesidir. Var kalma mücadelesi bildiğimiz doğruları yaparak; namaz kılma, infakta bulunma vb gibi hayatta olmaya çalışmamızdır. Yeniden yeşermeye çalışmamızdır. Bunları Seyyid Kutup’ta yeniden kuran nesli, Mehmet Akif Ersoy’da asımın nesli, Sezai Karakoç’ta diriliş nesli, Hayrettin Karaman’da hizmet nesli vb örneklerde bu özlem ve diriliş hep içerimizde olmuştur. Bu durum cemaat üstü bir uyanıştır. Bizlerde bu minvalde olmak durumundayız. Yeniden ümmeti nasıl yeşerteceğiz ve var olan değerlerimizle nasıl varlık göstereceğiz diye ideal içerisinde olmak zorundayız.” dedi Türkmen.

bursa-20250224-01.jpg

Türkmen konuşmasına “Ümmetimiz 1921 de bir araya gelen emperyal güçler tarafından parçalara bölündü. Kuşatılmış ve hapsedilmiş coğrafyamızda bütün Müslümanların elleri birbirinden kopartıldı. Bugün her biri bildiğiyle yaşamaya çalışıyor. Bildikleri ile ayakta kalmaya çalışıyor. Değerlerimizden koparıldık ve ulusal devletler içerisinde bildiğimiz kadarı ile direniş gösteriyoruz. Dolasıyla ümmetin herhangi bir yerinde bir hareketlenme olduğunda hemen eleştiriliyor, neden eksiklik bu kadar var diye itirazlar geliyor çevremizden. Ancak şunu unutmamak gerekir ki kaç nesildir değerlerimizi kaybetmişiz. Doğruları pratikleştirmede eksik yönlerimiz olmuştur. Ancak bu noktada varlık gösteren bir durum, hareketlilik bizler için önemlidir. Bu hareketlilikler yeniden kuran nesli oluşturmak için bir merhaledir. Bu merhaleci mücadele karşımıza Gazze ve suriye’de çıkmaktadır. Ancak en önemlisi Gazze’dir. Gazze de bu merhaleci tutumu çok daha net görebiliyoruz. İzzettin El Kassam tarafından Filistin de yakılan ateş bugün meyvelerini vermektedir. Bu direniş ruhu bütün dünya da yankı buldu. Mücadele ve direniş fıtri duygularını yitirmemiş insanlarda bir hareketliliğe sebebiyet verdi. Gazze örneği bizler için çok önemlidir. Merhale merhale gelişen bir uyanışın nüvesidir. Tüm halk bir bilinçlendirme ve gelişme içerisindedir. Ümmet toplumu içerisinde en çok okuyan ve bilinçlenen yer Gazze’dir. Dünyanın dört bir tarafında okuyan gençler tekrardan memleketlerine dönerek bu mücadeleye giriyorlar. Zalimin karşısında varlık gösteriyorlar. Gazze halkı bu mücadelede hep birlikte hareket ediyor. Bunun sebebi de merhale merhale gelişen bir toplumun uyanışı ve mücadelesidir. Suriye’de de inşallah bunu göreceğiz. Esed rejimi büyük bir yıkıntı ile geride binlerce insanın katliamını bıraktı. Ahmet el Şara hükümeti de bu minvalde bir uyanış içerisinde hareket edecektir. İdlib’de bir devlet yönetim şeklini uyguladılar ve başarılı oldular. Allah onlara Suriye’yi nasip etti ve bugün yönetimdeler. Suriye toplumu da Gazze’den çok örnek alarak bir uyanış içerisinde olacaktır inşallah.

Mücadelede sahih iman ve salih amel formunu yakalayabilmeliyiz. Bu formunda yaşadığı, yaşandığını ve yaşatıldığını görüyoruz. Gazze örneği ve başarısı bizim için önemlidir. Önemli olan savaşta galip gelmek değildir. Önemli olan Allah’ın rızası ve yaşanılabilecek bir duruş sergilemektir. Dolayısıyla bizlerin üzerinde durmamız gereken nokta bu başarıya nasıl ulaşıldı ve hangi merhaleler katedilerek gelindi. Hamas veya Gazze 70 yıllık bir birikim içerisinde geldi bu noktaya. Onun için günü birlik hemen çalışalım ve başarıya ulaşalım gibi zaafiyete girmemeliyiz. Ancak bir tertil ve birikim üzere hedefe doğru yürümeliyiz. Eğer bizler merhaleyi yakalayabilirsek bilinçli bir toplum olmaya doğru ilerleyebiliriz. Allah resülünün tertil üzere yetiştirdiği toplumu ve öğrenilen ayetleri pratize eden bir ümmet olduğunu unutmamalıyız” diyerek sözlerine son verdi Hamza Türkmen.