Sadece Mehmet Pamak Değil İfade Özgürlüğü De Mahkûm Edilmiştir!

Sadece Mehmet Pamak Değil İfade Özgürlüğü De Mahkûm Edilmiştir!

Mehmet Pamak, Ekin Yayınları tarafından yayınlanan "Kemalizm Laiklik Şehidlik" adlı kitabı nedeniyle Fatih 2. Asliye Ceza Mahkemesinde 23 Mayıs tarihinde görülen dava sonucunda TCK 216.maddeden, 15 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Mehmet Pamak, Ekin Yayınları tarafından yayınlanan "Kemalizm Laiklik Şehidlik" adlı kitabı nedeniyle Fatih 2. Asliye Ceza Mahkemesinde 23 Mayıs tarihinde görülen dava sonucunda TCK 216.maddeden, 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ekin yayınları sahibi Hamza Türkmen aynı davadan beraat ederken Mehmet Pamak'a verilen 15 ay hapis cezası ertelendi.

Dava konusu olan kitap Mehmet Pamak'ın Kemalist ve laik sistem ve uygulamaları ile İslam'ın bir kavramı olan şehidlik kavramının resmi söylem tarafından kullanılmasını eleştirdiği ve bu kavramın İslamî literatürdeki yerini açıkladığı bir eserdir. Kitap, daha önce yapmış olduğu bir TV konuşmasının dava konusu olması sonucu mahkemeye sunduğu savunmadan oluşmaktadır. Kitabın içerdiği bilgilerin çoğu resmi kaynaklara dayanmaktadır. Kitap bu yönüyle ilmî bir eserdir.

Kararda "halkı ırk ve bölge farklılığı gözeterek açıkça kin ve düşmanlığa tahrik etmek" suçunun işlendiği ifade edilmiştir. Kitapta yargılama konusu yapılan bölümler, Kemalist sisteme yöneltilen ve tarihi bilgi ve belgelerle desteklenen kısımlardır. Bu kısımlarda anlatılanlar sistemin halka yaptığı zulümleri içermektedir. Bu zulümlerden hareketle sistem eleştirisi yapılmaktadır. TCK'nın kaldırılan 312. maddesi yerine ikame edilen 216. maddede suça getirilen tanıma bakıldığında suç unsurunun oluşmadığı rahatlıkla görülmektedir. Zira kitapta halkı birbirine karşı kışkırtan veya halkın bir kısmına karşı düşmanlık etme anlamına gelecek bir tek cümle dahi yer almamaktadır. Oysa Mehmet Pamak söz konusu kitabın birçok yerinde olduğu gibi 191. sayfasında aynen şu ifadeleri kullanmıştır.

"İsteyen laik olsun, isteyen Atatürkçü olsun, isteyen de Müslüman. "lâ ikrâhe fid din" (dinde zorlama yoktur). Kimse kimseye dinini, ideolojisini dayatmasın. …bu ülkenin insanları olarak, beraber, barış içinde, Mümtehine Suresi 8. ayetinin şartları içerisinde, kimse kimseye zulmetmeden, kimse kimseye kendi ideolojisini dayatmadan yaşayabiliriz. Farklılıklarımızı doğal karşılarsak, barış doğar bundan, fıtratla ve evrenle barış gündeme gelir. "İnsanlar ... çatışmadan azâde olurlarsa, özgün ve özgür düşünebilirlerse, o zaman ne olacak, sistemi sorgulayacaklar. Sistemin, bu pisliğe bulaşmış çete düzenini sorgulayacaklar. İşte o zaman da bu, egemenlerin, egemen oligarşik güçlerin işine gelmeyeceği için, Kürt'ü Türk'ü, Alevi'yi Sünni'yi birbirine kışkırtmaya çalışıyorlar, bunları (yani farklı halk kesimlerini birbirine karşı kin ve düşmanlığa tahriki ve kışkırtmayı) bir Müslüman hiç yapmaz ve yapmadı... "

Eleştiri sınırlarını aşmadığı halde suça mesnet kılınan eleştiriler sadece devlet uygulamalarına dönüktür. Devlet aygıtının toplumun hangi kesimini oluşturduğunu ise gerekçeli kararda bulacağımızı umut ediyoruz. Bu bakımdan karar sadece hukuk dışı değil aynı zamanda yasa dışıdır.

Kararın yasalara da düşünce ve ifade özgürlüğüne de uymamaktadır. Kaldı ki cezaya dayanak kılınan TCK'nın 216. maddesi bizzat düşünce ve ifade özgürlüğüne aykırıdır.

Mahkumiyet kararı, son cumhurbaşkanlığı süreciyle estirilmeye başlanan ve 27 Nisan muhtırasıyla kesifleşen baskıcı havayla uyum içinde olup bu konjonktürle örtüşmektedir. Uğur Kaymaz'ın katillerinin beraat ettirildiği, Şemdinli davasının askeri yargıya teslim edildiği son dönem siyasal ve icazetli yargı kararlarına bir yenisi daha eklenmiştir. 

Bizler Özgür-Der Diyarbakır şubesi olarak Mehmet Pamak hakkındaki bu kararı ifade özgürlüğüne vurulmuş bir darbe olarak görüyor, bu kararla sadece Mehmet Pamak'ın değil tüm insanlığın mahkum edildiğini kabul ediyoruz. Bu bakımdan kararı kabul edilemez buluyoruz. Resmi ideoloji dayatmasına karşı yürüttüğü onurlu mücadelesinde Mehmet Pamak'la dayanışma içerisinde olduğumuzu ve olmaya devam edeceğimizi ifade ediyoruz.

TCK 216. madde dahil olmak üzere yasalardaki insan haklarına aykırı tüm maddelerin kaldırılmasını istiyoruz. Aksi halde bugüne kadar çokça yaşadığımız bu ve benzeri hukuksuzlukları tekrar tekrar yaşamaya devam edeceğiz.

Söz konusu mahkumiyet kararı Türkiye'de insan hakları ve özgürlükler konusunda duyarlı olduğunu ifade eden çevreler ve medya için bir tutarlılık sınavı olacaktır. İnsan hakları kuruluşları ile aydın ve yazarları tutarlı olmak açısından bir ölçü olarak addettiğimiz bu konuda göreve çağırıyoruz.

Özgür-Der Diyarbakır Şubesi

Önceki ve Sonraki Haberler