Başakşehir’de Suriye Halkı İle Dayanışma Gecesi Yapıldı

Başakşehir’de Suriye Halkı İle Dayanışma Gecesi Yapıldı

İHH ve Özgür-Der’in düzenlediği Suriye Halkı ile Dayanışma Gecesi’nde Rıdvan Kaya ve Bülent Yıldırım birer konuşma yaparken Grup Yürüyüş ezgi ve marşlarını Suriye için seslendirdi.

Suriye intifadasının 4. Yıldönümü vesilesiyle yapılan programda İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım ve Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya’nın yanında Suriye’de şehit olan Abdurrahman Koç’un oğlu Usame Koç ve yine Suriye’de şehit olan Fırat Serder’in abisi Servet Serder birer konuşma yaptı. Konuşmaların ardından sahneyi Grup Yürüyüş aldı. Suriye intifadasına adadığı şarkılarını seslendiren Grup Yürüyüş’e yüzlerce kişi coşku ile eşlik etti.

Başakşehir M. Emin Saraç Kültür Merkezi’nde yapılan gecede sunucu Serkan Ekmenolurken konuşma ve konserin yanı sıra Suriye yararına kermes ve Suriye intifadasını konu alan bir sinevizyon gösterimi yapıldı.

Rıdvan Kaya’nın konuşmasından satır başları:

-İnsanlık tarihine baktığımız zaman hatırladığımız birçok olay vardır. Kamboçya, Ruanda, Bosna gibi katliamlar utanılarak yad edilir. Şu anda da tüm insanlık Suriye’de üç yıldır ölen on binlerce insanı utançla izlemektedir bundan sonra Suriye utançla hatırlanacaktır.

-Suriye’ye bakıldığında tek görülen ölümler değildir. Bunun yanında onurlu bir direniş, izzetli bir cihat görüyoruz. Bu manzara mazlumlardan yana olanlar için iftihar edilecek bir tablodur.

-Suriye’deki çatışmaların çok uzamasını bahane edip direnişi karalayanlar çarpık bir zihniyete sahiptirler. Eğer ellerinde hiçbir şey olmayan bir halk tanklarla, varil bombaları ile kimyasal silahlarla mücadele ederken rejim yerinde duruyorsa bu mücadeleyi boş gözlerle izleyen insanlığın ayıbıdır.

-Zulme direnen Suriyeli Müslümanları kınayanlar, Kerbela’da Yezid’e karşı ayağa kalkan Hz. Hüseyin’e karşı da aynı muameleyi mi gösteriyorlar?

-Sorulması gereken soru “Niye rejimi deviremediniz değil?”, “Bütün bu zorluklara rağmen nasıl oluyor da üç yıldır direnişi sürdürebiliyorsunuz?” olmalıdır. Bütün bu zorlukların yanında Suriye halkı yenilse dahi kınanmaları mümkün değildir. Suriye halkının başarısız olduğunu ifade edenler, on binlerce kişiyi katlederek, yüz binlercesini evinden yurdundan ederek, böcek gibi sarayına sıkışıp kalan Beşşar Esed’i mi başarılı görüyorlar? Tüm katliamlar ve işkenceler karşısında Suriye halkı direnmeye devam ediyorsa Suriye rejiminin geleceğinin olmadığı açıktır.

-Aslında Suriye meselesinde karışık bir tablo yok. Sadece insan olarak baksak dahi zalime karşı özgürlüğünü isteyen, adalet bekleyen bir halkın yanında olunması gerekir. Müslüman olarak baktığımızda ise zalime karşı kıyam eden bir halka destek vermek akidevi bir sorumluluğumuzdur. Bu vakaya şüphe ile bakanlar kalpleri kirlenmiş insanlardır.

-Kazanım arayanlar bilmelidir ki bizatihi direnişin kendisi bir kazanımdır. Suriye’de direniş sürüyorsa Müslümanlar kazanmıştır. “Suriye’de başka bir yol yok muydu?” sorusu ise batıl bir görüştür ve dikkate alınmamalıdır. Kuruntular, evhamlar akideyi sıkıntıya sokar.

-Mezhebi kaygılar güdenler, biat ettiği devletini merkeze alanlar; ümmetin maslahatını düşünmemektedirler. Biz her zaman mezhep tartışmalarını bastırmaya çalıştık. Fakat mezhepçiler zindanlarını aşamadılar. Afganistan’da, Irak’ta mezhebi kaygılarla emperyalistlerle dahi iş birliği yaptılar. Bunlar görmezden gelindi fakat Suriye’de mızrak çuvalı deldi. Bu noktada Suriye direnişi safları belli ederek kirli ile temizi ayırmıştır. Buna bölünme olarak bakmak yanlıştır.  Bu nimettir. Zalimlerle kol kola yürüyenlerle birlikte iş yapmanın imkanı yoktur.

-Suriye sadece Suriyelilerin değil tüm ümmetin imtihanıdır. Eğer cennete talipsek, izzetli durmak Olayların arkasında güç arayanlar üç yıldır izzetli bir şekilde direnen Müslümanların arkasında Allah’ın olduğunu görmelidir.

Bülent Yıldırım’ın konuşmasından satır başları:

-Suriye’de şehit olanlar şanslı olanlardır. Çünkü Suriye’nin zindanları İsrail zindanlarından dahi kötü durumda. Yapılan işkenceleri anlamak mümkün değil. Bu tabloda karşımızdaki yapının hayvanlardana daha aşağılık bir pozisyonda olduğunu görüyoruz.

-Esir değiş-tokuşu sırasında gördüğümüz olaylar içler acısıydı. Esir alınan kadınlara akla gelebilecek her türlü işkence yapılmış. Listelerde 10 yaşında çocuklar bile var, bu çocuklara kırbaçlarla işkence yapılmış.

-Keşke bu anlattıklarımız birkaç istisnadan ibaret olsa söz etmeye gerek kalmasa fakat durum çok vahim. On binler, yüz binler bu vahşetle karşı karşıya. Çok defa esir takasına gittik. Burada esir kadınlar bize rezil durumda teslim edildiler.

-Suriye’de gırtlağı kopartılan, dizleri matkapla dizleri delinen, tırnakları çekilen insanlar var.

-Dünyanın her yerinde Müslüman öldürülüyor. Batı’nın gözünde tüm Müslümanların bir damla petrol kadar değeri yok. Mali’den Kafkasya’ya, Arakan’dan Filistin’e tüm İslam coğrafyasında batı katliamlara göz yumuyor. Suriye’de öldüren de işbirlikçidir.

-İran’a, neden Beşşar zaliminin yanında durduğunu sormak gerekiyor. İsrail’e karşı direniş hattı talebi meşru olabilir fakat kullanılan yol da meşru olmalıdır. Ayrıca Beşşar Esed’in Golan Tepeleri örneğinde olduğu gibi, İsrail’e karşı bir tavrı olmadığı açıktır.

Foto Galeri İçin Tıklayınız.

Sinevizyon İçin Tıklayınız.

20140316-suriyegecesi-emin-srac-kultur-merkezi-(7).jpg

20140316-suriyegecesi-emin-srac-kultur-merkezi-(12).jpg

20140316-suriyegecesi-emin-srac-kultur-merkezi-(16).jpg

20140316-suriyegecesi-emin-srac-kultur-merkezi-(22).jpg

20140316-suriyegecesi-emin-srac-kultur-merkezi-(20).jpg

Foto Galeri İçin Tıklayınız.

Önceki ve Sonraki Haberler