Özgür-Der: “Org. Berk ve Albay Çiçek Derhal Görevden Alınsın!”

Özgür-Der: “Org. Berk ve Albay Çiçek Derhal Görevden Alınsın!”

Özgür-Der: “Org. Saldıray Berk ve Albay Dursun Çiçek başta olmak üzere darbe belgelerinde ismi geçen tüm askerler görevlerinden alınmalıdır.”

3. Ordu Komutanı Org. Saldıray Berk'in Erzincan Ergenekonu'nun bir numaralı ismi olarak yargılanacak olması ve Albay Dursun Çiçek'in imzasının bulunduğu "İrticayla Mücadele Eylem Planı" belgesinin gerçek olduğunun TSK tarafından kabul edilmesi üzerine bir açıklama yapan Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, sorumluların derhal görevlerinden el çektirilerek hesap vermeleri gerektiğini söyledi. "Neden emniyetten itfaiyeye, demiryolu personelinden maliyeye kadar idareci konumunda görev yapan pek çok kamu görevlisi, haklarında ciddi bir şüphe olduğunda dahi açığa alınırken, TSK mensupları sanık konumundayken dahi görevde tutulmaktadırlar?" diye soran Kaya, Org. Berk ve Albay Çiçek'in hâlâ görevde tutulmasının amacını akla ve vicdana aykırı olduğunu belirtti. Genelkurmay'ın, sorumluluğunu yerine getirmemesi karşısında Hükümet'in derhal olaya el atması gerektiğini ifade eden Kaya, "Hükümet elinde bıçakla ortada dolaşan kasaplar karşısında kaderini bekleyen koyun olmadığını ispatlamalıdır." dedi.

Özgür-Der Genel Merkezi'nden yapılan açıklama:

Darbe Sanığı Saldıray Berk Ordu Komutanlığı Görevini Sürdürüyor!

HÜKÜMET ve GENELKURMAY BU TABLODA BİR GARİPLİK GÖRMÜYOR MU?

2 Mart 2010

Türkiye darbeci kirlilikle yüzleşme noktasında önemli gelişmelere sahne olurken, TSK sürece uyum sağlamakta zorlanıyor. TSK adına ortaya konulan çelişkili açıklama ve tavırlar ciddi bir kafa karışıklığı içinde olunduğuna işaret ederken, diğer yandan hukuki zeminde atılması gereken adımların atılmaması cuntacıların korunmaya çalışıldığı izlenimini beslemekte. Bu durumu gerek 3. Ordu Komutanı Org. Saldıray Berk, gerekse de ıslak imzacı Albay Dursun Çiçek ile ilgili tutumda net biçimde görmek mümkün.

Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'nın hazırladığı Ergenekon iddianamesinin Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmesinin tarihi öneme sahip bir gelişme olduğuna kuşku yok. Muvazzaf bir ordu komutanının darbeci bir cunta oluşumunun bir numaralı sanığı olarak yargılanacak olmasının darbeci kirlilikle hesaplaşma iradesi açısından çarpıcı bir gelişme, büyük bir ilerleme olduğu açık. Üstelik bu davanın soruşturma aşamasında yaşanan olaylar dikkate alındığında savcılığın ve mahkemenin kararının çok daha anlam kazandığı görülmekte.

Bilindiği üzere 3. Ordu Komutanı Org. Saldıray Berk çağrıldığı halde ifade vermeye gitmemiş, bunun yerine askeri araçları yürüterek gözdağı verme girişiminde bulunmuştu. Yine bir başka gözdağı verme girişimi de tüm yargı mensuplarına karşı, aynı soruşturma kapsamında Erzincan Savcısı İlhan Cihaner'in gözaltına alınması üzerine HSYK tarafından gerçekleştirilen yargı darbesiyle yaşanmıştı. Tüm bu tehditkâr tutumlara karşı Org. Saldıray Berk'in Erzurum'da açılan Ergenekon davasında 1 numaralı sanık olarak yargılanacak olması acaba Genelkurmayca nasıl algılanmaktadır?

Ortada akıl almaz bir durum var: Darbecilikle suçlanan bir komutan, ordusunun başında görevine devam etmekte! Seçimlerden çıkacak sonuca göre tankları yürütme planları yaptığı iddia edilen bu kişinin en azından yargılanması sonuçlanana kadar açığa alınması hukukun ve mantığın gereği değil midir? Hiçbir şey olmamış gibi görevine devam etmesine göz yumulması nasıl açıklanabilir? Eğer gerçekten de savcılığın iddiaları doğruysa ve Saldıray Berk tüm bu kirli darbe planlarının failiyse, mevcut durumu "İlk teşebbüs başarısız oldu, elde güç varken tekrar deneyelim." anlamında yorumlamayacağının garantisi var mıdır? Bu noktada Talat Aydemir vakasından ders alınmış olması gerekmez mi?

Neden emniyetten itfaiyeye, demiryolu personelinden maliyeye kadar idareci konumunda görev yapan pek çok kamu görevlisi, haklarında ciddi bir şüphe olduğunda dahi açığa alınırken, TSK mensupları sanık konumundayken dahi görevde tutulmaktadırlar? Tankların, füzelerin, binlerce askerin darbecilik gibi vahim bir suçlamanın sanığı konumundaki bir görevlinin emrine verilmesi akla ve vicdana uygun mudur? Aynı şekilde darbe belgesinin altında imzası olduğu bizzat Jandarma Kriminal Dairesince belgelenen ve askeri savcılıkça tutuklanması talep edilen Albay Dursun Çiçek'in Genelkurmay Karargâhı'nda vazifesine devam etmesi neyin göstergesidir?  

Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, Saldıray Berk'i Trabzon'da Oruç Reis Firkateyni'nde yanı başına alarak poz vermekle yaptığı hatayı devam ettirmemelidir. Aynı şekilde "kâğıt parçası" nitelemesiyle yok saydığı darbe belgesinin imzacısı Dursun Çiçek ve Dursun Çiçek'in belgeyi sunduğu komutanlar hakkında gereken işlem yapılmalı ve darbe sanıkları ve şüphelileri derhal görevden uzaklaştırılmalıdırlar. Genelkurmay'ın bilinen tutumunu sürdürmesi ve cuntacıların tasfiyesi konusundaki "isteksizliği"ni devam ettirmesi durumunda ise doğal olarak hükümetin sorumluluğunu üstlenmesi gerekmektedir. Hükümet elinde bıçakla ortada dolaşan kasaplar karşısında kaderini bekleyen koyun olmadığını ispatlamalıdır.

ÖZGÜR-DER

Önceki ve Sonraki Haberler