Özgür-Der’den Eziyetsever Bürokrasiye Kınama

Özgür-Der’den Eziyetsever Bürokrasiye Kınama

YSK’nın seçimlerde oy kullanabilmek için TC Kimlik No dayatmasının günlerdir halka eziyete dönüştüğünü ve bürokratik zihniyetin halkı ezme sevdasını yansıttığını belirten Özgür-Der, YSK’nın sandıkta başörtülü görevli yasağını da saçmalık olarak niteledi.

Yerel seçimlere birkaç gün kala oy kullanabilmek için nüfus hüviyet cüzdanlarında kimlik numaralarının bulunmasını şart koşan Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) başörtüsü yasağını da sandığa taşıması, halk düşmanlığının sınır tanımadığını bir kez daha ortaya koyuyor. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Özgür-Der, hayatı halk için zorlaştırmanın, çekilmez hale getirmenin ve böylece kendi mütehakkim konumunu hissettirmenin bu ülkeye egemen bürokratik zihniyetin on yıllardır değişmeyen tutumu olduğunu belirtti.

"Vatandaş ne talep ederse etsin; saatlerce kuyruklarda eziyet çeksin, masraf etsin; haklarının gasp edildiğinden istediği kadar şikayet etsin hiç mi hiç önemli değil!" diyen Özgür-Der, YSK'nın sandık çevrelerini kamusal alan olarak tanımlayıp görevlilerin başörtüleriyle sandıkta bulunamayacağına karar vermesini ise başörtüsü düşmanlığının saçmalık boyutlarına vardığının bir göstergesi olarak değerlendirdi.

Özgür-Der'in YSK'ya bir de tavsiyesi var: "Madem böyle akıl almaz yorumlar yapabilme kapasiteniz mevcut; insan hakları, hukuk, vicdan falan da takmıyorsunuz; bari bir adım daha atın ve kamusal alan dayatmanızı sandık görevlileriyle sınırlamayıp sandığa giden tüm vatandaşlara da teşmil edin!"

Özgür-Der Genel Merkezi'nden yapılan açıklamanın tam metni:

EZİYETSEVER BÜROKRASİ

BAŞÖRTÜSÜ DÜŞMANLIĞINDA SINIR TANIMIYOR!

20 Mart 2009

Tüm Türkiye günlerdir seçimlerde oy kullanmak isteyen vatandaşların kimlik belgeleri sorununu tartışıyor. İktidarıyla muhalefetiyle tüm partiler, Cumhurbaşkanı, medya, milyonlarca insan Yüksek Seçim Kurulu'nu ikna etmeye, yumuşatmaya çalışıyor. Nüfus hüviyet cüzdanlarında kimlik numaraları yazılı olmadığı için milyonlarca vatandaşın seçimlerde oy kullanamayacak olmasının temel bir hak ihlali olduğu ve bunun giderilmesi gerektiği konusunda YSK'ya çağrılar yapılıyor.

Ve tüm bu hummalı gayretlere karşın YSK adım atmıyor, Nuh deyip peygamber demiyor! Kanuna riayet, hukuka uygunluk ve benzeri kalıpların ardına sığınarak muhtemelen ne kadar önemli, belirleyici bir kurum olduğunu, ne kadar etkili bir işlev gördüğünü hissettirmenin derin hazzını yaşıyor! Aslında tek başına bu görüntü bile Türkiye'de bürokrasinin varlık nedeninin halka eziyet etmek olduğunu ortaya koymaya yetiyor!

Kanun metninde geçen "veya" ibaresini Türkçe dilbilgisi kurallarına uygun olarak "seçenek" şeklinde algılamak yerine "şart" ifadesi şeklinde yorumlayarak konuyu içinden çıkılmaz hale getiren YSK'nın tutumu bu ülkede az rastladığımız türden bir tutum değil. Hayatı halk için zorlaştırmak, çekilmez hale getirmek ve böylece kendi mütehakkim konumunu hatırlatmak, hissettirmek bu ülkeye egemen bürokratik zihniyetin on yıllardır değişmeyen tutumu. Vatandaş ne talep ederse etsin; saatlerce kuyruklarda eziyet çeksin, masraf etsin; haklarının gasp edildiğinden istediği kadar şikayet etsin hiç mi hiç önemli değil! Devlet varken, kanun varken, kanunları keyfince yorumlayan bürokratlar varken sıradan insanların ne değeri olabilir ki?!!

Ve dün itibariyle YSK örneğinde açığa çıkan bu tipik bürokratik zihniyetin yeni bir kararı daha karşımızda. YSK yaptığı bir açıklamayla aynı oligarşik, dayatmacı, halka ve halkın taleplerine değerlerine saygısız, düşman, tahakkümcü tavrın yeni bir örneğini sergilemekte. Sandık çevreleri kamusal alan olduğundan burada görev yapacak kişilerin başörtülü olmamaları gerekiyormuş! Sandık başında görev yapacak kişiler hizmet veren sayılırmış ve hizmet veren kişilerin de yasalara belirtilen kılık kıyafet kurallarına uymaları gerekirmiş!

YSK'nın sandık müşahiti olarak görev yapacak başörtülü parti görevlilerini engellemeye yönelik bu kararı başörtüsü düşmanlığının ne tür bir saçmalığa vardırıldığının bir göstergesi. Başörtüsü yasağı adı verilen dayatma kime, hangi konumda uygulanırsa uygulansın zaten başlı başına bir ahlaksızlık ve zulüm. Böylesi bir zulmü kamu görevlisi olmayan, siyasi parti temsilcilerine de teşmil etmek ise çok daha büyük bir saçmalık, hukuksuzluk.

Aslında bu beylere sormak lazım: Madem böyle akıl almaz yorumlar yapabilme kapasiteniz mevcut; insan hakları, hukuk, vicdan falan da takmıyorsunuz; bari bir adım daha atın ve kamusal alan dayatmanızı sandık görevlileriyle sınırlamayıp sandığa giden tüm vatandaşlara da teşmil edin! Bu yönde alacağınız bir kararın, insanlara eziyet etmeyi, halkın taleplerini, değerlerini yok saymayı marifet bilen tutumunuza, zihniyetinize, pratiğinize çok yakışacağından kesinlikle emin olabilirsiniz!

ÖZGÜR-DER

Önceki ve Sonraki Haberler